Akın Öztürk komutanlara ''geçmiş olsun'' demiş !
Darbe girişiminde askeri kanadın bir numarası Akın Öztürk'ün, darbe başarısız olunca rehin tutulan komutanlara ''geçmiş olsun'' dediği ortaya çıktı.
FETÖ’cü darbe girişiminin bir numarası Akın Öztürk’ün, Akıncı Üssü’nde rehin tutulan komutanları kalkışmanın püskürtülmesinin ardından tutuldukları odada ziyaret ederek “geçmiş olsun” dediği ortaya çıktı. Hiçbir şey olmamış gibi davranan darbeci Öztürk’ün iki yüzlü tavrını, derdest edilen komutanlardan Tümgeneral Erdoğan Akyol ifadesinde anlattı.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nda yaşananlar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede yer aldı. Sözde atama listesinde pasif görevi olan ve kalkışma sırasında derdest edilerek darbenin merkez üssü Akıncı’ya götürülen Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol’un ifadesinde yer alan ayrıntılar darbecilerin iki yüzlülüğünü bir kez daha gösterdi.
SALDIRI OLDU, ŞEHİTLERİMİZ VAR!
Akyol, darbeciler tarafından yerine atanan cuntacı general Ahmet Bican Kırker’in kendisine, “Komutanım büyük karargahlara büyük saldırılar var. Şehitlerimiz var, şehitlerimiz her geçen saat artıyor. Müdahale için ben görevlendirildim, siz idari izinlisiniz” dediğini aktardı. Akyol, “Ben niye bastırmıyorum, neden sen görevlendirildin” diye sorması üzerine ise Kırker’in “Komutanım durum çok acil gelişti, planlama karargahta bulunan personel tarafından çok acil yapıldı, ayrılmanız gerekiyor, benim de derhal emirler verip harekete geçmem gerekiyor” karşılığını verdiğini söyledi.
GÜLER’İ GÖRDÜM
Akıncı Üssü’ndeki misafirhanenin 17 numaralı odasında tutulduğunu kaydeden Akyol, o gece yaşadıklarını şöyle anlattı: “Yatakların çarşafları sökülmüştü. Bir tane de elbise dolabı vardı, dolabın içerisinde askı dahi hiçbir şey yoktu. Binbaşının ‘ara’ diye bağırması üzerine üsteğmen üzerimi aradı. Bu esnada koridordan elleri önde olacak şekilde bağlı, ağzı beyaz şerit bantla bantlı birisini de derdest edilmiş vaziyette geçerken gördüm. Sonradan bu kişinin Yaşar Güler olduğunu anladım. Daha sonra ellerimi önden plastik kelepçeyle bağladılar ve kapıyı kilitlediler.”
ODALARI GEZİYORDU
Akyol Akıncı Üssü’nden kurtarılma anını ise şöyle anlattı: “16 Temmuz günü saat 16.00 sıralarında kapı açıldı ve bana ‘geçmiş olsun’ diye biri hitap etti. Gözümü açtı, ellerimi çözdü, gelen kişi özel kuvvetlerden kamuflajlı bir albaydı. Yanında da sivil kıyafetli Kara Kuvvetleri Genel Plan Prensipler Başkanı Tümgeneral Atilla Şirin vardı. Beni bu şekilde kurtardılar, koridora çıktığımızda Akın Öztürk (tutuklu), Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç (tutuklu) oda oda gezip generallere geçmiş olsun dileklerini iletiyorlardı. Odalardan birinden Orgeneral Yaşar Güler, Eskişehir Hava Kuvvet Komutanı, 4. Kolordu Komutanı gibi generallerin de serbest kaldığını gördüm.”
Öl ama tankları buradan çıkartma
Etimesgut Zırhlı Birliklerin komutasını devralan cuntacılara direnen ve hazırda bekleyen 6 tankı birlikten çıkmasının önüne geçen mağdur Binbaşı İsmail Suvay'ın ifadesi de iddianamede yer aldı. Suvay ifadesinde, Ahmet Bican Kırker’in brifing salonunda darbecilerin bildirisini okuduğunu belirterek, “Bu olay 60 ihtilali gibi mi yoksa 80 ihtilali gibi mi diye sordum. Bican Kırker, ‘her ikisi de değil, sen çok konuşuyorsun’ dedi” diye konuştu. Halkın toplanmaya başlamasıyla nizamiyenin karıştığını dile getiren Suvay o geceyi şöyle anlattı: “Halkı sakinleştirmek için konuşmalar yaptım, halkın tek isteği tankların kışladan çıkmamasıydı. Ben de onlara ‘buradan tank çıkmayacak’ diye söz verdim. Ondan sonra bir vatandaş, ‘komutanım öl ama buradan tankları çıkartma’ dedi. Ben de kendisine, ‘emredersin’ deyip asker selamı verdim."
GZPT’leri Meclis’e göndereceklerdi
Zırhlı Birlikler komutanlığında Bölük Komutanı olarak görev yapan Fırat Yılmaz'in ifadesinde Geliştirilmiş Zırhlı Personel Taşıyıcıların (GZPT) Meclis'e nasıl götürülmek istendiği yer aldı. Yılmaz ifadesinde darbecilerin silahlı teğmenler tarafından kontrol altında tuttuğu Yarbay Erdal Yetim’in kendisini arayarak, “Ne kadar GZPT çıkarabiliyorsan hazırla, yol durumu al, bana haber ver” dediğini aktardı. Nizamiyeye gittiğinde 6-7 tane GZPT’nin hazırlamış beklediğini söyleyen Yılmaz, “Erdal Yetim tekrar aradı ve ‘araçlar hazır mı?’ diye sordu. Ben de ‘Komutanım lojistik sorumlusundan mühimmatı aldım, araçlara dağıttıktan sonra 5-10 dakikaya kadar hazır olurum’ dedim. Telefonda bana bağırıyordu ve sesi titriyordu, ‘Hazır olunca bana haber ver, Meclis’e çıkacaksınız’ dedi. Bu emrin ardından bir saçmalık olduğunu anladım. Ve daha sonra bölük önünde topladığım 27 kişiye, ‘Biz şimdi araçlara bineceğiz, beni takip edeceksiniz ve araçlarımızı garajlar bölgesine park edeceğiz, bu kanunsuz emirleri yerine getirmeyeceğiz. Cephaneliğin önünde silahlı teğmenler dolaşıyor, bunların ne mal olduğu belli değil, dikkat edin’ dedim” ifadelerini kullandı. Yılmaz, ifadesine şöyle devam etti: “Cephanelik nizamiyesine geldiğimde Darbeci Binbaşı Özkan Gürkol bana ‘piyade bölük komutanı nereye gidiyorsun’ diye sordu, ben de ‘Tank Yarbay Erdal Yetim’in emir verdiği yere gidiyorum’ dedim. Bunu duyar duymaz beylik tabancasını çıkardı. Bana ateş etmeye başladı. İlk ateşinden sonra ben GZPT içine yattım. Sanırım 3 el ateş etti.”