CHP'li Engin Özkoç'tan ''çıplak arama yok'' diyen Bakan Soylu'ya yanıt
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ''çıplak arama'' ile ilgili sözlerine, “Kanıtlıyorum, şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum." ifadeleriyle yanıt verdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Çıplak arama iftirasını atmak alçaklık ve namussuzluktur” ifadelerine karşı TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na katılan Ceza ve Tevkifevleri Müdür Yardımcısı’nın çıplak arama olduğuna ilişkin ifadelerini ve cezaevleri inceleme raporlarından örnekleri aktardı.
Özkoç, “Kanıtlıyorum, şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum. İçişleri Bakanı mafya ağzıyla konuşuyor, mafya ağzıyla konuşursan sana mafya ağzıyla cevap verirler. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini, mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır. O makamlar yıpratılmaması, senin gibi kişiler tarafından zedelenmemesi gereken makamlardır. Hak etmediğimiz makamlarda saraydaki kişinin iki dudağında orada oturtturuluyorsunuz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özkoç’un konuşması şöyle:
İŞLERİNE GELDİĞİ ZAMAN KULLANIYORLAR
Çiftçi, esnaf, işçi, öğrenci herkes mağdur. En çok ağırlarına giden birileri saltanat içerisinde yaşarken, kendilerinin yoksulluk içerisinde kıvranmaları. İşin daha da kötüsü onlarla dalga da geçiliyor. AK Parti’li vekil diyor ki ‘Boğazından kuru ekmek geçtiyse toksun’ diyor. Cumhurbaşkanı diyor ki ‘Dişinizi sıkın.’ Komşun açken tok yatan birisi bizden değildir. Dinimizin gerçeklerini de her türlü değeri de işlerine geldiği zaman kullanıyor işlerine geldiği zaman sömürüyorlar.
SES ÇIKMASIN İSTİYORLAR
Cumhurbaşkanı mafya ittifakı, milletin kazanımlarını yok ediyorlar. Derneklere kayyum atama getiriliyor. Belediyelere kayyum atanıyor, oralar tek tek milletin oyuyla gelen yerler boşaltılıyor, şimdi sıra derneklerde… Mesele şu ‘hiçbir sivil toplum örgütü özgürce hareket etmesin, hiçbir dernek eleştiride bulunmasın’. Herhangi bir suça herhangi bir üyesi katılıyorsa o kişi soruşturma aşamasında bile olsa o derneğe kayyum atanabilecek. Amaç çok açık artık dernekler de hiç sesini çıkarsın istemiyorlar. Avukatları da müvekkillerine karşı muhbir durumuna getiriyorlar. Yasa bu iki gün içinde çıkacak. ‘Müvekkilin ile ilgili bir bilgi söz konusu ise o bilgiyi MASAK’a bildir’ diyorlar... Müvekkil avukat arasındaki sır nasıl olacak? Güven ortamını tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Güven ortamı ortadan kalkarsa kaos olacak. Kaos olursa oradan insanlar birbirlerine karşı güvenmeyecekler. Tam da o zamanlarda istediğin gibi ülkeyi diktatörce yönetebilme kabiliyetini elde edebilirsin
TÜRKİYE'NİN GRİ LİSTE TEHLİKESİ VAR
Yemen, Suriye, Moğolistan ile beraber gri listeye girmek üzere Türkiye. Onun için acele ediyorlar, kara para ve uyuşturucudan dolayı Türkiye’nin gri listeye girerse Türkiye’ye yatırımların da önü kesilecek. Zaten ekonomi de zor durumda...
