Adnan Oktar grubunun sosyal medya eylemlerinin nedeni belli oldu
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Adnan Oktarcıların linç etmek istedikleri kişiler hakkında sosyal medya kampanyası düzenlediklerini kaydetti.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Biri bizi trend topik yapıyor” başlıklı yazısında , Adnan Oktarcıların sosyal medya hamlelerinin arka planını aktardı. Terkoğlu, Oktarcıların geçmişte hedeflerine koydukları kişiler hakkında binlerce yere faks gönderdiğini, yeni dönemde ise linç etmek istedikleri kişiler hakkında sosyal medya kampanyası düzenlediklerini kaydetti.
“OKTARCILAR, O YILLARDA KENDİLERİNİ ELEŞTİRENLERİ BÖYLE VURUYORDU”
“Bir zamanlar Facebook, Twitter yoktu. Hatta bilgisayarlar ya da telefonlar yaygınlaşmamıştı. Haliyle “Trend topik oldum”, “Beni stalklamışlar” gibi cümleler kurulmuyordu” diyen Terkoğlu, yazısını şöyle sürdürdü:
“Ama sanmayın ki o zaman da bunlar olmuyordu. Sözünü ettiğim belgeler, Adnan Oktar grubunun çıkardığı “Siyasi Çizgi” gazetesinin sayfalarından. Önce bir hedef belirleniyordu. Ardından belden aşağı ifadelerle bildiri kaleme alınıyordu. Binlerce merkeze fakslanarak söz konusu kişiye vuruşlar “Türkiye gündemi” yapılıyordu. Bildiriler kendi gazetelerinde de yayımlanıyordu.
“Pezo Fatih göreve başladı”, “Hıncalan Uluç”, “Emrah Hattat’a hatırlatma”, “Tempo’da sapık seks üçgeni”, “Dinç Bilgin’in ‘Mutlu’suna hatırlatma”, “Ahmet Özal’a ikinci uyarı”...
90’lı yılların faks kâğıtlarından çıkma, içeriğinde çoğunlukla cinsel ithamların olduğu bildirilerin başlıkları bu şekilde ilerliyor. Oktarcılar, o yıllarda kendilerini eleştirenleri böyle vuruyordu. İftiralara, montajlı görüntüler de eşlik ediyordu.
Devir değişti, internet çağı başladı. Yöntem aynıydı. Araçlar farklılaşmıştı.”
TALİMAT EDİRNE’DEN GELİYOR
Terkoğlu, sosyal medyada birer gün arayla kendisinin, gazetecileri Barış Pehlivan ve Ayşenur Arslan’ın, Adnan Oktarcılar tarafından Türkiye gündemine sokulduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Nasıl oluyordu da üyeleri çeşitli cezalar almış, kimi firar etmiş örgüt, Edirne Cezaevi’nden verilen bir talimatla, bu işi yapabiliyordu?
Konuştuğum güvenlik yetkilileri, Oktarcıların bu yolla hem biz gazetecilere hem de 'iktidara' mesaj verdiğini söyledi. Bize 'Oktar yapılanmasını konuşmayın, yazmayın' diyorlardı. İktidara ise 'Bakın biz de sizdeniz, sevmediğiniz gazetecilerle uğraşıyoruz' diyerek selam çakıyorlardı.
Gelelim asıl meseleye... Oktarcıların yargılandığı dosyaların arasında, bu işin nasıl yürüdüğünün ipucu var. Bir örnek üzerinden anlatayım...
Gruba yapılan 3. Dalga operasyonunda, sanık Kübra Kartal’ın bilgisayarında bulunan bir çalışma, yanıtı bulmamızı sağlıyor. Zira, davanın müştekisi B.K. hakkında, Oktarcılar bir sosyal medya çalışması yapmaya karar vermiş. Ardından B.K. hakkında açık kaynaklarda araştırma yapılmış. Google aramasında defalarca B.K’nin aradığı görülüyor. Bu sırada B.K’nin çeşitli fotoğrafları arşivlenmiş.
Gruptakilerin WhatsApp yazışmalarından hikâyenin devamı anlaşılıyor. B.K. gibi, davada müşteki olan kızlar arşivleniyor. Kimi mesaj kimi internet sitesiyle haklarında içerik oluşturuluyor. Özel hayatlarına dair, rahatsız edici pek çok ifade ve görsel kullanılıyor.
“GRUP BU YOLLA KENDİLERİNDEN ŞİKÂYETÇİ OLANLARI YILDIRMAYA, KORKUTMAYA ÇALIŞIYOR”
Bu sırada, grubun yurtdışındaki yöneticileriyle yapılan yazışmalar dikkat çekiyor. Sosyal medya linci başlatılacak kişi için tarih ve saat belirleniyor.
Mesela, 20 Aralık 2019 tarihli mesajlaşmada, A.A. için yapılacak kampanya için “yarın 14.00” yazılmış. Türkiye gündemine girecek etiket ise “HepsiYalanÇıktı” olarak belirlenmiş.
Örneğin, yazışmalarda “Seo programını bilen var mı” sorusu dikkat çekiyor. Oktarcılar bu programı kullanıyor. Bu şekilde, yapılan çalışma Google’da en üst sıralara çıkarılıyor. Böylece, hedef alınan şahıslar Google’da aratılınca, saldırdıkları içerik yukarılarda görünüyor.
Bir yazışmada, yaratılmış içeriğin 246 bin kişiye gösterilmesi nedeniyle, “Maşallah Elhamdülillah” mesajlarının paylaşıldığı görülüyor.
Biz bu tür saldırılara alışkınız. Ancak grup, bu yolla, kendilerinden şikâyetçi olanları yıldırmaya, korkutmaya çalışıyor. Zaman zaman da başarıyor. Elbette bütün bunlar gerçek kişiler değil, sahte hesaplar üzerinden yapılıyor.”
“EYLEMİN TALİMATI BİZZAT OKTAR’DAN GELİYOR”
Barış Terkoğlu, Adnan Oktar grubunun yönettiği sahte hesaplar olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Oktarcıların sosyal medya hesapları üzerine yapılmış incelemede, kullandıkları sahte hesapların listesi çıkarılmış. Bu şekilde, en az 250 ayrı hesabın, tek merkezden kontrol edildiği görülüyor.
Kim bu hesaplar derseniz, aslında dava dosyasından, sahte hesapları kimlerin yönettiği de görülebiliyor. Sanıklardan Raif Ergin’in bilgisayarından çıkan belgede, isim isim yazıyor. Her bir gerçek kişi üzerine, bir sahte hesabın yaratıldığı okunuyor.
Özetle...
Yapılan çalışmalara göre bu eylemin talimatı bizzat Oktar’dan geliyor. Ardından hedef alınan kişi hakkında içerik oluşturulması ve sosyal medyada Türkiye gündemi yapma gerçekleşiyor. Bu sırada, bu işleri yapan bazı aracılara da para ödenerek birkaç saat gündemde kalınması sağlanıyor. Operasyondan bu yana, yani dört yıl süresince, bu iş için aracılara ödenen paranın, 7-8 milyon lira olduğu düşünülüyor.”