AYM'den mahkeme kararlarını doğrudan etkileyecek karar!
Anayasa Mahkemesi, hukuk sisteminde yeni sayılabilecek ancak mahkumiyet kararlarının dörtte birini oluşturan, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ile ilgili bir kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, dün duyurduğu kararın ardından, bugün de “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)” ile ilgili bir kuralın değerlendirdiği yeni bir karar açıkladı.
Anayasa Mahkemesi, 20 Temmuz 2022 tarihinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesine 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen (12) numaralı fıkranın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, kararın dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdiğini duyurdu.
“İKİ DERECELİ YARGILAMA HAKKINI İHLAL EDİYOR”
Karar duyurusunda başvuru gerekçesi şöyle özetlendi:
“5271 sayılı Kanun'a göre HAGB kararlarının hukuki sonuç doğurmaması gerektiği, buna karşılık son yıllarda HAGB kararlarına sonuç bağlayan kanun ve yönetmeliklerin çıkarıldığı,
HAGB kararlarına yönelik itiraz incelemelerinin ilke olarak dosya üzerinden yapıldığı, kararların esasına ilişkin bir incelemenin gerçekleştirilmediği,
Bu durumun iki dereceli yargılanma, etkin başvuru ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiği,
Bu itibarla kişinin suç işlediği kanaatini barındıran HAGB kararlarının gerçek anlamda bir kanun yolundan geçmediği ve bu kararların istinaf incelemesine tabi olması gerektiği belirtilerek kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.”
MAHKUMİYET KARARLARININ DÖRTTE BİRİ HAGB
Anayasa Mahkemesi şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
HAGB kurumu Türk hukuk sisteminde yeni sayılabilecek bir kurum olmasına karşın geniş bir uygulama alanı bulmuştur.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün açıkladığı 2020 yılı verilerine göre ceza mahkemelerinde verilen mahkûmiyet kararlarının yaklaşık dörtte birini HAGB kararları oluşturmaktadır.
Türk yargısında oldukça geniş bir uygulama alanı bulan HAGB kararlarına karşı itiraz yoluna başvurma imkânının yer alması mevcut uygulanış şekli itibarıyla tek başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda uygulamada da başarı şansı sunması gerekmektedir.
Doğrudan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimi ile ilgili olan bu tür bir muhakemenin yokluğu, müdahalenin dayanağı kuralın yargılama hukukunun usule ilişkin güvencelerini sağlayamaması anlamına geleceğinden temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açacaktır.
BİR CÜMLEDEN İBARET GEREKÇELERLE GEÇİŞTİRİLİYOR
Bu çerçevede daha önce ihlal sonucuna ulaştığı birçok bireysel başvuru dosyasında Anayasa Mahkemesi; itiraz makamlarının başvurucuların iddialarını ve delillerini dikkate almadığına, çatışan menfaatleri dengelemeye yönelik bir çaba içinde olmadığına, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunun ve müdahalenin orantılı olup olmadığının değerlendirilmediğine yönelik kararlar vermiştir.
Mevcut sistemde itiraz mercilerinin HAGB kararlarına itiraz üzerine verdikleri kararların dosya üzerinden yeknesak bir şekilde ve çoğu kez sadece şeklî koşullar yönünden, ilk derece mahkemelerince verilen kararlarda hukuka aykırılık bulunmadığını ve bu sebeple de itirazın reddedildiğini bildiren bir cümleden ibaret gerekçelerden oluştuğu görülmüştür.
KAMU GÜCÜNÜ KULLANANLARIN KEYFİ TAVRI
HAGB kararlarına karşı itiraz yolunun açık olduğunu düzenleyen kural; bu kanun yoluna başvuranların iddia ve delillerinin dikkate alınmasında, çatışan menfaatlerin dengelemesinde, temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunun ve ölçülülüğünün belirlenebilmesinde belirli ve etkili bir denetim yolu öngörmemektedir.
Bu durum temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin giderilmesinde ve kamu gücünü kullananların keyfî davranışlarının önüne geçilmesinde bireye tanınmış olan yetkili makama başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkını sınırlamaktadır.
OYBİRLİĞİYLE KURALIN İPTALİNE
Nitekim kuralın anılan hususları karşılayacak şekilde uygulanamadığı da görülmektedir. Doğrudan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimi ile ilgili olan bu tür bir muhakemenin yokluğu etkili başvuru hakkıyla bağdaşmamaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.