Her şey o FETÖ'cünün rektör olmasıyla başlamış

Dicle Üniversitesi'ndeki FETÖ yapılanmasıyla ilgili davada iddianame hazırlandı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Dicle Üniversitesi'nde FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasına ilişkin yürüttüğü soruşturma tamamlandı. İhraç edilen eski Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ile yardımcıları Aytekin Sır, Aslan Bilici ve Sabri Eyigün'ün "Terör örgütü kurma ve yönetme" suçlarından 22.5'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede, FETÖ/PDY terör örgütünün yanı sıra, değişik bir çok tarikat ve cemaatin de üniversitede yapılanması olduğu ortaya çıktı.

Dicle Üniversitesi'nde FETÖ/PDY terör örgütünün akademik yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma sonunda ihraç edilen eski Rektör Ayşegül Jale Saraç ile yardımcıları Aytekin Sır, Aslan Bilici ve Sabri Eyigün hakkında "Terör örgütü kurma ve yönetme" suçlarından 22.5'ar yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Örgütün akademik yapılanmasının ayrıntılı olarak anlatıldığı iddianemede, 2008 yılı öncesi Dicle Üniversitesi'nde muhafazakar ve milliyetçi grupların, üniversiteye hakim olan PKK sempatizanı grubun baskılarına maruz kaldığını kaydetti. Bu grupların, PKK yanlısı gruba karşı birlikte hareket etme arayışına girmesi ile FETÖ/PDY terör örgütünün durumu lehine kullandığını belirten savcı, örgütün bu ortamı kadrolaşma için fırsata çevirdiğini ifade etti.

'SARAÇ'IN REKTÖR OLMASIYLA FETÖ YAPILANMASI BAŞLADI"

PKK sempatizanı oluşumun baskıları sonucu, yönetime muhalif muhafazakar grupların 2008 yılı Rektörlük seçimlerinde tek adayı destekleme kararı aldığını belirten savcı, bunun sonucunda FETÖ/PDY terör örgütünün üniversite yapılanmasının temelini attığını ifade etti. İddianamede, kendilerini muhafazakâr olarak nitelendiren grupların desteklediği Ayşegül Jale Saraç'ın Rektör olarak atanmasının ardından üniversitede FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının başladığı belirtildi.

KADROLARA ÖRGÜT MENSUPLARI YERLEŞTİ

Yönetim değişikliğinin ardından FETÖ/PDY terör örgütünün üniversite içinde faaliyete başladığına dikkat çeken savcı, örgüt mensuplarının yönetimde kritik noktalara atandığını belirtti. Atanan kişilerin, üniversitedeki kadrolara örgüt mensuplarını yerleştirdiğini söyleyen savcı, kadrolaşmadan sonra FETÖ/PDY terör örgütüne yakın olmayan ve muhalif kişilere baskı ve mobbing uygulandığını belirtti. Mali kaynakların kullanıldığı ve yönetimde usulsüzlükler yapıldığını ifade eden savcı, örgütün maddi ve manevi desteğinin arttığını, böylece üniversitenin bir eğitim kurumundan çok FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından örgüt çıkarları için kullanılan bir kurum haline geldiğini belirtti.

MEŞVERET GRUBU, MENZİL GRUBU, GÜLEN GRUBU, ÜLKÜCÜ GRUPLAR

İddanamede FETÖ/PDY terör örgütü ve diğer cemaatlerin üniversite yapılanmasına ilişkin çarpıcı ifadeler de yer aldı. Şüpheli Rektör yardımcısı Aslan Bilici'nin ifadesi iddanamede şöyle yer aldı:

"2008 rektörlük seçiminde Meşveret grubu, Menzil grubu, o zamanki adıyla Gülen grubu ve ülkücü gruplar Ayşegül Jale Saraç'ı destekledi. Saraç'ın Rektör olması ile yönetim kadrosuna muhafazakar gruplardan atamalar yapıldı. Bunlardan Aytekin Sır, o dönemde Gülen grubu olarak bilinen ve şimdi paralel örgüt içerisinde bulunan kişidir. Mustafa Arıca Menzil grubundandır. Ben Meşveret grubu olmak üzere yönetimde görev aldık. PKK terör örgütü yandaşlarının baskılarından dolayı muhafazakar gruplarla birlik olmak zorunda kaldık. Biz Meşveret grubu olarak eskiden beri Gülen grubu ile bir arada olmayı hiçbir zaman tasvip etmedik ve birlikte olmadık. Her yapıdan bulunan idari yöneticiler ile birlikte, bizlere destek veren muhafazakar yapıdan yöneticilik yapabilecek kişileri seçerek yönetime getirdik. Gülen grubu içinden destek veren kişiler de bir takım yerlere yerleştirildi."

REKTÖR OLACAĞINI RÜYASINDA GÖRMÜŞ

Doç. Dr. Musafa Sarıbıyık da iddianameye yansıyan ifadesinde; 2008'de milliyetçi ve muhafazakar öğretim üyeleri arasında görüş birliği ile bir rektör adayı belirlenmesi kararı kapsamında şimdiki Rektör Talip Gül'ün öne çıktığını belirterek şöyle dedi:

"Buna rağmen Salih Hoşoğlu, Ayşegül Jale Saraç'ın aday gösterilmesi gerektiğini belirterek, alınan kararın aksine davranış gösterdi. Muhafazakar öğretim üyelerini etkileyerek Jale Saraç'ın rektör adayı olmasını sağladı. Ben, Jale Saraç'ın bir proje olduğunu, aday gösterilmesini kabul etmeyeceğimizi söyledim. Salih Hoşoğlu'nun Meşveret grubunun toplantı yaptığı bir yerde muhafazakar grupları temsil eden 20- 30 kişinin katıldığı bir toplantı düzenleyerek, Saraç'ın aday olarak gösterilmesi için çalışma yaptığını duymuştum. O tarihte duyumumuza göre 13 kişinin paralel yapı, 30- 40 kişinin Meşveret grubuna, 7- 8 kişinin Yeni Asya grubuna, 2- 3 kişinin Menzil grubuna dahil olduğunu biliyorduk. Bu toplantılar sonucu Saraç rektör adayı gösterilmiştir. Adaylığını açıklamasından 2 gün önce iki hoca ile Ayşegül Jale Saraç'ı ziyaret ettim. Saraç'a aday olmaması gerektiğini, kendisinin kullanılacağını, bunun oyun olduğunu söyledim. Saraç, arkadaşlarının bir görev verdiğini ve rektör olacağını rüyasında gördüğünü söyledi. Rüya ile amel edilmesinin caiz olmadığını söylediğimde "Akrabalarım rektör olacağımı rüyalarında görmüşler" dedi."

GİZLİ TANIK: SUR'DA BULUNAN PKK'LILARA İLAÇ GÖNDERİLDİ

İddianamede üniversitede temizlik görevlisi olarak çalışan bir gizli tanığın ifadesi de yer aldı. Rektör Yardımcısı Aslan Bilici'nin kadrolaşmaya giderek 4B adı altında hastaneye bin 500'ün üzerinde FETÖ/PDY üyesi görevli aldığını belirten Gizli Tanık "Aydınlık'ın ifadesi şöyle yer aldı:

"Üniversiteye alınan akademisyenlerin çoğunluğu FETÖ/PDY üyesidir. Dicle Üniversitesi ameliyathane kapasitesi düşünüldüğünde akla gelmeyecek sayıda ilaç stoku vardır. Bunların çoğu pahalı ve ulaşılması zor ilaçlardır. Ameliyathane ve acilde bulunan tıbbi malzemeler operasyonların devam ettiği sırada Sur'da bulunan PKK terör örgütü mensuplarına gönderildi. Bu açığın fark edilmemesi için ilaçların tarihi geçtiği için imha edilmiş gibi tutanak tutuldu."

Sonraki Haber