Bakan Özhaseki: Kentsel dönüşümü sonuna kadar devam ettireceğiz
Bakan Özhaseki, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak "Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın durumunu bilerek hareket etmek durumundayız." ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ile birlikte Erzincan'a gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'yi, Yıldırım Akbulut Havalimanı’nda, Vali Hamza Aydoğdu, AK Parti Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman, Belediye Başkanı Bekir Aksun ve partililer karşıladı. Özhaseki ve Yıldırım, Valiliği ziyaret ettikten sonra kentsel dönüşüm projesi, Vasgirt Deresi Millet Bahçesi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Erzincan İl Müdürlüğü'nün temel atma, Katı Atık Aktarma Transfer Merkezinin açılışı ve anahtar ve tapu teslim törenlerinin yapılacağı Kızılay Hocabey Mahallesi TOKİ Konutları'ndaki tören alanına geçti.
Türkiye bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Bakan Özhaseki, "Kimseyi korkutmak için söylemiyoruz, öyle bir derdimiz de zaten olamaz. Himalayalardan başlayarak Alpler'e doğru uzanan çizgi üzerinde dünyadaki deprem riski taşıyan 5 ülkeden birisi Türkiye diye biliniyor ve böyle ifade ediliyor. Geçtiğimiz 100 yıl içerisinde Anadolu topraklarında ve denizlerde 6 ve üzerinde şiddette, yani yıkıcı deprem olarak tavsif edilir bunlar, deprem sayısı 226. Karadaysa meydana gelen deprem sayısı 60. Ölen insan sayımız 130 bin. Maddi hasarı tarif etmek ya da bir rakam söyleyebilmek gerçekten çok zor. 100 milyarlarca dolar.
Toprağa verdiğimiz canlar da bizim için elbette ki ayrı acı vesilesi. Topraklarımızın yüzde 66'sı içinde yaşayan nüfusumuzun 1 ve 2'nci derecede deprem bölgesinde yaşıyor. Özellikle bilinen fay hatları var. Birincisi Kuzey Anadolu Fay Hattı, ikincisi Doğu Anadolu Fay Hattı, bir de Ege tarafındaki depremsellik. Bizim bu ülkede yaşarken üzerinde yaşadığımız coğrafyanın durumunu bilerek hareket etmek durumundayız. Ne yapıyorsak alttaki bu hareketleri asla unutmadan yapmak durumundayız. Eğer bizler akıllı isek sonradan dizimize vurmanın bir manası yok. İşin başında tedbir alır, doğru işler yaparız ve buralarda da rahat ederiz. Değilsek Allah korusun. Biz de bunlardan çok pişmanlık duyarız. Aslında tarihte 1939 Erzincan depremi hep anlatılır, söylenir ve devam eder. Daha sonra Niksar'da, Tosya'da, Bolu'da, Abant'ta, Gölcük ve Marmara'ya doğru gelmiş olan da bir hat var. Bu hat üzerinde durmadan hareketli ileri doğru, geriye doğru devam eden bu depremselliğin olduğu süre içerisinde bizler yaptığımız her işi işte şu evlerimizin hepsini küçücük de olsa bir şey yapıyorsak onu bile yaparken yerin altındaki hareketliliği bilerek eğer bizler adım atarsak emin olun hiç üzülmeyiz. Bakın bundan 6 ay kadar önce bir deprem meydana geldi, 9 saat sonra bir deprem daha. Burada tam 14 milyon insan etkilendi. 18 şehrimiz bu işten doğrudan zarar gördü. Toprağa verdiğimiz canlıların sayısı da 50 binden fazla. Dile kolay. Maddi hasarı hiç söylemiyoruz bile. 680 bin konut yıkıldı, 170 bin civarında da iş yeri, depo, ahır gibi tek katlı yerlerimiz yıkıldı. Söylemesi çok kolay; '850 bin tane bağımsız birim yıkıldı' diyoruz, o kadar basit söylemesi. Ama 850 binin açılımına bakarsanız Adıyaman gibi Malatya gibi 5 tane 6 tane şehir yerle bir oldu demektir. Böyle büyük bir deprem" diye konuştu.
