Bankacılıkta Biyometrik Doğrulama, Sesle Ve Gözle Tanıma Yeni Trend
Akbank Genel Müdürü Yardımcısı Oğuz:- "Dijital kredi uygulamasını Akbank olarak daha önce gerçekleştirdik. Bunun geliştirilmesi ve farklı şeylerin eklenmesi gündemimizde"- İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aran:- "Sadece bankaların değil tüm kurumların mü
LONDRA - MURAT BİRİNCİ - Avrupa'da biyometrik doğrulama, sesle ve gözle tanıma gibi uygulamaların gelecek dönemde bankacılık sektöründe yeni trend olacağı öngörülüyor.
Akbank Direkt Bankacılık'tan sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Orkun Oğuz, Londra'da gerçekleştirilen "Finovate Avrupa 2016 Konferansı" sonrasında AA muhabirine Türk bankacılık sektörünün dijitalleşmesi ve konferans hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Finovate konferansının gelinen ve gidilecek noktayı görme açısında çok faydalı geçtiğini belirten Oğuz, Türkiye açısından bakıldığında bazı alanlarda çok iyi durumda olunduğunu söyledi.
Oğuz, Türk bankacılık sektörünün özellikle mobil uygulamalar ve belirli hizmetlerin müşterilere dijital olarak sunulması konusunda iyi duruma geldiğini vurgulayarak, "Londra'da sunumları yapılan robot yardımıyla yatırımların yönlendirilmesi gibi uygulamaların, Avrupa'da gelişmiş olduğunu görüyoruz. Türkiye'de bu alanda pazar derinliği fazla olmadığı için şu aşamada ülkemiz için erken. Dijital alanda kimlik tanıma ve doğrulama konusunda buradan faydalanabiliriz. Bu alana daha derin bakacağız. Startup'ların (yeni girişim) daha yaratıcı fikirleri olduğunu görüyoruz" dedi.
Dijital kredi uygulamasını Akbank olarak daha önce gerçekleştirdiklerini, bunun geliştirilmesi ve farklı şeylerin eklenmesinin gündemlerinde olduğunu aktaran Oğuz, Londra'da da buna benzer sunumlar gördüklerini vurguladı.
- "Konut kredisi alımı dijitalleşecek"
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran ise konferansta, kendi ajandalarında olmayan ve çok da şaşırtıcı sunumlar görmediklerini ifade etti.
Türkiye'deki bankaların teknoloji tarafında ilgilendiği konuların ve yaptıkları yatırımların buradakilere paralellik arz ettiğinin altını çizen Aran, "Özellikle trend daha çok biyometrik, sesli işlemler yapmak, işlemleri daha doğal hale getirme, gerek yazıyla gerek sözlü olarak dilden anlama işlemlerinin ilgi çektiğini görüyoruz. Ama şimdilik İngilizce olarak sorunu çözmüş durumdalar. Türkçe olarak yapılması şu anda zor gözüküyor. Çünkü İş Bankası olarak sesli komutlarla işlem yaptırma konusunda yaptığımız denemelerin, müşterilerin karşısına çıkabilecek olgunlukta olmadığını gördük" diye konuştu.
Aran, dolayısıyla sistemlerin Türkçe'yi desteklemesinde zorluklar yaşandığını ancak İngilizce olarak bunların kolaylıkla yapılabildiğini anlattı.
Özellikle müşterilerin yatırımlarını ve hisse senetlerini değerlendirme konusunda çok fazla startup gördüklerini söyleyen Aran, klasik ödeme sistemlerine yönelik çok fazla sunum görmediklerini dile getirdi.
Aran, şöyle devam etti:
"Konferansta sosyal medyadaki bilgilerin kullanılarak bir takım kararların alınması, insanların aracısız olarak birbirlerine para gönderebilmesi, birbirlerine yatırım yapabilmeleri, kredi kullanabilmeleri konuları bankalar için yıkıcı bir şekilde geliyor. Burada bankaları kurtaran şey, tamamen yasal düzenlemeler. Bunun da ne kadar süreceğini tabi ki bilemiyoruz. Bankaları önümüzdeki dönemde en çok zorlayacak şey, maliyet yapıları ve sermaye yeterliliği konusunda geldikleri sınırlar. Dijitalleşmede ise bankaları iki şey zorlayacak. Klasik anlamda dijitalleşme öncesi yapılan yatırımların yarattığı sabit maliyetlerle dijital dünyanın özellikle gelirler tarafındaki azaltıcı etkisi. Bir de çok fazla kredi vererek ancak karşılayabileceğiniz gelirde de sermaye yeterlilik oranlarındaki kısıtlara takılma, bankalar için en büyük açmaz olacak. Bunun için maliyet yapılarına dönüp çok ciddi bir şekilde gözden geçirilmeleri, dijital dünyanın yeni sağlayacağı gelir düzenine uygun bir maliyet yapılarına dönmeleri zaman alacaktır.
İki günlük etkinlikte hayatın dijitalleştiği görüldü. Avrupa'da sokaktaki vatandaşın, müşterinin de dijitalleştiğini gördük. Sadece bankaların değil, tüm kurumların müşterilerini elinde tutabilmek ve ilişkilerini devam ettirebilmek için dijitalleşmeleri gerekiyor. Burada artık dijitalleşmeme gibi bir opsiyon kalmadı. Müşterilerden kopuk hale gelen firmaların sonu belli. Fantazilere girilmeden dijitalleşmeye direkt girilmeli."
