Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

"Nasıl Kalkınma Bakanlığı bununla (Paralel yapı) mücadele etmek durumundaysa, nasıl İçişleri Bakanlığı bununla mücadele etmek durumundaysa, nasıl Merkez Bankası bununla mücadele etmek durumundaysa, aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri de bununla mücadele

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, devletin tüm kurumları gibi TSK'nın da Paralel Yapı ile mücadele etmek durumunda olduğunu belirterek, "Bu, kişilere karşı bir mücadele değildir. Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili bir risktir. Düşünün devletin resmi bilgilerinin önemli bir kısmı devlet dışında birileri tarafından kullanılıyor. Devletin içinde var olan insanlar emri bağlı olduğu amirinden değil, dışarıda hiç ilgisi olmayan imamından alıyor. Hiçbir devlet buna müsaade etmez" dedi.

Kurtulmuş, 24 TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Devlet Bahçeli'nin çok konuşulan bir önerisi oldu. Dedi ki 'Üç gün süre verin. Halk boşaltsın orayı. Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın' diye. Bu çağda bunun uygulanması mümkün mü?" sorusu üzerine Kurtulmuş, bir taraftan terör örgütlerini hareketsiz hale getirmek, terörün belini kırmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını, ancak diğer taraftan sivillere asla zarar gelmemesi için azami gayret sarf edeceklerini, tüm bunları yaparken de bu mücadeleyi hukuk kuralları içinde gerçekleştireceklerini belirtti.

Terör örgütünün hak, hukuk, ahlak, vicdan, insaf gibi bir kaygısı bulunmadığını aktaran Kurtulmuş, "İnsanları baskı altında tutuyor. 'Kapınızın anahtarını açık bırakın, evinize gerekirse gece gireriz' diyor. 'Arabanızın kontaklarında anahtarı olsun' diyor. Şehirleri yıkıyor, evleri yıkıyor. Şiddet kullanan, elinde silah, suç işleyen bir mekanizma olan bu tür yapıların görevi yakmaktır, yıkmaktır. Bizim vazifemiz ise yapmaktır. Biz zor olanı, hukuk kuralları içinde, vatandaşlarımızla bütünleşmiş bir şekilde yapmak durumundayız. Onlar ise hiçbir ölçü ve ahlak tanımadan yıkmak için ellerinden ne geliyorsa bunu yapacaklar" dedi.

- "Mesele Türkiye'yi hareketsiz hale getirmek"

Bu suç örgütlerinin, terör örgütlerinin, şiddet kullanan şebekelerin bakışının farklı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biliyorlar ki hiçbir şekilde sonuç elde edemeyecekler. Bu yaptıklarının orada yaşayan kardeşlerimizin de aleyhine olduğunu biliyorlar ama mesele Türkiye'yi hareketsiz hale getirmek, Türkiye'yi meşgul etmek. Türkiye eğer terörle mücadeleye o devasa mali kaynaklarını vermemiş olsaydı, 40 bine yakın insan orada kaybedilmemiş olsaydı, Türkiye'nin şehirleri, köyleri, kasabaları tarumar edilmemiş olsaydı, Türkiye bugün 20 yıl öndeydi ve belki kişisel gelirimiz 20 bin dolar seviyelerindeydi."

Bu kumpası kuranların, terör üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştıranların, "Türkiye'ye diz çöktürelim. Bu koşusunu, bu yürüyüşünü engelleyelim" dediğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Biz onun için, demokrasi, hukuk kuralları içinde, insan haklarına saygılı bir biçimde terör örgütlerinin belini kıracağız, terör örgütlerini hareketsiz hale getireceğiz ama halkımıza en ufak bir zarar gelmemesi için de özen göstereceğiz. Biz bunu hukuk kuralları içinde yapmak mecburiyetindeyiz. Bunu yaparken de tabii ki orada bir tek kardeşimizin dahi, bir tek emniyet görevlimizin, polisimizin, askerimizin burnunun kanamasını istemeyiz, ama sahada iyi bir eş güdümle bunları inşallah planlarız. Kayıplarımızı daha da azaltacak adımlar nelerdir? Bunlar biraz da sahada, o operasyonu yönetenlerin ortaya koyacağı birtakım tekliflerle gelişecek olan süreçlerdir. Her yerde başka bir mücadele yöntemi de gelişiyor. Sur'da başka, Cizre'de başka, Silopi'de başka, şimdi Nusaybin'de bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Umut ediyorum ki hukuk kuralları içinde gereken yapılacak."

