Anadolunun Kemali, Türkiyenin Başbakanı belgeseli
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun hayatını konu alan belgeselin gösterimi, Kılıçdaroğlu'nun ailesinin de katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde yapıldı- Kemal Kılıçdaroğlu:- "Siyaset, kişisel çıkar sağlamak değildir. Siyaseti toplum, halk için yapmalıyı
İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetin, kişisel çıkar sağlamak olmadığını belirterek, "Siyaseti toplum, halk için yapmalıyız. Ermenek'teki Recep Amca 21. yüzyılın Türkiyesinde kara lastik ayakkabı giyiyorsa, özellikle iktidardakilerin oturup düşünmesi lazım. Bireysel başarılar olabilir ama önemli olan toplumsal başarıdır" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayatını konu alan "Anadolu'nun Kemal'i, Türkiye'nin Başbakanı" belgeselinin gösterimi, Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, kızları Zeynep Kılıçdaroğlu ile Aslı Kılıçdaroğlu Nadir, torunu Duru Kılıçdaroğlu, ağabeyi Yusuf Ziya Kılıçdaroğlu, ikiz kardeşi Adil Kılıçdaroğlu'nun aralarında bulunduğu aile üyeleri, CHP genel başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Ercan Karakaş, Faik Öztrak, Selin Sayek Böke, Bülent Tezcan, Haluk Koç, Genel Sekreter Gürsel Tekin, Altan Öymen, İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, milletvekilleri, Kılıçdaroğlu'nun iş ve okul arkadaşları, öğretmenleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, gazeteciler ve partililerin katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde yapıldı.
Kılıçdaroğlu, belgesel gösterimi öncesi gazeteci Ünsal Ünlü ile yaptığı söyleşide, kendisini Cumhuriyet'e borçlu hissettiğini ifade ederek, siyasal görüşü, yaşam tarzı, inancı ne olursa olsun herkesin Cumhuriyet'i savunması gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak için mücadele etmek gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet, padişahın kulu olmaktan bizi çıkardı, özgür birey yaptı. Bu, çok değerli bir iştir. Cumhuriyet olmasaydı ne ben burada olabilirdim ne de arkadaşlarım burada olabilirdi" dedi.
Kılıçdaroğlu, hayatının, Anadolu insanının hayatı olduğunu belirterek, "Aristokrat bir aileden gelen birisi değilim. Dolayısıyla Anadolu'da binlerce Kemal nasıl yetiştiyse, ben de öyle yetiştim. Bize ahlaklı olmayı öğrettiler, 'Okuyun, okursanız iyi yerlere gelebilirsiniz' dediler. Biz okumaktan, çağdaşlıktan, uygarlıktan, eşitlikten yana tavrımızı aldık, o tavır bizi buraya kadar getirdi. İnşallah daha ilerilere de götürür" diye konuştu.
Siyasetin ahlaklı olmayı gerektirdiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'de siyaset çok kirlendi. Gerçekten de birilerinin bunu temizlemesi, temizliğin ne olduğunu halka göstermesi lazım. Neden temiz, ahlaklı siyaset gerekiyor bunu anlatmamız lazım. Ben, siyasete girdiğim gün malvarlığımı internet sitesine koydum çünkü hiçbir tartışma olmasını istemiyordum benime ilgili olarak. Siyaseti eğer temiz alanda tutabilirsek, dürüst insanların siyaset yapmasının önünü açabilirsek, Türkiye çok şey kazanır. Türkiye'yi 21. yüzyılın bilgi toplumuna temiz, ahlaklı siyasetle taşıyabiliriz."
Kılıçdaroğlu, belgeselde Kızılay'da çöpten topladıklarıyla beslenen bir aileye tanık olduğunun hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
"Türkiye böyle bir tabloyu hak etmiyor. Siyaset bunun için var zaten. O insanlar evlerinde rahatlıkla yemek yemeli, çöpten beslenmemeli. Eğer bu ülkede siyaset yapılacaksa, önce o insanlar için siyaset yapılmalı, o insanlar kucaklanmalı. Biz, onlara sahip çıkmak zorundayız. Cumhuriyetin Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından yapılmış çok güzel bir tanımı vardır, 'Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir' der. Onların kimsesi yok ama ben söylüyorum, onların kimsesi biz olacağız."