Aran, İş Bankası olarak dijitalleşme trendini öngörerek dijitalleşen müşteriler ile bağlarını güçlü tutabilmelerinin kendileri için büyük avantaj olduğunu vurguladı.
İşCep'in başarılı olduğunu belirten Aran, sinemaya giriş anına kadar dijitalleşme deneyimi sağlayan uygulamalarına benzer 3 tane daha uygulamanın bu yıl içerisinde geleceğini aktardı.
Aran, şunları kaydetti:
"Bunlardan ilki, kredi kartı harcamalarının cep telefonundan tüm ayrıntılarıyla görüntülenebilmesi, harcama bütçesinin daha kolay görülebilmesi ve disipline edilebilmesiyle tasarrufun artırılmasına yönelik bir çalışma. Bu yıl içerisinde devreye girecek. Cep telefonundan ayrıntı real-time (gerçek zamanlı) görülecek. Örneğin; 'Üç ayda şu kadar para biriktireceğim' dediniz. 'Harcamalarda hedeften uzaklaşıyorsunuz' ya da 'yakınlaşıyorsunuz' diye uyarılar gelecek. Bir diğeri ise konut kredisi alımının dijitalleşmesi. Konut kredisi kullanma sürecinde yaşanan deneyimin dijitaleşmesi. Üçüncüsü ise sürpriz olsun."
- "Ülke olarak dijital bankacılıkta ilerdeyiz"
Yapı Kredi Alternatif Dağıtım Kanalları’ndan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yakup Doğan da bankacılık sektörünün dijitalleşme ekosistemini anladığını, Fintech ve startup'ların bankacılık sektörü gelirlerinden pay almalarını beklemek yerine bu girişimlerle iş birliğine gidilerek, müşterilere daha iyi ve daha hızlı hizmet sunmanın peşinde olunması gerektiğini söyledi.
Konferansta çok olağanüstü sunumlar görmediklerini ancak bankaların uygulama programlama arayüzü (API-Application Programming Interface) paylaşımı konunda startup'larla yapılacak çok şeylerin olduğunu anlatan Doğan, "Kendinizi bu konuda daha farklı bir yere konumlandırmanız gerekiyor. Buradaki sunumlara bakınca finans ajandamızda olanları görmek bizleri açıkçası mutlu etti" dedi.
Doğan, trend olarak gözle, sesle tanıma ve kimlik doğrulama gibi uygulamaların çoğunlukta olduğuna işaret etti.
Mobil bankacılıkta sektörün ilk 3 milyon müşteriye son 4 yılda ulaştığına, son 3 milyon müşteriye ise 6 ayda ulaştığına dikkati çeken Doğan, bunun ülke olarak dijitalleşmeye ne kadar hızlı ayak uydurduğunun göstergesi olduğunu dile getirdi.
Doğan, "Aslında ülke olarak dijital bankacılık alanında ne kadar ileride olduğumuzu gördüm. Gayet iyi bir noktadayız. Yapı Kredi olarak daha önce başladığımız ve yakında hizmete çıkartacağımız uygulamalara ilişkin bazı startup'lar burada sunum yaptı. Kısa bir süre içinde görürsünüz" diye konuştu.
- "Biyometrik doğrulama, sesle ve gözle tanıma uygulamaları yeni trend"
Yapı Kredi Bilişim Teknolojileri ve Operasyon Yönetimi'nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan ise ödemeler sistemine ilişkin sunumların sınırlı olduğunu, aksine portföy yatırımı, algoritmik uygulamaların daha yoğunlukta olduğunu aktardı.
Startup'ların bankalar için bir tehdit olmadığını vurgulayan Erdoğan, startup'ların finans sektörüne yönelik uygulamalarının, bankaların uygulamalarının içine dahil edilebilmesinin de sektör için pozitif görülmesi gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan, sesle, gözle tanıma gibi projelerin gelecekte bankacılık sektöründe görüleceğini ancak bu uygulamaların ülkeden ülkeye değişeceğini, regülasyon ve düzenleme bacağının eksik kaldığını, Türkiye'de bu tür uygulamaların sınırlı olduğunu kaydetti.
Bunun akıntıya karşı durulamayacak bir alan olduğunu belirten Erdoğan, "Artık Türkiye'de bankalar dijitalleşti. Şu anda en yoğun işlem kanalı dijital alan" dedi.
- "Türkiye'deki finans kurumları bazı noktalarda Avrupa'dan daha ileri"
Hewlett Packard Enterprise Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak, biyometrik doğrulama, sesle ve gözle tanıma gibi uygulamaların trend olduğunu söyledi.
Özellikle bu gibi uygulamaların finans teknolojileri ve ödeme sistemleri alanına girmesiyle bireylerin alışveriş yapmasını kolaylaştıracağını ve bankalarla ilişkilerinin daha kolay hale geleceğini anlatan Kaymak, "Bu tür uygulamaları Türkiye'de ya kullanan ya da kullanmak üzere çalışma yapan bankalarımız var. Türkiye'deki finans kurumları Avrupa ile kıyaslandığında Avrupa şartlarına en yakın ve bazı noktalarda daha ileri teknolojileri kullanan bir noktada" ifadelerini kullandı.
Kaymak, bilişim teknolojileri olmadan burada konuşulan hiçbir uygulamanın hayata geçirilemeyeceğini de sözlerine ekledi.