Bakan Güler: Türk askerinin yetenekleri tarihe altın harflerle yazılmıştır

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Türk askerinin yetenekleri, emsalsiz kahramanlığı ve fedakarlığı, tarihe altın harflerle yazılmıştır." dedi.

Milli Savunma Bakanlığınca Milli Savunma Üniversitesinin (MSÜ) Beşiktaş'taki yerleşkesinde "Kıbrıs Barış Harekatı 50. Yıl Paneli" düzenlendi.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, panelin Kıbrıs Türkü'nün haklı davasına katkı sağlayacağına yürekten inandığını söyledi.

Kıbrıs'taki anlaşmazlıkların, Rumların Kıbrıs Türklerini 1960'ta kurulan "ortaklık devleti"nin dışına çıkarmak, Ada'da birlikte yaşama mutabakatını terk edip Türkleri sindirmek ve Kıbrıs Türklerinin haklarını gasbetme girişimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını aktaran Güler, Rumların tüm baskı, terör ve yıldırma çabalarına rağmen Kıbrıs Türkü'nün Ada'daki varlığını ve kazanılmış haklarını muhafaza etmek için destansı bir mücadele verdiğini kaydetti.

Türkiye'nin, haklı mücadelede daima KKTC'nin yanında yer aldığına dikkati çeken Güler, "Bu harekat, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin müşterek unsurlarının, Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı harekatı olması ve büyük bir başarıyla icra edilmesi bakımından müstesna bir yere sahiptir. Garantör ülke sıfatıyla uluslararası hukuktan doğan haklarımız çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz ve iki aşamada icra edilen bu harekatta Türk askerinin yetenekleri, emsalsiz kahramanlığı ve fedakarlığı, bir kez daha tarihe altın harflerle yazılmıştır." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE, KIBRISLI KARDEŞLERİNE HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLADI"

Ada'da konuşlu Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığının her iki taraf için de barış ve güvenliğin teminatı olduğunu vurgulayan Güler, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Ada'daki askeri varlığını farklı bir şekilde tanımlamak, bu konuda provokatif söylemler dile getirmek Rum tarafına hiçbir fayda sağlamayacaktır. Yarım asırdır Ada'da kan ve gözyaşı yoksa bu, Türk Barış Kuvvetlerinin oradaki varlığı sayesindedir. Unutulmamalıdır ki Kıbrıs'ın sahip olduğu stratejik konum, sadece Ada'nın değil, hassas bir süreçten geçen Akdeniz'deki genel güvenlik ve istikrarın devamı bakımından da kritik önemdedir. Şu hususu özellikle ifade etmek isterim ki Kıbrıs meselesi bizim için bir sorun değil, milli davadır. 50 yıllık süreçte yaşananları analiz ettiğimizde, Kıbrıs Barış Harekatı'nın soydaşlarımızın bağımsızlık mücadelesinde ne denli önemli olduğunu çok daha iyi anlayabiliyoruz. Türkiye, o günden bugüne kadar, Ada'da barış ve istikrarın sağlanması için her türlü gayreti göstermiştir, göstermeye devam edecektir. Harekat sonrası çeşitli ambargolara ve yaptırımlara maruz kalmasına rağmen Türkiye, Kıbrıslı kardeşlerine her türlü desteği sağlamıştır, bundan sonra da sağlamaya devam edecektir."

Bakan Güler, KKTC'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini almasının Kıbrıs Türkü'nün istiklal ve istikbaline sahip çıkma azim ve kararlılığının en açık göstergesi olduğunu bildirdi.

Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin yıllarca uluslararası çözüm önerilerine olumlu yaklaştığının altını çizen Güler, Rum tarafının uzlaşmaz tutumunun müzakerelerin başarıya ulaşmasına imkan tanımadığını, statükocu söylemlerle hayal kuranların çözümsüzlüğün yegane kaynağı olduğunu söyledi.