‘BİZDE BİR TUHAFLIK VAR’
Konuşmasında Japonya'da tanıştığı bir imamın deprem anında yaşadıklarını anlatan Özhaseki, şunları söyledi:
"Eğer orada deprem olduğunda insanların uykusu kaçıyor sağa sola dönüyorsa ama bizde deprem olduğunda herkes camdan kendin dışarı atıyorsa bizde bir tuhaflık var. Doğru kadim şehirler. Yüzlerce yıldır, binlerce yıldır yaşayan şehirler. Özellikle 2000'den önce yapılmış olan şehirlerimizin statik hesapları daha hassas belki yapılamadığı için de depreme maruz olduğunda sıkıntılı gibi gözüküyor. Belki fakirlikten garip insanlar, küçük evler ve basit evler yapmış olabilir ama biz bundan sonra hem deprem bölgesinde hem depreme maruz olacak işte Erzincan gibi bölgelerimizde öyle güzel evler yapmalıyız ki; oradaki Japon vatandaş ne kadar rahat ediyorsa, dönüp orada deprem oluyor diye korkudan kendini camdan aşağı atmıyorsa biz ondan daha emin bir vaziyette buralarda oturmalıyız. İnşallah bu amaçla da bu duygularla da bu evleri inşa etmeye çalışıyoruz. Sadece deprem bölgesinde değil, evet orada hassas bir durum var, 1 milyon 900 binden fazla vatandaşımız evlerinin dışında. Onları bir an önce evlerine taşıyacağız. Onun dışındaki Erzincan gibi Elazığ gibi çevredeki tüm illerimizde de kentsel dönüşümün sonuna kadar devam ettireceğiz. Bu güzel evleri yapacağız, vatandaşımızı buraya taşıyacağız. Onlar güvenli bir vaziyette oturacaklar, bizlere de dua edecekler."
TOKİ ÖRNEK OLDU
Bakan Özhaseki'den sonra kürsüye çıkan AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Erzincan'da yeni bir hizmetin başlangıcı için bir araya geldiklerini söyledi. Deprem denilince akla gelen bir ilde olduklarının altını çiven Yıldırım, "Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız deprem Erzincan depremini aşan çok daha büyük kaybımızın olduğu asrın felaketi diye tarihe geçti. Depremden sonra Erzincan'ı yeri iki kez değişti. Kentsel dönüşüm işini iyi biliyoruz. Yaptığımız çok güzel evler hemşehrilerimize teslim edildi. Halkımız huzur ve güvenle yaşıyor. Şehirler ancak ve ancak içinde yaşayan olursa anlam ifade eder. Şehirlere ruh veren orada yaşayan insanlardır. Dolayısı ile bu binaları yaparken gözetmemiz gereken en önemli konuların başında depreme dayanıklılığı, bunun dışında çevre dostu, yaşanılabilen 24 saat yaşayan ruhu olan binalar yapmaktır.
TOKİ en son 6 Şubat depreminde bir kez daha en güvenilir binalar yaptığını gösterdi. Birçok şehrimizde, birçok bina yerle bir olurken, TOKİ sapasağlam dimdik ayakta kaldı. Bu da devletimizin insanına verdiği değerin bir ölçüsüdür. Bu bütün yeni inşaat yapan herkese örnek olmadır. İnsanlara mezar olsun diye değil, huzur içinde, sonsuza kadar yaşasınlar diye mekanlar yapıyoruz. Burada yapacağınız yalnız size sadece hukuki bir sonuç doğurmaz, ömür boyu vicdani bir sorumluluk getirir. 6 Şubat depremi öyle büyük bir felaketti ki; burada 14 milyon insan doğrudan etkilendi. 110 bin kilometrekare alan doğrudan etkilendi. Eğer iddialı söylüyorum böyle bir deprem gelişmiş ülkelerde olsaydı inanın bu depremin altında kalırlardı. Bırakın depremi, küçük bir sel felaketi oluyor, haftalarca o bölgeye gidemiyorlar. Cumhurbaşkanımız bizde aynı gün çalışmaları başlattı. Depremin üzerinden aylar geçti. Her gün temel atılıyor, her gün o binalar yükseliyor. Dile kolay 680 bin bağımsız bölüm ve 150 binden fazla da iş yeri. Yani bir şehri yapmaktan bahsediyoruz. 3 trilyon liradan bahsediyoruz. Bu hiç hesapta olmayan, hiçbirimizin öngörmediği bir şeydi. 110 milyar dolar, dünyadaki 40- 50 ülkenin her birinin ayrı ayrı milli gelirinden fazla. Bu Türkiye'nin gücünü gösterir. 85 milyon seferber oldu. 2- 3 ay gece gündün demeden çalışıp yaralar sarıldı ve sürekli konutların yapımı devam ediyor" dedi