Miras heyecanı çabuk bitti; bir de üzerine borç sahibi oldu
İzmir'de annesiyle birlikte 40'ı aşkın dava sonucunda "babalık davasını" kazanan bir kişi miras beklerken 1,6 milyon TL'lik borç tebligatı ile neye uğradığını şaşırdı.
İzmir'de, iş insanı T.N.'ya karşı annesiyle birlikte 40'ı aşan hukuk mücadelesi verip, babalık davasını kazanan R.N. (55), onlarca milyonluk miras beklettiği sırada 1 milyon 600 bin TL'lik borç tebligatı ile karşılaştı. Şaşkınlık yaşayan R.N., borcun ardından daha önce açtığı vasiyetname iptali davası için yeniden dilekçe verdi. Yasal varis olan ancak mirastan hiçbir pay alamayan R.N., "Bu borcun yapılmasında hiçbir katkım olmadığı gibi hakkım olan mirası da alamadım. Çünkü babamın diğer çocukları bana hakkım olanı vermemek için ellerinden geleni yapıyor" dedi.
Eski Seferihisar Belediye Başkanı H.N.'nın arazi zengini babası T.N., 1964 yılında o tarihte 17 yaşında olan M.S. isimli genç kızla iddiaya göre ilişkiye girdi. M.S., ticaret ve çiftçilikle uğraşan T.N. ile evlenme vaadi üzerine ilişkiye girdiğini, bu ilişkiden de hamile kaldığını belirterek, Seferihisar Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Ancak savcılık, şikayetin 6 aylık yasal süre içinde yapılmadığını belirterek, başvuruyu reddetti. Bunun üzerine M.S. dünyaya getirdiği erkek bebeğinin adını Yüksel koyup, kendi nüfusuna kaydettirdi.
PEŞ PEŞE DAVALAR AÇILDI
M.S., bebeğinin nüfus kaydındaki baba hanesine isim yazdırmak için 6 Ağustos 1965'te T.N.'ya karşı babalık davası açtı ve o dönemde aylık 150 TL nafaka talep etti. Bu dönemde DNA testi henüz olmadığı için dava kapsamında Yüksel bebek ile T.N.'dan alınan kan örneği, Adli Tıp Kurumu'nda incelendi. Raporda da Yüksel bebeğin babasının T.N. olabileceği bildirildi. Ancak tanık ve başka delil bulunamadığı gerekçesiyle Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı reddetti. İş insanı T.N.'nın, çocuğunun babası olduğunu ispatlamaya çalışan M.S., bu kez Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin verdiği kararı, 20 Kasım 1965'te onadı.
DAVA 40 YIL SONRA YENİDEN GÖRÜLDÜ
M.S., oğlunu büyüttü ve evlilik yaptı. Taksiciliğe başlayan Yüksel S. de baba oldu. Annesi M.S.'nin açtığı babalık davalarını kaybetmesi nedeniyle yıllarca üzüntü çeken Yüksel S., iş insanı T.N. ile görüşmeye başladı. T.N.'nın maddi yardımda da bulunduğu Yüksel S., Yargıtay'ın reddettiği davayı yeniden açmak için pek çok avukat ile görüştü ancak hep olumsuz cevap aldı. Yüksel S., son olarak da avukat Varol Turbay'a gitti. Dosyayı inceleyen Turbay, Yargıtay kararının taraflara tebliğ etmediğini görünce davanın yeniden görülmesi için çalışmaya başladı. Turbay, Yargıtay 2'nci Dairesi Başkanlığı'na sunulmak üzere 13 Nisan 2005'te Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yargılamanın iadesi talepli dilekçe verdi. 2'nci Hukuk Dairesi de başvuruyu kabul etti.
GERÇEK, DNA TESTİ İLE ORTAYA ÇIKTI
Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yeniden açılan davada, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan DNA testi sonucu T.N.'nın, Yüksel S.'nin babası olduğu ortaya çıktı. T.N., 2006'da verilen karara Yargıtay'a başvurarak, itiraz etti. Dava dosyası, 2 kez eksik yazışmalar nedeniyle usulden bozuldu. Son temyizde ise Yargıtay, T.N.'nın Yüksel S.'nin babası olduğu yönündeki kararı onadı. Kararın ardından Yüksel S. ismini R.N. olarak değiştirdi ve T.N.'nın yasal varisi oldu.