- Paralel yapıyla mücadele

"Terörle mücadelede paralel yapının bir ittifakından bahsediliyor. Sayın Cumhurbaşkanı çok net bir şekilde 'Kayıpların artmasındaki faktörlerden biri paralel yapıdır' dedi. Sayın Başbakan, 'PKK ile paralel yapının el ele verdiğini somut bir şekilde tespit ettik' dedi. Bu iş birliğinden tam olarak ne kastediliyor?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şehirleri yakan yıkan, hendekleri açan, çukurları kazan, bombaları yerleştiren, bu yapının şehir örgütlenmesini sağlayanlar içinde çok sayıda suçüstü yakalananlar bulunduğunu ve bir ilde benzer olaylarda yakalanıp mahkemeye çıkarılan bu kişilerin serbest bırakıldığını, başka ilde ise aynı suçtan yakalananların tutuklandığını söyledi.

Kurtulmuş, "Şimdi serbest bırakılanlara bakıyorsunuz arkasında maalesef yargının içindeki paralel çetelerin bunda parmağı olduğunu görüyorsunuz. Yine aynı şekilde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki illerimize gönderilen emniyet içindeki unsurların toplumsal olaylar sırasında birtakım aksamaları, birtakım duyarsızlıkları ortaya koydukları da tespit edildi. İhmal, provoke, görmemek gibi... Bunlar için de binlerce soruşturma açıldı. Müfettişlerin soruşturmaları sonucu bu tür ihmalleri, kusurları, belki kasıtları görülenlerin yüzlercesi, görevinden alındı, yerleri değiştirildi, bir kısmı da meslekten ihraç edildi" diye konuştu.

- "Açık bir ittifak, çok net bir ittifak var"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yakın tarihimizi şöyle bir düşünün, Oslo'daki görüşmelerin deşifre edilmesi; içinde paralel yapı var. Dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanımızın dinlenmesi; içinde paralel yapı var. Dönemin dışişleri bakanı olan Başbakan'ın ofisinin dinlenmesi; içinde bunlar var. MİT tırlarının durdurulması; içinde bunlar var. Habur'dan gelen görüntülerin organizasyonsuzluğu; içinde bunlar var. 17-25 Aralık operasyonları ve sonrası sokak eylemleri; içinde bunlar var. HDP ile seçim ittifakı içinde bunlar var. PKK ile ittifak içinde bunlar var.

'İftira atıyorsunuz' diyenler, Cumhurbaşkanımızın Washington'daki ziyaretine baksınlar, bir tarafta PKK'nın adamları, bir tarafta paralel yapının en popüler, en bilinen adamları, diğer tarafta ASALA grubunun en bilinen adamları, el birliğiyle güle oynaya protesto gösterisi yapıyor. Daha ne yapılması lazım. Artık sadece bir partiye, sadece hükümete karşı olmak değil, bu Türkiye'nin beka meselesidir, istikbal meselesidir. Türkiye bu terör tehdidini başından uzaklaştırmak, halkıyla bütünleşerek güçlü bir şekilde reformlara, demokrasiye, kalkınma hamlelerine devam etmek mecburiyetindedir. Bakıyorsunuz kimler Türkiye'ye karşı hareket ediyor, en merkezinde bu örgüt var, paralel örgüt var. Dolayısıyla açık bir ittifak, çok net bir ittifak var. Soruşturmalar devam ediyor. Bu ittifakın birtakım finansal alanlarda yapmış oldukları operasyonların üzerine gidiliyor, bunlar tek tek ortaya çıkarılıyor. Türkiye, uzun yıllardır karşılaşmış olduğu en önemli tehditlerden biriyle karşı karşıyadır."

- "Devlet bu tehditten de arındırılacak"

"Paralel yapı mensuplarının terör örgütü PKK'ya bilgi sızdırdığına" ilişkin iddiaların sorulması üzerine Kurtulmuş, bunu söylemek için çok somut bir bilgiye ihtiyaç bulunduğunu belirterek, "Bilgi sızmaması için geçmiş tecrübelerden de istifade ederek hem emniyet müdürlerimiz hem TSK'nın ilgili birimleri son derece hassas bir şekilde hareket ediyor ve güvenlik birimlerimiz kendi arasındaki istihbarat paylaşımında da artık mükemmel bir koordinasyonla hareket ediyor" diye konuştu.

