Bir anne iki büyük acı...

Şanlıurfa'da, eşini kazada kaybettikten sonra 3 çocuğuna hem annelik hem babalık yapan kadın, daha sonra gelinini trafik kazasında kaybedip 2 torununa hem anne hem babaanne oldu.

Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesine bağlı Ahmet Erseven Mahallesi’nde yaşayan 51 yaşındaki Hanım Çakallı’nın hayatı önce eşinin, daha sonra ise gelini ve 2 torununun trafik kazasında hayatını kaybetmesiyle bir anda değişti. 2003 yılında eşi Mahmut Çakallı’yı Şanlıurfa - Adıyaman yolunda meydana gelen trafik kazasında kaybeden kadın, tek başına 3 çocuğunu büyüttü. Çocuklarını büyük fedakarlıklarla okutan anne, düğünlerini de yaptı. Evlendirdiği büyük oğlu Mehmet Çakallı’nın 2, ortanca oğlu Bilal Çakallı’nın ise 2 olmak üzere 4 torun sahibi oldu.

Eşinin acısını çocukları ve torunlarıyla unutmaya çalışan Hanım Çakallı, bu defa ise 2014 yılında oğlu Bilal’in eşi Kadriye ile oğlu Mehmet’in 2 çocuğunu Hilvan yolunda meydana gelen trafik kazasında kaybetti. İki ayrı kazada acısı kat kat artan Hanım Çakallı, oğlu Bilal 2 yıl önce başka bir kadınla evlendiği için geride kalan torunları Mahmut (9) ve Nisanur’a (7) bakmak zorunda kaldı.



Hem annelik hem de babaannelik yapıyor

Hanım Çakallı, gelininin ailesinin de aynı kazada hayatını kaybetmesi üzerine torunlarını yanına alarak hem babaanne hem de annelik yapıyor. Eşinden kalan emekli maaşıyla geçinmeye çalışan Çakallı, torunlarının anne hasretini gidermek için elinden geleni yapıyor. Biri ilkokul birinci sınıfa, diğeri ise üçüncü sınıfa giden torunlarının her türlü ihtiyacını tek başına karşılayan Hanım Çakallı, derslerinde de yardımcı oluyor.
Eşini kazada kaybettikten sonra yaşları 11 ile 18 arasında değişen 3 çocuğuna bakan Hanim Çakallı, "2003 yılında trafik kazasında eşimi kaybettim. O zamanlar 3 erkek çocuğum vardı. Onların eğitimidir, bakımıdır, büyümesidir derken biraz hayata tutunmaya başladım. Eşim trafik kazasında hayatını kaybettiğinde en küçük çocuğum 11 yaşındaydı, ikincisi 16, üçüncüsü 18 yaşındaydı" dedi.

Çocuklarından ikisinin liseden sonra okumaya devam etmediğini, küçük oğlunun ise üniversiteye gittiğini söyleyen Çakallı, "O zamanlar çocuklarımı okuttum. En küçükleri üniversiteyi bitirdi. Ağabeyleri ise liseden sonra okumadı. Biliyorsunuz hayat şartlarını bir emekli maaşıyla hiçbir şey yapmadan sadece onlara bakabilmek için kendimden fedakarlık yaptım. Sadece en küçük oğlumu üniversiteye gönderebildik. Çok şükür o da Trabzon’da okulu bitirdi, hayalinde polis olmak var. Allah nasip ederse inşallah olur. 5 kez polislik sınavına girdi ama olamadı. Oğlum babasının hayalini gerçekleştirmek için polis olmak istiyor. Yani en azından babamın gözü arkada kalmasın diyor. Benim de en büyük hayalim çocuğumun polis olmasıdır” ifadelerini kullandı.