MİRAS YERİNE BORÇ GELDİ
R.N., avukatı Turbay ile birlikte 2014 yılının Mayıs ayında da yaşlılığa bağlı nedenler ve manevi baskılardan ötürü mallarını kötü yönettiği gerekçesiyle T.N.'ya karşı Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ikinci dava açtı. Bu davada Dokuz Eylül Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'ndan alınan raporda ise T.N.'ya erken demans tanısı konuldu. Mahkeme, T.N.'nın kısıtlanmasına ve kendisine bir yıl süreyle yasal danışman atanmasına karar verdi. Davanın itiraz süresi sırasında T.N., hayatını kaybetti. T.N.'nın ölümünün ardından Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 2006 ve 2016 yıllarında 2 vasiyetname hazırlandığı ortaya çıktı. Vasiyetnamelerde, R.N.'ya mirastan pay verilmediği belirlendi. Bunun üzerine R.N. ve avukatı, geçen yıl Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi'ne vasiyetnamenin iptali için dava açtı. İptal davası sürerken, R.N., bankadan evine gelen 1 milyon 600 bin TL'lik borç tebligatı ile büyük şaşkınlık yaşadı. R.N., T.N.'nın diğer çocuklarının kurduğu şirket üzerinden bankadan kredi çekildiğini, bu krediler için de T.N.'ya ait bazı arazilerin ipotek edildiğini, yasal varis olması nedeniyle borcu ödemekle yükümlü tutulduğunu öğrendi.
ADLİ TIP KURUMU'NDAN RAPOR
Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi'nde vasiyetnamenin iptali davası sürerken, T.N.'nın sağlık durumuyla ilgili belgeler, Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4'üncü İhtisas Dairesi'ne gönderilen belgeler, incelendi. Kısa süre önce çıkan rapora göre, T.N.'nın akıl sağlığının yerinde olduğu belirtildi. Rapor, mahkemeye ve davanın taraflarına gönderildi.
6 SAYFALIK YENİ DİLEKÇE
Raporun ardından R.N., avukatı Varol Turbay aracılığıyla mahkemeye 6 sayfalık yeni dilekçe sundu. Dilekçede özet olarak, 19 Mart 2018'de T.N.'nın öldüğü belirtilip, 2006 ve 2016'daki vasiyetnamelerin açılıp okunduğu ancak 2 vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu (TMK) öngördüğünün aksine kuşkuya yer bırakmayacak şekilde birbirini tamamlamadığı, tam tersi 2 vasiyetname arasında tutarsızlıklar bulunduğu belirtildi. Ayrıca bazı tanıkların ifadelerine yer verilen dilekçede; T.N.'nın ailesi tarafından R.N. ve ailesine yönelik olarak 'Ya biz ya onlar' şeklinde sözler sarf edildiği, baba T.N.'nın R.N.'yı evinde ya da çalıştığı taksi durağında ziyarete geldiği, torunlarıyla yemek yiyip, harçlık verdiği, ailesi tarafından murise torunlarıyla görüşmesi konusunda zorluklar çıkarıldığı belirtildi. TMK'ye göre vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma ve zorlama sonucunda manevi cebir ve ikrah altında yapılmış olması durumunda iptalinin gerekeceği ve tanık beyanları göz önünde bulundurulduğunda söz konusu vasiyetin de iptal edilmesi gerektiği aktarıldı. Ayrıca vasiyetnamede, R.N.'ya bırakıldığı belirlenen malların daha sonra satılması nedeniyle TMK tarafından korumaya alınan saklı payının ihlal edildiği de dilekçede yer verildi.
'HERKES HAKKI OLAN NE VARSA ALSIN'
Davaya ilişkin konuşan R.N., "Hakkımı aradığım sırada 1 milyon 600 bin liralık borçla karşılaştım. Banka haciz kararı alsa evim, işim her şey elimden gidecek. Bu borcun yapılmasında hiçbir katkım olmadığı gibi hakkım olan mirası da alamadım. Çünkü babamın diğer çocukları bana hakkım olanı vermemek için ellerinden geleni yapıyor. Bu yaşımdan sonra bu kadar borçla karşılaştığım için ailecek hepimiz çok üzüldük. Mirastan hiçbir pay bırakılmamasına itiraz ettik ve dava açtık. Babama ait 12 arazi elden çıkarılmış. Kalan diğer arazilere de tedbir kararı aldırdık, onların kaçırılmasını engelledik. Beni neden bu kadar uğraştırıyorlar? Herkes hakkı olanı alsın ve işine gücüne baksın. Babamın mezarda kemiklerini sızlatıyorlar. Babam, korkusundan torununun sünnetine bile gelemedi. Bu çilelerin artık son bulmasını istiyorum" dedi.