Bakan Çavuşoğlu'ndan Yunanistan kararına sert tepki
İtalya'da bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın Libya Büyükelçisini sınır dışı etme kararını değerlendirerek sert açıklamalarda bulundu.
İtalya'nın başkenti Roma'da Türk basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın Libya Büyükelçisini sınır dışı etme kararına ilişkin, "Bir ülkeyi tehdit etmek doğru mu? Bu gizli saklı bir şey değil. Bizim meclisimizden geçen bir zaptın gizli kalması mümkün mü? Libya'ya telefon açıp da o belgeyi bana göndermezsen büyükelçini sınır dışı edeceğim dersen Libya böyle bir duruma boyun eğmez. Adam gibi isteselerdi Libya da verirdi biz de verirdik." dedi.
Çavuşoğlu, İtalya'da düzenlenen 5. MED - Akdeniz Diyaloğu Forumu'nda Akdeniz'e ilişkin meselelerde Türkiye'nin vizyon ve stratejisine ilişkin bir konuşma yaptı.
Bölgedeki en büyük iki sorunun Suriye ve Libya krizleri olduğunu belirten Çavuşoğlu, bu iki meselenin ortaya çıkarttığı düzensiz göçün hem insani açıdan hem güvenlik çerçevesinden ele alınması gerektiğini söyledi.
Çavuşoğlu, "etkili çok taraflılılığın" önemli olduğunu vurgulayarak, bölge toplumlarının tümünün zarar gördüğü İslamofobi, ayrımcılık, nefret gibi sorunlarla hep birlikte baş edilmesi gerektiğine, hiçbir ülke ya da bölgesel kuruluşun tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağına dikkati çekti.
Meselenin sadece terörle mücadeleden ibaret olmadığına vurgu yapan Çavuşoğlu, "Şimdiye kadar DEAŞ ve YPG'ye karşı 3 harekat düzenledik. Ama DEAŞ ve diğerlerinin ideolojisini öldürme meselesi ne olacak? Geride kalan kadın ve çocuklar var. Onları nasıl rehabilite edeceğiz?" ifadelerini kullandı.
"Suriye ve Libya'da çok fazla sorumluluk üstleniyoruz ve önemli roller oynuyoruz. Tek çözümün siyasi olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle kendi görevimizi yerine getirmenin yanında, Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumu destekliyoruz." diyen Çavuşoğlu, bu sayede Cenevre'de süren Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinin yapılması için de çaba gösterdiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununa da atıfta bulunarak, Türkiye'nin kalıcı çözüm için çok fazla çaba gösterdiğini, Annan Planı'nı desteklediğini, 2017'de Crans-Montana'daki görüşmelerde yapıcı tarafın yalnızca Türkiye olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin Suriye vizyonu
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki krizin çözümüne ilişkin vizyonuyla ilgili bir soru üzerine "Şam'daki rejimi ve destekçilerini tek uygulanabilir çözümün siyasi seçenek olduğuna ikna edebilirsek, sorunu çözebileceğimizi düşünüyorum." dedi.
Cenevre'deki Anayasa Komitesi görüşmelerinin ilk oturumunun bekletilerin üzerinde geçtiğini ancak ikinci oturumda rejimin engel çıkardığını anımsatan Çavuşoğlu, İdlib'de çok sayıda sivilin ölmeye devam ettiğini, on binlercesinin yerinden edildiğini, rejimin bu tabloyu göz ardı ettiğini belirtti.
Çavuşoğlu, Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemine dikkati çekerek, YPG/PKK'nın halen koalisyon partnerleri tarafından desteklendiğini, Türkiye'nin harekatlarından sonra YPG/PKK'nın ayrılıkçı gündeminin boşa çıktığını söyledi.
Mültecilerin geri dönüşü
Çavuşoğlu, mültecilerin geri dönüşü konusunda da Irak, Lübnan ve Ürdün ile bu konuda bir konferans düzenlemeyi planladıklarını belirtti.