"Paralel yapı mensupları devlet içinde neden hala bitirilemedi. Uyuyan hücreler mi var, deşifre olmamış isimler mi var? Güçlük ne?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, yıllardır bürokrasinin içine gizlenen paralel yapının, kilit noktalara yerleşip eleman seçimlerinde de kendi adamlarını alarak, Merkez Bankasından TSK'ya, Milli Eğitim Bakanlığından Kalkınma Bakanlığına kadar çok farklı bakanlıkta, kamu kurum ve kuruluşlarında kök saldığını söyledi.

Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"KPSS yolsuzlukları, sınavlardaki yolsuzluklar, belli kurumların bir dönemde aldıkları adamların, elemanların neredeyse tamamı aynı yapının içinden seçilmiş. Çok bilinçli bir kadrolaşma içinde olmuşlar. Ne yazık ki çok geç fark edilmişler. Bunların tasfiye edilmesi öyle kolay değil. Çok hızlı bir şekilde bu süreç takip ediliyor. Ama şimdi de 'kripto paralelci' dediğimiz, 'kripto cemaatçi' dediğimiz, kendini kamufle etmek için yeri geldiği zaman cemaate küfrediyor, yeri geldiği zaman cemaatin başındaki adama küfrediyor. Kendisini saklıyor hatta cemaate karşı mücadele ediyormuş gibi görülüyor. Dolayısıyla son derece zor.

Tüm bunları yaparken nasıl terörle mücadelede hukuk içinde olmak durumundaysak, bunları yaparken de bizi bağlayan şey herkesin hakkını, hukukunu korumak, kimseyi iftarının kurbanı etmemek, oradaki işimizi de hukuk çerçevesinde yapmak durumundayız. Orada nasıl PKK insafsız ve ölçüsüz bir şekilde hareket ediyorsa, burada da FETÖ insafsız ve vicdansız bir şekilde hareket ediyor. Onların hiçbir kuralı yok. Yalan söylüyor, iftira atıyor, montaj yapıyor, hakaret ediyor, kendisini gizliyor, kendi değerlerini örtüyor, inanmadığı şekilde konuşuyor ama siz bunları yapamazsınız. Siz devleti yönetiyorsanız, yaptığınız işleri hukuk içinde yapmak zorundasınız. FETÖ'ye karşı bu mücadele de hukuk içinde sonuna kadar sürdürülecek ve devlet bu tehditten de arındırılacak."

- "Hiçbir devlet buna müsaade etmez"

Kurtulmuş, "Emekli bir general, bir gazeteye verdiği röportajda dedi ki 'TSK içinde de ciddi bir şekilde yapılanmışlar. Albay ve general seviyesine kadar yükselmiş isimleri tek tek sayarım' diye. TSK içinde de var mı paralel yapı mensupları?" sorusu üzerine, paralel yapıyla mücadelenin sadece hükümetin sorumluluğunda bulunmadığını, MGK toplantılarında bu konunun defaatle ele alındığını ve paralel yapının Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden tehlikelerden biri olarak görülüp, mücadelenin devlet politikası haline dönüştürüldüğünü söyledi.

Devletin tüm kurumları gibi TSK'nın da paralel yapıyla mücadele etmek durumunda olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Nasıl Kalkınma Bakanlığı bununla mücadele etmek durumundaysa, nasıl İçişleri Bakanlığı bununla mücadele etmek durumundaysa, nasıl Merkez Bankası bununla mücadele etmek durumundaysa, aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri de bununla mücadele etmek durumunda. Bu kişilere karşı bir mücadele değildir. Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili bir risktir. Düşünün devletin resmi bilgilerinin önemli bir kısmı devlet dışında birileri tarafından kullanılıyor. Devletin içinde var olan insanlar emri bağlı olduğu amirinden değil, dışarıda hiç ilgisi olmayan imamından alıyor. Hiçbir devlet buna müsaade etmez. Bu devletin işleyişini paralelize edecek bir durumdur ama daha önemlisi bizatihi böyle bir örgütün varlığı Türkiye'de demokrasi için bir tehdittir. Demokrasinin bir numaralı kuralı, egemenliğin kaynağının millet iradesi olmasıdır. Ama milletten oy almayan, hiçbir şekilde millete hesap vermeyen bir örgüt, devletten almadığı, milletten almadığı bir yetkiyi devletin gücüyle kullanmaya çalışırsa, bu açık bir şekilde milli iradenin gaspıdır, ihlalidir. Bu demokrasinin ortadan kaldırılmasıdır" diye konuştu.

(Sürecek)

Sonraki Haber