- "Hedefimiz bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirmek"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, belgesel gösteriminin ardından salondakilere hitabına, "İzlediğiniz belgesel, her ne kadar benim adımı taşıyorsa da bu belgesel, Anadolu'nun binlerce Kemalinin belgeselidir. Eğer bugün buralara geldiysek, onurlu bir birey olarak yurttaşların karşısına çıkıyorsak, bunu Cumhuriyet'e borçluyuz" sözleriyle başladı.
Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir hedefim, bir amacım, bir idealim var. Bir hayal de diyebilirsiniz. Neden bir üçüncü sınıf demokrasiye razı oluyoruz? Bu ülkenin insanı neden birinci sınıf demokrasiye layık değil? Hedefimiz, bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirmek. Gördüğümüz belgesel, Anadolu'nun ücra bir köyünden çıkan bir kişinin yaşamı, 67 yıllık bir hayatın 15-20 dakikalık öyküsüdür. Bu öykünün içinde acılar da var, gözyaşları da var, sevinçler de var" diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, babası Kamer Kılıçdaroğlu'nun okula başlaması hikayesini söyle anlattı:
"Köyden dedemle beraber Nazımiye ilçesine geliyorlar. Caddede yürürken bir zil çalıyor ve bir kapıdan bir sürü çocuk dışarıya fırlıyor. Babam dedeme dönüyor 'Bunlar kimin çocukları, bu evde ne kadar çok çocuk var' diye soruyor. Dedem 'Burası ev değil, okul' diyor. 'Okul nedir?' diyor. 'Çocuklar buraya gelirler, adam olurlar' diyor. Babam, 'Ben de okula gitmek istiyorum' diyor. Dedem babamı okula göndermek istemiyor. Babam, 'Beni okula göndermezseniz yemek yemeyeceğim' diyor ve direniyor. Sonunda dedem babamı okula kaydettirmek için tekrar Nazımiye'ye geliyor. Yaşı büyük diye okula almıyorlar. Babam direniyor. Mahkeme kararı ile yaşını küçültüyorlar ve ilkokula başlıyor. İlkokul mezunu zaten. Onun direnci bizi buralara taşıdı zaten."
"Annem okuma yazma bilmezdi, büyük ablam da bilmez ama ben bu ülke için, Cumhuriyet için pırıl pırıl 3 çocuk yetiştirdim" sözlerini sesi titreyerek söyleyen ve çok duygulandığı gözlenen Kılıçdaroğlu, bütün anne babaların çocuklarının iyi okullarda okumasını istediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, 7 kardeşten sadece kendisinin üniversiteye gidebildiğini, zor koşullarda okuduğunu, ilk kez üniversiteye giderken pardösüsü olduğunu, babasına yazdığı mektubun altına "Pardösüm olsa iyi olur" diye yazdığını anlattı.
Hayatında önemli bir başarıyı gerçekleştirdiğini düşündüğünü ifade eden Kılıçdarolğlu, şöyle konuştu:
"Okula giderken kara lastiğimiz vardı. Durumu iyi olanların lastiklerinin içinde kırmızı muflon vardı. Benim ayağımda, çocuklarımın ayağında lastik ayakkabı yok. Onlar güzel ayakkabılar giyiyorlar ama Türkiye bu sorunu aşmadı. Ermenek'teki Recep Amca kara lastik ayakkabı giyiyorsa, bu dert hepimizin ortak derdi olmak zorunda. Siyaset, kişisel çıkar sağlamak değildir. Siyaseti toplum, halk için yapmalıyız. Ermenek'teki Recep Amca 21. yüzyılın Türkiyesinde kara lastik ayakkabı giyiyorsa, özellikle iktidardakilerin oturup düşünmesi lazım. Bireysel başarılar olabilir ama önemli olan toplumsal başarıdır. Özgürlüklerden yana tavır koymamız gerekiyor."
- "Cumhuriyet'e karşı benim borcum var"
Kemal Kılıçdaroğlu, 1980'li yıllarda 1 yıl süreyle Fransa'ya gönderildiğini, gitmeden önce Tunceli'ye gittiğini, dönüşte bir el çantasına kitaplarını koyduğunu dile getirerek, şunları anlattı:
"Askeri darbe var, yollarda arama var. Elazığ'a girerken askerler 'Kimlik taraması yapacağız, herkes insin bavulunun başında beklesin' dedi. Ben de indim, bavulumun başında bekliyorum. 'Aç' dediler. En üstteki kitap, 2'inci 5 Yıllık Kalkınma Planı. Asker aldı kitabı, sayfalarını çevirdi. 'Sen bunların taşınmasının yasak olduğunu bilmiyor musun? Ne iş yaparsın?' dedi. Hesap uzmanı olduğumu söyledim. Kimliği istedi, verdim. Bizim kimliğimizde başbakanın, maliye bakanının, hesap uzmanları kurulunun imzası vardır. Ama darbe olmuş, Süleyman Bey gitmişti. 'Herkes bavulunu toplasın' dedi, benden sonraki bavullara hiç bakmadı, 'Sen bekleyeceksin' dedi. Götürdü ileride, kitabı, hüviyetimi komutanına verdi. Komutan aldı kitabı, sayfalarını çevirdi. 'Bu kitapların taşınmasının yasak olduğunu bilmiyor musun?' dedi. 'Üzerinde Devlet Planlama Teşkilatı yazıyor, 2'nci 5 Yıllık Kalkınma Planı bu' dedim. 'Sen sus konuşamazsın, izin vermiyorum' dedi. Bir süre sonra 'Seni affediyorum, bir daha görmeyeyim' dedi. Teşekkür ettim. Aldım bavulu ve otobüse bindim. Böyle bir dönemi yaşadık."
Bugün gelinen noktada, benzer tabloların yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:
"Biz, bunları aşmak zorundayız. Güzel, huzurlu bir Türkiye'yi inşa etmek zorundayız. Yazarların, çizerlerin, gazetecilerin hapiste olduğu bir Türkiye'yi, ülkeyi asla kabullenmemeliyiz. Özgür ve bağımsız, düşünce özgürlüğünün olduğu, yoksulun ve yoksulların olmadığı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, taşeron işçiliğin olmadığı, gazetecilerin özgürce haber yazdığı bir Türkiye'yi beraber inşa etmeliyiz. Beni buraya Cumhuriyet getirdi. Cumhuriyet'e karşı benim borcum var. Çocuklarımın hepsi çok iyi. Burada sadece oğlum yok, o Güney Kore'de doktora yapıyor. Kişisel başarılar elbette çok önemli ama benim Cumhuriyet'e borcum var, toplumsal başarılara da imza atmak istiyorum. Eğer bu hedeflerimi, ideallerimi paylaşıyorsanız, o zaman adresimiz CHP."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, etnik, inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayı doğru bulmadıklarını vurgulayarak, Cumhuriyet'i kuranların ağır bedeller ödediğini ama güzel bir Türkiye bıraktıklarını dile getirerek, kendi hedefini de "Çocuklara çok daha güzel bir Türkiye'yi bırakmak" şekline açıkladı.
- Notlar
Tamamen dolduğu gözlenen salonda, sahnenin iki yanına Mustafa Kemal Atatürk ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun dev fotoğrafları, Türk Bayrağı ve CHP bayrağı asıldı. Sahnenin yanlarında belgeselin Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafının yer aldığı afişi ve "Babamdan bana kalan en önemli miras, 'Sen doğru dur, eğri belasını bulur" yazılı afişleri asıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından Kılıçdaroğlu'nun ailesi, öğretmenleri, okul ve iş arkadaşları sahneye çıkarak, beraber fotoğraf çektirdi.
Selvi Kılıçdaroğlu, belgeseli izlerken çok duygulandığını, Kılıçdaroğlu'nun torunu Duru Kılıçdaroğlu da belgeseli beğendiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun salona girişi ve konuşması sırasında "Başbakan Kemal", "Gençlik seninle, durma ilerle", "Beşiktaş seninle gurur duyuyor", "Umudun adı Kılıçdaroğlu" ve "El ele, kol kola, omuz omuza" sloganları atıldı.
- "Anadolu'nun Kemal'i" belgeseli
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayatını konu alan "Anadolu'nun Kemal'i" belgeseli Rıdvan Akar ve Hikmet Karauç tarafından hazırlandı. 17 Aralık 1948'de Tunceli'nin Nazimiye Köyü'nde dünyaya gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yoksul ailesiyle birlikte geçen çocukluk yılları, okul dönemi, bürokrasi dönemi ve SSK'da görev yaptığı yılların anlatıldığı belgeselde, Kılıçdaroğlu'nun ailesi, hayatının çeşitli dönemlerinde yer alan iş ve okul arkadaşları ile yapılan röportajlara yer veriliyor.