Beşşar Esed rejiminin kontrol ettiği bölgelerde güvenliğin sağlanamadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, Suriyelilerin rejimden korktukları için geri dönmek istemediklerini kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin harekatları sayesinde 370 binden fazla sivilin geri dönme imkanı bulduğunun altını çizerek, Ankara'nın Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile iş birliği içinde güvenli ve onurlu dönüşler için çalışmaya devam edeceğini dile getirdi.
Suriye'de terörle mücadele
Bakan Çavuşoğlu, Beşşar Esed'in bazı iddialarının hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin yurt içinde ya da dışında herhangi bir terör örgütünü desteklemesinin mümkün olmadığına vurgu yaptı.
Türkiye'nin geçmişte DEAŞ'ı da desteklemekle suçlandığını anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bir gün (eski ABD Dışişleri Bakanı) John Kerry bana DEAŞ'tan petrol aldığımızı söyledi. Bunun kabul edilemez olduğunu ve kanıt getirmesi gerektiğini söyledim. Ondan sonraki ikinci ve üçüncü görüşmelerimizde getiremedi. Dördüncü görüşmemizde New York'ta CIA bana bazı haritalar gönderdi. Ben istihbarat ve güvenlik yetkililerimize sordum. Yerel halktan daha fazla Suriyelinin yaşadığı Kilis kentimizdeki asfalt çalışmasına ait olduğunu anlaşıldı. CIA özür dilemek zorunda kaldı."
Çavuşoğlu, Türkiye'de 300'den fazla sivilin DEAŞ terörüne kurban gittiğini hatırlatarak, "Nusra ve DEAŞ arasında fark yoktur." dedi.
Aynı şekilde FETÖ ve YPG/PKK arasında da fark olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, İdlib'e Nusra Cephesi üyesi teröristleri silahlarıyla birlikte gönderenin Esed rejimi olduğunu, bunun eski BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura tarafından da onaylandığını aktardı.
Çavuşoğlu, rejimin bu yolla İdlib'e saldırmak için bahane üretmeyi hedeflediğini belirterek, Türkiye'nin DEAŞ'a karşı düzenlediği Fırat Kalkanı Harekatı'na uluslararası camianın destek verdiğini, Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı'na da bu denli karşı çıkılmadığını söyledi.
Barış Pınarı Harekatı'na verilen tepkinin farklı olduğuna vurgu yapan Çavuşoğlu, bunun da nedeninin PKK'nın ayrılıkçı gündemini desteklemek olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin askeri varlık gösterdiği alanlardan hemen çekilmesi üzerine DEAŞ ya da YPG/PKK'nın etkisini artıracağını, ya da rejime devretmesi halinde mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşünün mümkün olmayacağını belirterek, "Güç bulundurduğumuz bölgeler, Suriye'ye ait topraklardır. Siyasi bir çözüm olduğunda ve kendi güvenlik güçlerini kurduklarında elbette kolaylıkla Suriye halkına, devletine devredebiliriz." ifadelerini kullandı.
Hava savunma sistemleri konusu
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya'dan hava savunma sistemi almasıyla ilgili soruyu, "Türkiye bunlara ihtiyaç duyuyor. Ortaklarımızdan almaya çalıştık mı? Evet. Son 10 yıldır ABD'den Patriot almaya çalıştık. Fransa ve İtalya'dan SAMP/T almaya çalıştık ancak alamadık." diye cevapladı.
"Bugün bile Patriot satın almaya hazırız.. Ancak ABD Kongre'den onay alabileceği konusunda garanti veriyor mu? Hayır. Ne yapacağım?" ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Gelecekte daha çok ihtiyacımız olacak. Ortaklarımızdan alamazsak başka kaynaklardan almaya devam etmek zorunda kalacağız. Başkan Trump bu durumu tümüyle anlıyor ancak yönetimi ve Pentagon anlamak istemedi. Washington'da ve Londra'da liderler toplantısında bu konuda görüşmelere devam etmemiz gerektiğinde hemfikir kaldık."
ABD ile ilişkiler
Bakan Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerle ilgili de ABD'nin Türkiye'ye saldıran terörist bir örgütü silahlandırarak, eğitim vererek desteklediğini, darbe girişimi düzenlemiş bir örgütün elebaşını ülkesinde tuttuğunu dolayısıyla Türkiye'nin meşru güvenlik endişeleri olduğunu dile getirdi.