Eşinin acısı kabuk tutarken ikinci acıyla yıkıldı
Eşinin acısını unutmaya çalıştığı sırada 2014 yılında yaşanan kazayla daha büyük bir acı yaşadığını söyleyen Hanım Çakallı, "Tam acılarımı unutmaya çalıştığım sırada bu kez 2014’te yeni bir trafik kazasında gelinimi ve 2 torunumu kaybettim. Acıları çok büyük, hiç unutamadım. İnşallah Allah nasip ederse çocuklarımdan sonra bu kez bir kız ve bir erkek torunum var, onlara bakıyorum. Çocuklarım büyüdüler ve artık kendilerine bakabiliyorlar. Ben de torunlarıma bakarak hayata bu şekilde tutunuyorum. Allah nasip ederse torunlarım da büyüsün, onların da mürüvvetini göreyim istiyorum” dedi.

Allah düşmanıma vermesin
Kendi yaşadığı acıyı başkasının yaşamasını istemeyen Çakallı, "Ben daha kendime gelemedim, çok büyük acı, Allah düşmanıma vermesin. Ne zaman çocuklarıma baksam sürekli aklıma geliyor. Çok büyük bir acı, anlatamam. Gülmeyi unuttum. Şimdi yanımdaki torunlarımı da yeni gelinime vermedim. Allah razı olsun babaları da gelinim de çok iyi insanlar ama ben daha iyi bakacağımdan emindim, onun için vermedim. Emekli maaşımla onlara hem annelik hem de babalık yapıyorum. Tabii ki ben annelerinin yerini tutamam ama elimden geldiği kadar iyi bakmaya çalışıyorum. Tek dileğim var, oğlumun polis olması. Bunun için Ankara’ya gitti, gitmediği yer kalmadı. İnşallah yetkililerimiz duyar, oğluma yardımcı olur. En büyük hedefi polis olmak” diye konuştu.



Çocuklara bakmak için her şeyi yapıyor

Hanım Çakallı’nın yakını Fatih Çiftçi ise teyzesinin çok çileli bir yaşamının olduğunu belirterek, “2003 yılında kendisinin de anlattığı gibi bir trafik kazasında eşini kaybetti. Benim teyze çocuklarım o yaşlarda okula gidiyorlardı. Biri ortaokuldaydı, diğeri yeni ilkokulu bitirmiş ve diğeri de daha yeni okula başlıyordu. Ama teyzem eşinden kalan emekli maaşıyla ve sadece o maaşla 3 tane çocuğunu da elinden geldiği kadar, tüm imkanlarını seferber ederek okuttu. Nitekim talihsizlikler yakasını hiç bırakmadı. 2014 yılında da tam düzelmiş ve acılarını unutmuştu derken bu kez kendisiyle beraber oturan, kendi evinde kızı gibi baktığı gelinini ve 2 torunu ailesiyle beraber kaybetti. Bu kez evlilikten olan iki tane çocuğu gelini ailesiyle öldüğü için onlara tek sahip çıkabilecek kişi kendisiydi. Yine gözünü kırpmadı. O ikisinden bir tanesi Mahmut diğeri Nisanur, bu kez evlat olarak kabul etti" şeklinde konuştu.

Anneler örnek almalı
Çocuklarına bakmayan ve terk eden annelerin teyzesini örnek alması gerektiğini söyleyen Fatih Çiftçi, "Türkiye’deki annelere sesleniyorum. Annelik duygusunu öz ve öz hissettikleri halde hastane bahçelerine cami avlularına çocuklarını bırakmasınlar. Teyzemi örnek alarak tekrardan bir geçirsinler kafalarından annelik kolay bir olgu değildir. Annelik Allah-u Teala’dan bir insana bir kadının kalbine verilmiş bir duygudur. İşte ben de Türkiye’deki anne olan ve anne olmaya aday insanları diyorum ki bu hikayeyi kendinize bir kıstas kabul edin. Ne zorlukta olursanız, nerede ne büyük zorluklar yaşıyorsanız yaşayın ama evlatlarınızın idaresini asla hiç kimselere bırakmayın. Siz üzerinde olun" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber