Akşener: 2028'de bu ucube sistemi değiştirmek için yol yürüyoruz
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Aday Tanıtım Toplantısı için gittiği Denizli’de halka seslendi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Aday Tanıtım Toplantısı için gittiği Denizli’de vatandaşlarla ve teşkilatlarıyla bir araya geldi.
Denizli büyükşehir ve ilçe belediyelerinde İYİ Parti’nin göstermiş olduğu adaylar tanıtıldı.
İYİ Parti Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yasin Öztürk, Pamukkale Belediye Başkan Adayı Türkay Berberoğlu, Merkezefendi Belediye Başkan Adayı Fatih Coşkun, Çivril Belediye Başkan Adayı İsmail Çorbacıoğlu, Acıpayam Belediye Başkan Adayı Mahir Altuğ, Tavas Belediye Başkan Adayı Emin Barıner, Honaz Belediye Başkan Adayı Osman Çaybaşı, Sarayköy Belediye Başkan Adayı Ahmet Çelikak, Buldan Belediye Başkan Adayı Mustafa Gülbay, Çameli Belediye Başkan Adayı Sezai Turhan, Serinhisar Belediye Başkan Adayı Şükrü Averi, Bozkurt Belediye Başkan Adayı Zafer Kocaman, Güney Belediye Başkan Adayı Alaattin Gümüş, Çardak Belediye Başkan Adayı Mehmet Çakmak, Bekilli Belediye Başkan Adayı Kemal Karaman, Beyağaç Belediye Başkan Adayı Sevhan Demirel, Baklan Belediye Başkan Adayı Celal Tuyji oldu.
Ayrıca, 2019 Yerel Seçimleri'nde göreve seçilen Babadağ Belediye Başkanı Ali Atlı yeniden görev yaptığı ilçede aday gösterildi.
“İYİ Kİ ‘YÜRÜ ANNE’ DEMİŞSİNİZ”
Meral Akşener, Aday Tanıtım Toplantısı’nda yapmış olduğu konuşmasında, İYİ Parti’nin kuruluşu aşamasında ilk toplantının Denizli’de yapıldığını hatırlatarak, “Çok zor bir yolculuğu nihayete erdirdik. İlk toplantı burada olmuştu ve çoban ateşini ya da yolculuğun başını Denizli'den başlattık… Denizli her zamanki heyecanıyla. Buradaki dava arkadaşlarımız bize 'yürü kardeş' dedi, 'yürü abla' dedi, 'yürü anne' dedi ve yürüdük. Aradan yıllar geçti, sanki dünmüş gibi; bugün büyükşehir belediye başkan adayımızı, ilçe belediye başkan adaylarımızı açıklamak için buradayız. Yani iki genel seçim geçirmişiz, bir yerel seçim geçirmişiz şimdi ikinci yerel seçimde buradayız. İyi ki de 'yürü abla' demişsiniz, iyi ki de 'yürü kardeş' demişsiniz, iyi ki 'yürü anne' demişsiniz” ifadelerini kullandı.
“SİYASETÇİ NEREDEYSE LORD, DÜK, KONT HÂLİNE DÖNDÜ…”
Akşener İYİ Parti’nin Türkiye’ye yeni bir nefes olma yolculuğunda özünde başarılı olduğunu, Türkiye’de varlığı unutulan seçmenin yeniden hatırlatıldığına dikkat çekerek DYP’de siyaset yaptığı dönemde siyasetçilerin seçmenden çekindiğini ancak bu durumun günümüzde tam tersine döndüğünü şu sözlerle anlattı:
“Çok değerli milletimiz ANAP’la DYP’yi yarıştırırdı. Hatırlayın o günleri benim yaşımdakiler. Esnaf gezeriz, DYP iktidardaysa der ki parmağını sallayarak… Siyasetçi parmak sağlayamazdı. Gençler hatırlamaz, siyasetçi parmağını seçmene sağlayamazdı. Seçmen o parmağı böyle santim santim kırardı. Seçmenin karşısında biz topuk selam verirdik ve birinin oyuyla öbürünün oyu eşitti. Zenginin oyuyla fakirin oyu eşitti. Her oy bir vebaldi. Gireriz dükkâna, başlar konuşma. 'Şunu da yapmadınız, bunu söylediniz yapmadınız, seçimden sonra ikinci kere geliyorsun kardeşim nedir bu?' Bakın, seçimden sonra ikinci kere gelmişiz onu da beğenmezler Kocaeli’den bahsediyorum… Döner der ki 'Yok yok bir dahaki sefere ANAP’a oy vereceğim. Görürsün gününü…' Ne oluruz biliyor musunuz? Buradan aşağı ter damlar… Sonra bunu Türkiye terk etti. Siyasetçi neredeyse lord, dük, kont hâline döndü. Seçmenin maraba olduğu, seçmenin siyasetçinin karşısında hazır olda durduğu bir döneme girildi. Bu konu herkes için müthiş bir rahatlık sağlamış.”
“SİYASETİN YENİDEN KURULUŞ AYARLARINA DÖNMESİNİ SAĞLAMAK ÜZERE ÇIKTIĞIMIZ YOLCULUKTA İYİ KÖTÜ BAŞARILI OLDUK”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Anadolu’nun irfanını biz kaybettik. Siyasi alanda kaybettik. O teyzelerin hayır duasını, oyunu almak için gereken çabanın ortadan kalktığı; o teyzelere, o Anadolu’nun irfanına 'bu pkklı, bu cahil' diyerek, 'o bilmem neci, o şucu' diyerek çok kolay oy alınan ve seçmenin istismar edildiği bir süreç yaşadık. Şimdi bizim partimizin en önemli özelliği şudur; seçmenin velinimet olduğu, milletin velinimet olduğu, milletin sesinin duyurulmasıyla ilgili muhalefetin görevli olduğu; iktidarın ise milletin sesine cevap verip hizmet etme yükümlülüğünde olduğu; yani siyasetin yeniden kuruluş ayarlarına, gerçek ayarlarına dönmesini sağlamak üzere çıktığımız yolculukta iyi kötü başarılı olduk."
“5 TANE EMEKLİ MAAŞININ OLDUĞU BU ÜLKEDE İKTİDARIN EMEKLİ MAAŞLARINA YENİDEN BAKMASINI SAĞLAYAN BİZİZ…”
3 yıl boyunca esnaf esnaf gezerek vatandaşla buluştuklarını hatırlatan Meral Akşener, bu sayede iktidarın vatandaşların sorunlarına karşı harekete geçmek zorunda kaldığını vurgulayarak, “Bugün emeklileri öyle veya böyle konuşabiliyorlarsa ve bizim sayemizde emekli maaşlarına dikkat çekilmişse… 5 tane ayrı ayrı emekli maaşının olduğu bu ülkede, yetmez ama en azından emekli maaşlarına şöyle iktidarın bakması söz konusuysa bunu sağlayan biziz. Vatandaşın, seçmenin sesi olma görevimizdir. Çünkü bizim inancımız şu; siz, bize oy verirsiniz. Biz, sizin oylarınızı isteriz. Seçmenden bahsediyorum. Ondan sonra iktidar edersiniz birilerini, birilerini de muhalefet edersiniz. İktidar hizmet etmekle yükümlüdür; muhalefet ise vatandaşın, halkın, seçmenin avukatı olmakla yükümlüdür. O kadar güzel bir şey ki… Birbirini gagalayanlar sizi unutuyorlar. Ne güzel birbiriyle kavga ederek siz unutuluyorsunuz… Ama biz 3 yıl esnaf esnaf, dükkân dükkân gezerek bunu yıktık” diye konuştu.
“EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI ASGARİ ÜCRET KADAR OLMALIDIR!”
Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İYİ Parti Grubu toplantılarında “Milletin Kürsüsü”nde vatandaşların sorunlarını bizzat vatandaşlar tarafından duyurduklarını hatırlatarak, en düşük emekli maaşının asgari ücret kadar olması gerektiğine bir kez daha dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“O dükkânlarda tarımın, çiftçinin, köylünün, hayvancının, yemek pişirmekte zorlanan ev kadınının, üretim yapan sanayicinin, atanamayan öğretmenlerin ve 5 ayrı emekli maaşı alanların; hepsinin dertlerini konuştuk. 5 tane ayrı emekli maaşının var olduğu bir Türkiye’yi dükkânlarda gördük. Biliyorduk da kayda aldırarak gördük. Seçmenin sesini meclise getirdik, milletin kürsüsünden bu kardeşlerimizi konuşturduk ve sonuç olarak en azından oraya iktidarın gözünü çevirdik. Tam başarılı olduk mu? Değil ama en azından mesela asgari ücretin, mesela en düşük emekli maaşının bir miktar artmasına yol açtık. Ama ısrarla bir şey söylüyorum buradan; en düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olmalıdır. Dolayısıyla buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum; bak seçime gidiyoruz eskisi gibi oculuk, buculuk sökmeyecek. 'Vay bunlar terörist' sökmeyecek. Bugün İYİ Parti var, kimsenin elini sıkmayan İYİ Parti var, hür ve müstakil adaylarıyla İYİ Parti var. Eğer genel seçimlerde vadettiklerinizi yerel seçime kadar yerine getirmezseniz kulağınızın ucunu ben biliyorum ki bu millet götürecek. Bir kulak sağdan çekeceksiniz, bir diğer kulağı da soldan çekeceksiniz. İnşallah yerelde iktidar edeceksiniz İYİ Parti'yi ve onların yaptığı belediye çalışmalarıylai iyi belediyecilik üzerinden 2028’de milletimiz diyecek ki; bunlar çalmıyor, çaldırmıyor, liyakata dikkat ediyor, yandaş ayırmıyor. Dolayısıyla bunların iktidarında; 1 Türkiye kalkınır, 2 hırsızlık biter, 3 liyakatsizlik biter, 4 hukukun adaletin yeniden tesis edildiği bir dönem başlar… Atanamayan öğretmenlerden ilk etapta 100.000 öğretmeni atarlar, emekli maaşlarının en düşüğünü asgari ücret seviyesine çıkarırlar ve asgari ücrete yapılan zamların gelecek ay bitmesinin önüne geçerler…”
“DENİZLİ GİBİ BİR ZENGİN YERDE ‘ET YİYEMİYORUZ’ DİYE BAĞIRIYORLAR…”
Denizli’nin bir sanayi, tarım ve hayvancılık şehri olduğuna ve kaliteli pamuk yetiştirildiğine ancak yüksek maliyetler sebebiyle üreticinin ürünlerini satamadığına dikkat çeken Akşener, salondaki vatandaşların “et yiyemiyoruz” sözleri üzerine şöyle konuştu:
"Denizli bir sanayi şehri. Yolda gelirken sordum bizim il başkanının ailesi de o işi yapıyormuş; Denizli aynı zamanda tarım şehri, hayvancılık şehri ama pamuk da yetişen bir şehir. En değerli pamuğunun üretildiği bir şehir. Şimdi pamuk üzerinden o kadar şaşırdım ki. Diyor ki 'ailem pamuk üretti.'Eminim hepsi aynıdır fakat diyor; 'O kadar pahalıya mal oldu ki bizim pamuk, kafa kafaya sattık. Sıfır kâr. Çünkü İran'dan ithal edilen pamuk bizim yetiştirdiğimizden, bizim ürettiğimizden son derece ucuz. Dolayısıyla oranın maliyetiyle bizim maliyetler aynı olmadığı için bizim pamuk zor zahmet satılıyor. O da kafa kafaya gitti.' Şimdi pamuk üzerinden yol yürürsek tarımın bir alanı bu. 'Ne pahalı?' dedim. 'Elektrik pahalı, su pahalı, gübre pahalı… Aklınıza gelebilecek her şey pahalı. Mazot pahalı, işçi pahalı…' Bakın Denizli gibi bir zengin yerde 'et yiyemiyoruz' diye bağırıyorlar."
“DENİZLİ’DE İŞSİZLİĞİN NE KADAR ARTTIĞINA HEP BERABER ŞAHİT OLACAĞIZ…”
Ekonominin kötü gidişatı sebebiyle yerel seçimlerden sonra işsizliğin artabileceğine işaret eden Akşener, “Yarın bir gün kâr o kadar öne geçecek ki, bu yanlış ekonomik düzende; göreceksiniz, bu seçimlerden sonra işten insan çıkarılacak. Çünkü sanayici ne yapsın? Sanayicinin de durumu vahim. Hâlbuki onların üretiminde istihdam ettikleri insanlarla ilgili bazı kolaylıklar sağlanabilirse… Dolar öyle gidiyor, böyle gidiyor. Bir tarafta ithalat var, bir tarafta ihracat. İkisi birbirini tutmuyor ve sonuç itibarıyla Türkiye'nin en önemli sanayi şehirlerinden birisi olan Denizli’de işsizliğin ne kadar arttığına hep beraber şahit olacağız” dedi.
“EĞER SİZ İYİ PARTİ'YE DESTEK OLURSANIZ; GÖRÜN, BAKIN 2028 SEÇİMLERİNDE HERKESLER AYAĞINIZA GELMİYOR MU?”
Meral Akşener, ekonomideki kötü gidişatın önüne geçmenin yolunun İYİ Parti’ye destek olmak olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
“Bunun önüne geçmenin yolu nedir? Bunun önüne geçmenin yolu hür ve müstakil bir biçimde seçime giren, ne ocu ne bucu olmayan, sizi de o ucu-bucu mevzusunun dışına çıkarmaya gayret eden; siyaseti rekabet üzerinden, hizmet üzerinden yapan ve proje üzerinden rekabet yapılmasının seçmene, milletimize faydası olduğuna inanan ve bunu da siyasetin tekrar kuruluş ayarlarına dönmesini sağlamak için her türlü fedakarlığı, her türlü eziyeti göze alarak yapan İYİ Parti’ye destek olmaktır. Eğer siz İYİ Parti'ye destek olursanız 2028 seçimlerinde görün bakın herkesler ayağınıza gelmiyor mu? Dolayısıyla biz tamamen milletimiz için, tamamen seçmenimiz için, tamamen üreticimiz için; tamamen tarımda köyde yaşayan, üreten insanlarımız için; emeklilerimiz için, atanamayan öğretmenlerimiz için; Türkiye'yi terk eden çocuklarımız, gençlerimiz için; yeni baştan, yeniden Türkiye’nin kuruluş ayarlarına dönmesini sağlayacağız. Sadece Cumhuriyetten bahsetmiyorum, siyasetin kendimden bahsediyorum. Kuruluş ayarlarına dönmesi için bir yolculuk yapıyoruz. Bu yolculukta sizin desteğiniz lazım, siz destek olursanız bizim sesimiz diğerlerini hizaya sokmak açısından çok daha gür çıkar.”
“İYİ PARTİ OLARAK ÖNCE YEREL SEÇİMLERDE, DAHA SONRA DA 2028’DE BU UCUBE SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK KAYDIYLA YOL YÜRÜYORUZ!”
İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değiştirmek için önce yerel seçimlere sonra da 2028 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri’ne tek başına gireceğini belirten Meral Akşener, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"İstanbul ve Ankara'nın alınması 2023’te bu ucube sistemin değiştirilmesine yönelik önemli bir umuttu ama sonuçta olmadı. Geldiğimiz noktada hani var ya 'tırnağın varsa kaşın' dolayısıyla biz şimdi kendimiz İYİ Parti olarak önce yerel seçimlerde, daha sonra da 2028’de bu ucube sistemi değiştirmek kaydıyla yol yürüyeceğimizi ilan ediyoruz. Allah'ın izniyle, sizlerin teveccühüyle de gerçekten seçimi alacağımıza inanıyorum. Ondan sonra da hiç beklemeden, çok hızlı bir şekilde parlamenter demokrasiye elbette geçiş sağlanacak. Hukukun, adaletin, demokrasinin, ekonominin oluşması için de; bir adam sisteminden, tek adamın 2 dudağı arasına sıkıştırılmış bu siyasetten, bu karar merceğinden Türkiye’yi çıkarmamız lazım. Burada kimse düşmanımız değil bizim. Bu sistemin başına şurada oturan bütün arkadaşlarımdan hangisini koysan; gerçekten namuslarına, şereflerine, dürüstlüklerine ben kefilim ama bir sene sonra hepsi kafayı yer. Öyle bir şey ki; her şeyi tek bir kişinin kararına bıraktığınızda oradan karar çıkmaz. Orada çok daha fazla yanlış olur. Meselemiz Sayın Erdoğan'ın gitmesi, yerine bir başkasının gelmesi değil; bu ucube sistemin değişmesidir."