Üst üste meydana gelen depremlerle ilgili korkutan açıklama

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Ankara’da son günlerde yaşanan depremlerle ilgili, “Ankara’nın hem merkezinde hem kent çevresinde çok sayıda aktif fay var” dedi. Prof. Dr. Pampal, "Bu depremler haberci deprem değil uyarıcı deprem” diye konuştu.

Ankara’da peş peşe yaşanan depremlerin sonuncusu dün akşam saatlerinde Yenimahalle ilçesinde yaşandı.

3.5 büyüklüğündeki depremde ölen veya yaralanan olmazken, ilçe halkı büyük panik yaşadı. Yaşanan depremlerin bir enerji boşalması mı yoksa büyük bir depremin artçı sarsıntıları mı olduğu ise büyük bir merak konusu. Ankara’da peş peşe yaşanan depremlerin aynı fay hattı üzerinde oluşmadığını belirten Prof. Dr. Süleyman Pampal,

“Elmadağ, Kahramankazan, Mamak ve Yenimahalle, hepsi birbirine yakın 3 ve 3.5 büyüklüğündeki depremler. Bunlar Ankara’nın normal sismik aktivitesini oluşturan depremler. Ankara’nın merkezinde pek çok faylar var, küçük 3, 5 hatta 6 büyüklüğüne kadar deprem oluşturabilecek faylar var. Bu durum biraz geç fark edildi ve Ankara’da deprem olmaz inancı yerleşti. Herkes Ankara’da deprem olmazdı nereden çıktı bunlar diye düşünebilir, konuşabilir ancak Ankara’nın hem merkezinde hem kent çevresinde ve ilçelerinde çok sayıda aktif fay var ama bunlar 7’den büyük yıkıcı deprem oluşturacak faylar değil. Ama asıl Ankara’da deprem tehlikesi oluşturabilecek faylar Ankara’ya 80-100 kilometre uzaklıkta olan Bolu Gerede civarından geçen Kuzey Anadolu Fayı mesela, Haymana’ya kadar uzanan Tuzgölü Fayı mesela, Eskişehir fay sahasını oluşturan faylar ve 1938’de 6.8 büyüklüğünde deprem oluşturmuş olan Keskin Fayı. Bu faylar yıkıcı depremler oluşturur ve Ankara’yı etkiler” dedi.

“ANKARA’NIN DEPREM TEHLİKESİ ÇOK YÜKSEK”

Tarihsel süreçte Ankara’yı yıkmış, etkilemiş, merkezlerini, ilçelerini ve kalesini de yıkmış 1668 depreminin yaşandığını hatırlatan Pampal, sözlerine şöyle devam etti:

“Bolu-Erzincan arasındaki Kuzey Anadolu Fayı kırılmış, tüm Anadolu’yu etkilediği gibi Ankara’yı da çok büyük şekilde etkilemiş ve yıkmış. Sonra 1944 Bolu-Gerede depremi var, 7.6 büyüklüğünde bir deprem. Bu deprem neticesinde Ankara il sınırları içerisinde 350’den fazla can kaybı var, çok sayıda hasarlı bina var ki o dönemde Ankara’nın nüfusu 250 bin civarında. Bugün 5 milyona dayanmış durumda. O günkü yapılar birkaç katlı yapılar, geleneksel yapılar.

Bugün çok katlı gecekondular var Ankara’da, 15-20 katlı gecekondular var. 1980 sonrası kooperatifleşme sürecinde çok kötü inşa edilmiş yapılar var. Bunların hiçbiri depreme dayanıklı değil. Nedeni de Ankara’da deprem olmaz inancının yerleşmiş olması. Ancak bu vatandaşın uydurduğu bir şey değil. Ankara’nın 1945’ten önce hazırlanmış olan deprem tehlikesi dediğimiz haritalarda Ankara son yıllara kadar tehlikesiz gösterilmiş. O nedenle de yapılar depreme dayanıksız inşa edilmiş. Ankara’nın deprem tehlikesi çok yüksek ama riskleri daha da yüksek. Tehlikenin yüksek olduğuna inanmadığımız için riskleri göz ardı etmişiz, deprem yönetmeliklerine uygun yapı stoku oluşturmamışız.

Yapı stoku son derece kötü ve dayanıksız. Bazı semtler var ki bunlardan bir tanesini hep gündeme getiriyorum, Demetevler örneği tipiktir. Demetevler 15-20 katlı gecekondulardan oluşur. 1980 sonrası bir imar affıyla onlar da affedilmiştir ve imar afları maalesef deprem konusunda kötü örneklerdir. Deprem olmasına bile gerek yok. Allah göstermesin bir tüp patlasa bile bina yıkılabilir. Yani bu derece de kötü yapılar. Az önce bahsettiğim 7’den büyük deprem oluşturma potansiyeline sahip fay hatlarından biri kırılırsa, ki kırılacak o zaman bu yapıların pek çoğu yıkılacak ve çok sayıda hasar, can kaybı ve yaralanma ortaya çıkacak. Bu nedenle tüm Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da depreme dayanıklı yapının dışında bir tedbir yok. Yapıları hızla gözden geçirip depreme dayanıklı hale getirmek durumundayız. Bu küçük küçük depremler belki de Ankara’da uyarıcı olur, daha çok da kamu yönetimini uyarır. Ya Ankara’da da depremler oluyor, bunlar büyük depremlerin de habercisi sayılabilir, o halde Ankara’da da önemli yapılardan başlayalım, konut tipi yapılardan çıkalım, tümünü gözden geçirelim ve bunların kentsel dönüşüm çerçevesinde yenilenmesine, depreme dayanıklı hale getirilmesine yardımcı olalım demelerine yol açacağını düşünüyorum bu küçük depremlerin.”

 
 

Sonraki Haber