Korkutan açıklama: ''Fay hattı evinizin altından geçiyor olabilir''
İzmir'de can kayıplarının yaşandığı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er bölgedeki aktif fay hatlarını işaret ederek depremle mücadelede izlenmesi gereken yollarla ilgi konuştu.
Er “Fay hatları haritasına baktığımız zaman, evinizin yanından veya altından geçen aktif fay hatlarını görebilirsiniz. Eviniz fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuyorsunuz, burası sizin için risklidir” dedi.
İzmir'in Seferihisar ilçesi yakınlarında 30 Ekim'de meydana gelen, 117 kişinin öldüğü 1034 kişinin yaralandığı 6.6 büyüklüğündeki yıkıcı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Engin Er, Marmara Bölgesi'ndeki aktif fay hatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Marmara Denizi içinden ve Güney Marmara üzerinden geçen 3 büyük ve aktif fay hattının 7 üzeri depremin habercisi olduğunu dile getiren Er, gündemdeki fay yasasının bir an önce yürürlüğe alınması gerektiğini belirtti. Yapılan binaların fay hatlarından uzak, mühendislik hizmeti alınarak yapılması gerektiğini işaret eden Er, bu kriterlere uyulmadan yapılan binaların risk teşkil ettiğini söyledi.
'ZEMİNİN YAPISINA DİKKAT ETMEMİZ LAZIM'
Özellikle Bursa'da, Kuzey Anadolu fay hattının kolları üzerinde yapılaşma olduğunu belirten Engin Er, "Devletin resmi kurumlarının açıkladığı fay hatlarına baktığımız zaman, evimizin hemen kenarından veya altından geçen aktif, diri fay hatlarının bulunduğunu görmekteyiz. Evimizin bu diri fay hatlarına ne kadar mesafede olduğunu görebiliyoruz. Bu ne anlama gelir; evimizin depremsellik anlamında ne kadar risk taşıdığını, fay hattına ne kadar yakın olduğumuzu net bir şekilde görebiliriz. Bulunduğumuz zeminin yapısına dikkat etmemiz lazım. Fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuluyorsa, oturduğunuz yer sizin için risklidir" dedi.
'GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURULMALI'
İzmir depremini işaret ederek zemine uygun bina yapılmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan Er, "İzmir'de örneklerini gördük. Yan yana olan binalardan biri yıkılmış, diğeri yıkılmamış. 1999 depreminde de gördüğümüz gibi binanın camları dahil kırılmamış ama yan yatmış. O bina çok sağlam olmasına rağmen zemin özelliklerine uyum sağlamadığı için yan yatmış. Dolayısıyla bölgesel anlamda risk taşıyan bölgeler vardır. Fay hattının üzerindeyse binanız risklidir. Bulunduğunuz yer risklidir. Kontrolünün muhakkak yapılması gerekir. Fay hatlarının mutlaka 1/1000'lik uygulama planlarına işlenip bu bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemesi gerekir. Orta ve uzun vadede bu fay hatları kentsel dönüşüme tabi tutulup güvenli bölgeler oluşturulmalıdır. İzmir'de 6.6 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bursa, İstanbul, Edirne bu depremi hissetti. Olağanüstü güçten bahsediyoruz. Dünyayı yırtan bir doğa olayından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla inatlaşmak değil, bununla beraber yaşayabilecek çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun yollarından bir tanesi de fay hatları üzerine yapılaşmadan kaçınmak lazım. Gündemde olan fay yasasının bir an önce 1/1000'lik haritalara işaretleyerek bu fay hatları üzerine bina yapmaktan vazgeçmek lazım. Özellikle Bursa'da zemin sıvılaşması var. Buna dikkat etmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
'TSUNAMİ BEKLENEN YERLERİMİZ VAR'
Fay hatları üzerine ve yakınına yapılan yapıların doğa olayını doğal afete dönüştürdüğünü dile getiren Er, şöyle devam etti;
"Deniz kenarında tsunami beklenen yerlerimiz var. Tsunami önlemlerinin alınması lazım. Heyelana karşı önlemlerin alınması lazım. Doğa olaylarını doğal afete dönüştüren bizim ihmalkarlığımız. Japonya'da 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu zaman insanlar yerli yerinde duruyor. Orada yaşanan depremler bizim ülkemizdeki gibi 15-20 saniye de sürmüyor. Dakikaları geçen depremler oluyor. Bizim de benzer özellikteki tedbirleri almamız gerekiyor. Zemin etüdünün dünyada veya Avrupa'da nasıl yapıldığını biliyoruz. 2019 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin olumlu yönleri var. Ama bunların kontrolünün arazide yapılmasıyla birlikte biz güvenli bir Bursa, güvenli bir bölge oluşturabiliriz. Bunlara dikkat etmezsek 5-6 büyüklüğündeki depremlerde binaların yıkıldığını, can kaybı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla mühendislik hizmeti almış binalarda, mühendislik hizmeti almış şehirlerde yaşarsak biz de Japonya gibi depremi bir doğa olayı olarak, doğal afet olmadan geçiştirebiliriz."