Ahmet Sever’den Can Dündar’a mektup
Ahmet Sever: "Dünün mağdurlarının bugün sana karşı ne kadar acımasız ve insafsız saldırılarını görünce gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum."
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 yıl başdanışmanlığını yapan gazeteci Ahmet Sever, Silivri Cezaevi’nde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a mektup yazdı. Sever, “Dünün mağdurlarının bugün sana karşı ne kadar acımasız ve insafsız saldırılarını görünce gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum” dedi.
Ahmet Sever’in Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan mektubu şöyle:
“Can Dostum; Mektubun hüznü ve sevinci bir arada yaşattı bana. İlk dikkatimi çeken mektubun sağ alt köşesindeki “görülmüştür” damgası oldu.
Can, sen bütün gazetecilik hayatın boyunca ne yaptıysan “görülmesi” için yaptın zaten. Onca belgesel, kitap, program, köşe yazısı… Hep “görülmesi, izlenmesi ve okunması” için değil miydi ki?
Can, sen gazeteciliğini asla gizli kapaklı değil “göstere göstere” yaptın. Haber ve yazılarından dolayı “casuslukla” suçlanıyorsun ya, şaka gibi be Can. Güldürmeyen ama kızdıran bir şaka gibi. Göstere göstere “casusluk yapan” ilk gazeteci olarak dünya basın tarihine geçtin bile.
Ama, sen ve Erdem yalnız değilsiniz Can. Hiç yalnız değilsiniz. Bak artık sadece Türkiye değil, tüm dünya size konuşuyor. Bazı siyasi çıkar hesaplarına rağmen insanlık ölmedi. Ses veriyor, tepki gösteriyor.
Ama içeride bazılarının akıl almaz tepkisi var ya Can… O beni çok düşündürüyor ve gerilere götürüyor. Hatırlarsın; sen de ben de dünün “mağdurlarının” yanında yer almıştık. Başörtüsü yasağına, askeri vesayete, parti kapatmalara hep karşı çıkmıştık. Dünün mağdurlarının bugün sana karşı ne kadar acımasız ve insafsız saldırılarını görünce gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum.
Sana yazdığım mektup da “görülmüştür” damgasıyla elinde ulaşacağından kendimi tutarak yazmıştım. Şimdi hiç tutmuyorum. Türkiye ve dünya tarihi göstermiştir ki; sana bunları yaşatan zihniyet her zaman yenilmiş ve vicdanlarda mahkûm olmuştur. Şimdi de öyle olacak, bundan hiç şüphem yok.
Çıktıktan sonra da inadına inadına ve göstere göstere gazetecilik yapmaya devam edeceksin. Hem de daha gür bir sesle ve güçlenmiş olarak.
O güne kadar sevgiyle, umutla hoşçakal Can. Ben de seni gerçekten çok özledim.”