MASAK SİYASİLERİ İNCELEMEYECEK
Sıradan vatandaşı denetleyebilirsin, iş adamını denetleyebilir, esnafı öğrenciyi denetleyebilir, peki siyasetin içerisinde kara para aklayanları, milleti sömürenleri, bu kara paraları ayakkabı kutularında saklayanları, Man'da olduğu gibi başka ülkelerde bir ilişki ağına girip siyasilerin kendilerine menfaat sağlamalarına engel olacak maddeyi neden getirmiyorsun? Herkes yargılanabilir ama hükümet başkanı yargılanamaz mı? Milleti soysa, ülkesine ihanet etse dahi siyasetin devletin imkanlarını kullanarak menfaat sağlasa dahi o kişi MASAK tarafından incelenemeyecek mi? Evet incelenemeyecek. Bu yasa geçerse, Türkiye özgürlük ve demokrasi anlayışından çok daha büyük yara alacak. Milletin bir birine olan güveni yok olacak. Bir araya gelelim özgürce hakkımızı hukukumuzu savunalım imkanı ortadan kalkacak, legal olma imkanı ortadan kalkınca, illegal olma, bir örgütlenme anlayışı gitmek Türkiye için çok tehlikeli olacak. Cumhur mafya ittifakı ellerini kaldırıp geçirecekler. Bundan etkilenecek olan, STK, dernekler... Halkımızı bilgilendiriyoruz.
İNSANLARIN EŞİT BİR ŞEKİLDE AŞILANMASI GEREKİYOR
Sayın Kılıçdaroğlu, hem DSÖ’ye hem de bütün sosyal demokrat partilere birer yazı yazdı. Bütün insanların eşit bir şekilde aşıya kavuşmasını talep etti. Sosyal demokrat liderlere, bu konuda kendilerine destek vermeleri ve böyle bir kamuoyu yaratılması için birlikte hareket etmelerinin gereğinin altını çizdi. Türkiye dahil olmak üzere, dünyanın tüm yoksul ve aşıya ulaşmakta zorluk yaşayan insanlara aşının bedava ve bir an önce ulaşılabilir hale getirilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor.
MÜCADELE EDİYORUZ
TBMM, bu gece tahmin ediyorum üçe, dörde kadar çalışacak. Yarın da devam edecek. Bir kere daha vurguluyorum. 150’nin üzerinde milletvekili koronavirüse yakalandı. Bir çatının altında milletimiz için gece gündüz mücadele ediyoruz. Ne yapıyorsunuz diyenlere, sizin aleyhinize çıkarılan her yasayı engellemek için mücadele ediyoruz. AK Parti’nin oyları geçirmeye yetmiyor, oradan bir başka el kalkıyor, MHP. Onların oylarıyla birlikte, yani cumhur mafya ittifakının oylarıyla yasalar tek tek geçiyor. Geçen yasalar hepsi cumhurbaşkanı tek yetkilidir diye geçiyor. Sizin çocuğunuzun hangi cephede öleceğine, bir kişi karar veriyor, emeklinin nasıl yaşayacağına bir tek kişi karar veriyor, üniversite mezunlarının işsiz, atanamayan öğretmenlerin sağlıkçıların alınıp alınmayacağına bir tek kişi karar veriyor, belediyelere kayyum atanıp atanmayacağına bir tek kişi karar veriyor. Eskiden parlamenter sistem varken, bakanlar milletin vekillerine karşı sorumluydu, şimdi bakanlar da bir tek kişiye hesap veriyorlar, onlar sarayda balla börekle yaşarken size diyorlar ki ‘kuru ekmekle yaşayın.’
