Ankara Barosu'dan İçişleri Bakanlığı'na bağış yanıtı
Ankara Barosu, İçişleri Bakanlığı'nın CHP'li belediyelerin dayanışma amacıyla başlattıkları kampayaya yönelik bloke kararlarına ilişkin açıklama yaptı.
Barodan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"İçişleri Bakanlığı’nın 81 ile gönderdiği 31.03.2020 tarihli “yardım toplama” konulu genelgesi ve devamında içlerinde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’nin de bulunduğu bazı belediyelerin kampanya için kullandığı banka hesaplarına bloke konulmasını hayretle izliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş belediyelerinin resmi hesaplar aracılığıyla başlattıkları dayanışma hareketinin “bağış almak” ile “yardım toplamak” arasındaki kavramsal tartışmanın içerisine çekilmesinin zamanı değildir. Zira içinde olduğumuz zaman, ölümcül bir salgın ve ekonomik kaos dönemidir. Uygulanan bu hukuksuzluğun karşısında şu hususların belirtilmesi zorunluluk halini almıştır;
- Belediyeler Anayasa’nın 127. Maddesi uyarınca kendi özel kanunlarına tabidir.
- 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinde belediyelerin görevleri arasında “sosyal hizmet ve yardım hizmetlerinde bulunmak” sayılmış olup aynı kanunda belediyenin ve belediye başkanının yetkilerini düzenleyen 15. ve 38. maddeler ile belediyenin gelirlerini düzenleyen 59. maddesinde bağış kabul etmek yetkisi açıkça yer almaktadır.
- 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ise yardımlar hakkında genel hükümleri düzenlemekte olup özel hükmün genel hükmü bertaraf edeceği genel prensibi yanında, aynı kanunun 31. maddesindeki “kamu kuruluşlarına tanınmış hak ve ayrıcalıklar saklıdır” şeklindeki düzenleme de kanun koyucunun özel hükmün “exclusif” (genel hükmü bertaraf edici) nitelikte olmasını arzu ettiğini ve iradesinin de bu yönde olduğunu açıkça göstermektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın anılan genelgesi ve bloke işlemi yukarıda belirttiğimiz hükümler doğrultusunda açıkça hukuksuz olmakla birlikte, sosyal hizmetlerin sunumu münhasıran ne yerel yönetimlere ne de merkezi yönetime aittir. Her ikisi tarafından ayrı ayrı sunulabileceği gibi ortaklaşa yapılması da mümkündür. Burada sorgulanması ve denetlenmesi gereken, toplanan bağışların gerçekten ihtiyaç sahiplerine gidip gitmemesi olmalıdır. Kaldı ki, iyilik temelinde başlatılan dayanışma hareketi, devlet organlarının bir diğerine tahakkümünü değil bütün kurumlarıyla birlik ve dayanışma içerisinde olmasını temsil etmelidir.
Bilinmelidir ki; kitlelerin ölümünün söz konusu olduğu küresel bir krizde, ideolojik kaygılarla zarar verilmeye çalışılan her dayanışma hareketi, azalmak şöyle dursun daha da yeşerirken, ona zarar vermeye çalışan her türlü eylem ve söylem tarihin kınadığı sayfalarda kendine yer bulacaktır."