"Mültecileri Avrupa'ya göndermekle tehdit etme stratejisinin ilişkileri olumlu etkileyip etkilemediğine" ilişkin bir soruya da Çavuşoğlu, Mart 2016'da Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmayı tümüyle uygulayan Türkiye'nin yeterli destek göremediğini, 4 milyondan fazla mültecinin yükünü çektiğini anımsattı.
Bakan Çavuşoğlu, "Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'bize ve geri dönen mültecilere yardım etmek istemiyorsanız, o halde kendi ülkelerinizde onlarla ilgilenin' demesi, yeterince adildir. Tehdit değildir." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Anayasa Komisyonu ikinci toplantısında, rejimin öne sürdüğü ön şartların muhalifler, sivil toplum örgütleri ve Birleşmiş Milletler (BM) için de kabul edilebilir ön şartlar olmadığını bildirdi.
NATO toplantısının ardından AGİT toplantısına katıldıklarını ve dün akşamdan itibaren Roma'da bulunduklarını anlatan Çavuşoğlu, "Kardeş ülke Arnavutluk, dönem başkanlığını bugün Slovakya'dan devralacak. Dün orada birçok ikili görüşmeler gerçekleştirdik. AB'nin yeni Yüksek Temsilcisi Joseph Borell ile geniş kapsamlı görüşme gerçekleştirdik. Bundan sonraki süreçte eski İspanya Dışişleri Bakanı Borell ile beraber, AB-Türkiye ilişkilerini normalleştirme konusunda mutabık kaldık." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Roma'daki temaslarında İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio ile dün ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün de Pedersen ile bir araya geldik. Özellikle de Suriye Anayasa Komisyonu çalışmalarını değerlendirme fırsatı bulduk ki ilk toplantı beklediğimizden daha iyi geçmişti. İkinci toplantıda, rejimin öne sürdüğü ön şartlar, muhalifler için, sivil toplum örgütleri için, yine BM için de kabul edilebilir ön şartlar değil. Anayasa çalışmasıyla da ilgisi olmayan şartlar. Bizzat muhalefetin kendisini terör listesine ekleme teklifinde bulundu. Dolayısıyla bir tıkanma oldu. Bunu aşmak için Rusya ve diğer ülkelerle de çalışıyoruz. BM yine çalışmalarını sürdürecek."
"Salame'yi endişeli gördük"
BM Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salame ile Roma'daki forum vesilesiyle görüşerek, Libya'daki son gelişmeleri değerlendirdiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Sahadaki gelişmelerden dolayı kendisini endişeli gördük. Son zamanlarda sahadaki çatışmalar gerçekten artıyor ve bunun sokak çatışmalarına dönüşme riski olduğunu söyledi, bir an önce Berlin'de liderler zirvesini gerçekleştirme konusunda hemfikiriz. Sayın Cumhurbaşkanımız, NATO toplantıları marjında Londra'da özellikle Merkel, Johnson ve yine Macron ile birlikte ele aldılar. Ocak ayının ortasına doğru bu zirvenin gerçekleşeceğini bekliyoruz.
Biz hem Suriye'de hem Libya'da askeri çözümün olmayacağına inanıyoruz ve bu konuda tek çözümün siyasi çözüm olduğunu biliyoruz. Bu noktada hem BM çalışmalarını hem uluslararası toplumun çalışmalarını desteklerken, üzerimize düşeni yapacağız."