“ERDOĞAN DA BAŞVURDU”
AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara karşı Erdoğan’ın “bizi bağlamaz” açıklamasına ilişkin gelen soruya Özkoç, “Su yavaş yavaş ısınırken hiç kimse farkına varmıyor ama su kaynamaya başladığı zaman o suyun ne kadar tehlikeli olduğunu farkına varıyor. Türkiye referandum yapıyoruz diye milletin huzuruna gidip, milletten yalanla baskıyla aldıkları oylarla adalet gitti. Yasalar doğru işlemiyor ve bir kişiye bağımlı. Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımayan bir iktidar konumuna geldik, AYM kararları ve Türkiye’deki hukuki süreç bittikten sonra bizim Türkiye’deki yaşayan hukuk karşısında mağdur düşen herkesin tek güvencesi uluslararası anlaşmalardır. En önemlilerinden biri de AİHM’dir. Orada biz imzamızı atmışız, ‘buraya başvuracağız’ diye. Oraya başvuranlardan biri de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kendisi mağdur olduğu zaman AİHM’e başvurmuştur. AİHM kararı, sadece Demirtaş'la ilgili bir karar olmaktan çıkmıştır. Bu mağduriyeti yaşayan herkes için bir gerekçeli karar açıklamıştır. AHİM demiştir ki, ‘siz suçsuz yere insanları cezaevinde tutuyorsunuz, beraat ediyorlar fakat onların dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz, suçun unsurları oluşmadan kişiyi hürriyetinden mahrum ediyorsunuz’ diyorlar. Tüm ülkelerle ilişkileri kopuk, dünya ile olan bağımız kopmuş Türkiye ekonomik olarak gittikçe batıyor, artık dünyada saygınlığı kalmamış bunların hiçbir önemi yok. Kendisinin saraydaki varlığını Türkiye’nin ve devletin gücünü elinde tutan İçişleri Bakanı ile milleti korkutarak ve ürküterek tehdit ederek, bir devlet adabı içerisinde değil, bir kabadayı adabı içerisinde insanlara saldırtarak oradaki mevcudiyetini korumaya çalışıyor. O yüzden Erdoğan’ın yasalara uymak gibi bir derdi yoktur. Bu kararı uygulama niyetinde olduklarını düşünmüyorum. Onun için Türkiye’de adaletten yana olan güçlerin birlikte hareket etmeleri gerektiğinin altını çiziyorum” diye konuştu.
“MAFYA AĞZIYLA CEVAP VERİRLER”
İçişleri Bakanı başta olmak üzere çıplak arama tartışması ile ilgili iktidardan gelen tepkilerin sorulması üzerine Özkoç, “Yalanı kırk kere söylersen, kırkıncı da karşındaki insan ‘galiba doğru’ diyor. İçişleri Bakanı hiç yüzü kızarmadan yalan söyleyebilen birisi. Bakın insan hakları komisyonu, gelen Namık Varol. Komisyon üyemiz Ali Haydar Hakverdi’nin sorusu üzerine, ‘çıplak arama vardır.’ Ne zaman nasıl yapıldığını komisyon üyelerine tek tek anlatmıştır. Bazen alt giyinik üst çıplak, bazen üst giyinik alt… Bazen de bütün halinde çıplak arama yapıldığını ceza tutukevleri genel müdür yardımcısı söylüyor. Elazığ Cezaevi İnceleme Raporu, ‘çıplak arama yapıldı onuruma dokundu’ deniliyor. Diyarbakır İnceleme Raporu, ‘mahkumlar çıplak bir biçimde arandılar.’ Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi Raporu, burada da aynı şekilde ‘kuruma ilk geldiğimizde çıplak arama yapıldı taciz edildik’ deniyor. Çıplak arama artık bir tacize dönüşüyorsa, bir kontrolün ötesinde mahkumun haysiyeti ve onurunu zedeleyecek bir noktaya getiriliyorsa buna karşın hepimizin durması gerekiyor. İçişleri Bakanı 'Bunu söyleyenler namussuzdur, şerefsizdir' diyor. Kanıtlıyorum, şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum. İçişleri Bakanı mafya ağzıyla konuşuyor, mafya ağzıyla konuşursan sana mafya ağzıyla cevap verirler. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini, mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır. O makamlar yıpratılmaması, senin gibi kişiler tarafından zedelenmemesi gereken makamlardır. Hak etmediğimiz makamlarda saraydaki kişinin iki dudağında orada oturtturuluyorsunuz” dedi.