Bakan duyurdu! Yerli ve milli elektronik kelepçe hizmete giriyor
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ''Güvenlik Acil Durum Merkezi'mizde elektronik kelepçenin tüm teknolojik altyapısı tamamlandı. Ocak 2021'de yerli ve milli elektronik kelepçe hizmete girmiş olacak'' dedi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara'da Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen '14'üncü Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısı'na katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Soylu, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda, kolluk personeline hizmet içi eğitim verilmesi, Kadın Destek Uygulaması'nın (KADES) yaygınlaştırılması, olay kayıt formunun güncellenmesi, elektronik kelepçe uygulamasının yaygınlaştırılması, emniyet ve jandarmada bu konuda uzmanlaşan birimler kurulması, önleyici tedbir kararlarının uygulanması ve takibi gibi pek çok konunun ele alındığını söyledi.
'ELEKTRONİK KELEPÇE OCAK 2021'DE HİZMETE GİRECEK'
Kamuoyunun da yakından takip ettiği KADES uygulamasının yaygınlaştırıldığını belirten Bakan Soylu, "Şu anda 1 milyon 208 bin indirme, 63 bin 860 ihbar sayısına ulaştık. İhbarların, yaklaşık yarısının gerçek ve ciddi tehlike barındıran ihbarlar olduğunu ve bunların tamamına gidildiğini, müdahale edildiğini de burada ifade etmek isterim" dedi.
Kasım ve aralık aylarında bakanlıkların ortak değerlendirmesi sonucu elektronik kelepçeyi yaygın olarak başlatacaklarını dile getiren Soylu, "Güvenlik Acil Durum Merkezi'mizde elektronik kelepçenin tüm teknolojik altyapısı tamamlandı. Ocak 2021'de yerli ve milli elektronik kelepçe hizmete girmiş olacak" diye konuştu.
Kadın cinayeti sayısının düştüğünü belirten Bakan Soylu, "2020 yılı içinde bugün itibarıyla 6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayeti sayısı 259'dur. Geçen yılın tamamında sayı 336'ydı. Geçen yıl ki sayının 27'si yabancı uyruklu kadınlardan oluşmaktaydı. Bu yıl da yabancı uyruklu sayısı da 14'tür" dedi.
BAKAN GÜL: KADINA ŞİDDETİ, İNSANLIĞA İHANET OLARAK TANIMLIYORUZ
Adalet Bakanı Gül ise kadına yönelik şiddetin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çözülmesi gereken en önemli konulardan biri olduğunu belirterek, "Bu şiddet, toplumun sadece bir kesimini değil toplumun her kesimini doğrudan ilgilendiriyor. Sadece fiziksel, ekonomik, ruhsal etkilerden de öte sosyal dokuyu zedeleyen sonuçlar çıkıyor. Kadına karşı şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz. Kadına karşı şiddeti insanlığa ihanet olarak tanımlıyoruz. Şiddeti meşru göstermeye çalışan her davranış karşısında olmaya devam edeceğiz" dedi.
2019 yılı ile kıyaslandığında 2020'de tedbir kararlarında yüzde 20'lik artış yaşandığını belirten Bakan Gül, şunları söyledi:
"Bu kararların önemli bir bölümünü de önleyici tedbir kararları oluşturmaktadır. Yine şiddetin tekrarlanma riskinin fazla olduğu, diğer tedbirlerin mağduru korumada yetersiz kaldığı anlaşılan durumlarda da elektronik kelepçe uygulamasına gidilmektedir. Bu hususta yüzde 137 oranında artış gerçekleşmiştir. 2020 yılında hakimlerimiz tarafından 78 mağdurun kimlik bilgilerinin değişikliği, yine 374 mağdurun da iş yeri değişikliği kararını vermiş, mağdurların tekrarlanan şiddetten korunması amaçlanmıştır. Özellikle eylem planında üzerinde çalışılan başlıklardan biri, ısrarlı takibin ayrı bir suç olması ve cezanın artırılması yönünde. Bakanlık olarak bu konuda çalışmalarımız ve talebimiz söz konusu olacaktır. Bu da özellikle kadınların ısrarlı takip gibi asla kabul edemeyeceğimiz bir fiile maruz kalmasını önlemek adına çok önem verdiğimiz bir başlıktır. Bizim için mesele bir istatistik meselesi değildir. Bizim için mesele bir onur meselesidir, adalet meselesidir. Bir kişi bile olsa şiddete, haksızlığa kim olursa olsun maruz kalmasının önlenmesidir."
BAKAN SELÇUK: HEDEFİMİZ, ŞİDDETİ OLMADAN ÖNLEYEBİLMEK
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Selçuk da kadına yönelik şiddetin, tüm dünyanın mücadele ettiği küresel sorun olduğunu belirterek, şöyle konuştu.
"Dünyada her 3 kadından 1'i yaşamı boyunca en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Bu noktada şiddetin nedenlerini araştırmamız gerekiyor. Şiddetin hem sebeplerini hem sonuçlarını bütüncül bir şekilde değerlendirmemiz, şiddeti önleme adına çok önem arz ediyor. Çünkü şiddetin sonucunda, sadece şiddetin mağdurları için değil tüm toplum adına çok yıkıcı etkileri olabiliyor. Kadın cinayetleri ise kadına yönelik şiddetin en acı, en trajik boyutu. Bizim inandığımız değerlere göre, bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Dolayısıyla bütün istatistiklerden bağımsız olarak, her ölüm, bizim vicdanımızı derinden acıtan bir durum. Dolayısıyla bizim, hiç bir cana kıyılmasına izin vermeyecek şekilde bir önlem mekanizması oluşturmamız gerekiyor. Birinci hedefimiz şiddet olmadan onu önleyebilmek olmalı. Tabi kadına yönelik şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de en üst seviyede sürdürmekteyiz. Hükümetlerimiz kadına yönelik şiddeti her zaman bir insanlık suçu olarak gördü ve buna dair çözümler üretmeye devam ediyoruz."