Güler, Rum tarafının kendisini Ada'nın tek sahibi, Kıbrıs Türk halkını ise azınlık olarak gören zihniyetinin değişmediği sürece, başlatılacak yeni bir müzakerenin başarıya ulaşabilmesinin ve Kıbrıs Adası'nda bir ortaklık kurulabilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.

Bu meselenin, Kıbrıs Türk halkının meşru çıkarlarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde bir an önce çözüme kavuşturulmasının Türkiye'nin en önemli önceliklerinden olduğunu kaydeden Güler, "Rum tarafının provokatif adımları ve üçüncü ülkelerden aldığı askeri yardımlar da sadece ve sadece çözümsüzlüğe hizmet etmektedir. Artık, Ada'da tek ve kesin çözümün, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerektiği bilinmelidir." dedi.


"ULUSLARARASI CAMİAYI ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞMAYA DAVET EDİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da her platformda uluslararası topluma bir an önce KKTC'nin tanınması yönünde çağrı yaptığına işaret eden Güler, şu ifadeleri kullandı:

"Bu çağrının özünde, Kıbrıs meselesindeki düğümün, kalıcı ve adil bir şekilde çözülmesi düşüncesi yer almaktadır. 'İki devletli çözüm' dışında bir çözüm yoktur ve bu konuda artık herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Muhataplarımızdan da Kıbrıs Türkü'nün ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına saygılı olarak hareket etmelerini bekliyoruz. Bu kapsamda, uluslararası camiayı, sadece bir tarafın iddialarını desteklemeyi bırakıp konuya makul, mantıklı, tarafsız ve çözüm odaklı yaklaşmaya davet ediyoruz." diye konuştu.

Bakan Güler, barışçıl çözüm için çaba gösterirken milli menfaatlerden de asla taviz vermeyeceklerini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Ada'da dengeyi bozan, KKTC'nin güvenliğine yönelik tehdit oluşturan faaliyetlerine karşı gerekli tüm tedbirleri almaya devam edeceklerini belirtti.

Geçen ağustosta, tamamen insani nedenlerle yapımına başlanan Pile Köyü Yol Projesi'ne yönelik, Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücünün kabul edilemez engelleme girişimlerine karşı tepkilerini açıkça ortaya koyduklarını anımsatan Güler, bu yolun hala tamamlanamadığını, buradaki halkın mağduriyet çekmeye devam ettiğini söyledi.

Bu haksız yaklaşımı Astromerit-Evrihu Yolu Projesi, Neriman'ın Evi ve Wayne's Keep Mezarlığı gibi son dönemde yaşanan çeşitli sorun alanlarında da açıkça gördüklerini dile getiren Güler, Rum tarafının en ufak boşluğu istismar ettiğini, bu durumun BM dahil bazı güçler tarafından da desteklendiğini kaydetti.

Güler, "Barış Gücünden beklentimiz de Ada'da bulunma misyonuna uygun hareket etmesi, KKTC'nin egemenlik haklarına saygı göstermesidir. Ayrıca BM Barış Gücü'nün Ada'daki varlığına yönelik, KKTC yönetimiyle de bir anlaşma yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz." ifadelerini kullandı.

Kıbrıs'ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet bulunduğuna dikkati çeken Güler, Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik müzakerelerin ve ulaşılmak istenen hedefin de bu gerçek üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakan Güler, bu anlayışla Türkiye'nin iki devletli çözümün müzakere edilmesinin, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesinin, KKTC'nin tanınmasının zamanının geldiği görüşünde olduğunu aktararak, "Bu tanınma Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşmasının yolunu açacak, Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumda hak ettiği yere gelmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Garanti ve İttifak Antlaşmaları çerçevesinde, 'Tek millet, iki devlet ve tek yürek' anlayışıyla Kıbrıslı kardeşlerinin yanlarında olmaya devam edecek, Kıbrıs Türk halkının geleceğe güvenle bakmasına ve refah düzeyinin yükseltilmesine yönelik çalışmalarını, daha da geliştirerek sürdürecektir." değerlendirmesini yaptı.

Sonraki Haber