Çavuşoğlu, Roma'da Nijer ve Lübnan Dışişleri Bakanları ile bir araya geldiğini belirterek, "Lübnan'daki son gelişmeler hakkında Gebran Bassil'den bilgi aldım. Bizim için hem Nijer hem Libya önemli ülkelerdir. Lübnan, Akdeniz'in diğer tarafında. Bölgenin istikrarı bakımından Lübnan'ın istikrarı, barışı önemli. Umarım en kısa zamanda yeni bir hükümeti kurma konusunda gerekli adımları atarlar. Biz de bunu destekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Adam gibi isteselerdi Libya da biz de verirdik"
Türkiye'nin Libya ile imzaladığı iki mutabakata Yunanistan'ın gösterdiği tepkiye ilişkin Çavuşoğlu, "Yunanlara bunu sorduk. Gerçekten yaptıkları çok yanlış, diplomatik nezakete de sığmaz. Bir ülkeyi tehdit etmek doğru. Cumhurbaşkanımız, Miçotakis'e de dedi. 'Sorsaydınız verirdik' diye. Eğer ülkemin güvenliği bakımından gizli belge değilse rahatlıkla paylaşırım. Libya'ya telefon açıp da 'o belgeyi derhal göndermezsen, büyükelçini göndeririz' diye tehdit edersen, Libya belki şu anda kendi içinde ve dışında çok sorun yaşıyor olabilir ama gururlu ve onurlu bir millet böyle bir tehdide boyun eğmez. Adam gibi isteselerdi Libya da biz de verirdik." diye konuştu.
"(İtalya'ya) Tutumlarının yanlış olduğunu söyledik"
Bir gazetecinin, İtalya'nın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda terör örgütleri YPG/PKK'ya yönelik Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin sert tutumunu hatırlatması ve bu konunun İtalyan mevkidaşı Di Maio ile gündeme nasıl geldiğini sorması üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bunların çok net şekilde yanlış olduğunu söyledik. Tutumlarının yanlış olduğunu. Bu konuda en sert tutumu takınan Fransa'nın bile Londra'da bizimle çalışmaya hazır olduğunu, İtalya'nın bu atmosferden etkilenerek, yanlış yorumlarda bulunduğunu söyledik. Kendisi de çok açık şekilde tüm konuları konuştuğumuzu basına da söylemiş. Samimi bir ortamda iki dost gibi konuştuk. Bazı ziyaretleri ertelemişti. Bu ziyaretlerin gerçekleşeceğini Türkiye-İtalya Forumu'nun düzenleneceğini kendi söyledi. Normal şartlarda kasımda yapılacaktı. Bundan sonra birlikte atabileceğimiz adımları, toplantıları görüştük, iyi geçti."
Di Maio'nun "Esed rejimiyle doğrudan diyalog kurulmasının zamanının geldiğine" ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii Esed'le ilgili görüşlerine ben, bağımsız egemen bir ülkenin dışişleri bakanının görüşlerini sorgulamak için bir şey söylemek istemiyorum. Bizim açımızdan şöyle görüyoruz, bu rejim, bugüne kadar bizzat 500 binden fazla insanı öldürmüştür. Toplam bir milyon insan öldü. Bu rejimin bu ülkeyi birleştirebileceğine de inanmıyoruz. Bir geçiş süreci var şu anda.
Siyasi süreç neticesinde ülke seçime gidebilirse, bırakın o zaman Suriye halkı karar versin, kim yönetecek, kimi seçecek. Anayasa ile ülkede nasıl bir sistem olacak, bunları Suriyeliler kendi kendilerine karar versinler diye biz Anayasa Komisyonu'nu çok destekledik. Şimdiden bir ülkeyi ya da bir rejimi, bir kişiyi güçlendirmek için adımlar atılırsa bu Suriye'nin yararına olmaz diye düşünüyoruz Türkiye olarak."
"Türkiye ekonomisi çok daha iyiye gidecek"
Roma'daki MED Forum kapsamında, Avrupa Kalkınma Bankası Başkan Yardımcısı Pierre Heilbronn ile de görüştüklerini aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Gerçekten Türkiye'de yatırım yapmaktan çok memnunlar. Bundan sonraki yatırımlarla ilgili bilgi verdiler. Türkiye ekonomisinin şu anda gittiği istikamet, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Hazine ve Maliye Bakanımızın çalışmalarıyla, gerçekten aldığımız tedbirlerle istikrarı tekrar sağladık, ekonomimiz büyüyor. Enflasyon ve faiz oranları keskin şekilde düşüyor. Rakamlar gösteriyor ki Türkiye ekonomisi çok daha iyiye gidecek."