Cenazesi böyle uğurlandı
Şirin Tekeli'nin kadavra olarak bağışladığı cenazesi alkışlarla uğurlandı.
BODRUM'da beynindeki tümör nedeniyle 73 yaşında yaşamını yitiren Türkiye'deki kadın hareketi ve çalışmalarının önde gelen isimlerinden Doç. Dr. Şirin Tekeli'nin, ölümünden bir süre önce kadavra olarak kullanılmak üzere bağışladığı bedeni, törenle İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kadınlar tarafından uğurlandı.
Türkiye'deki feminist hareketin öncülerinden olan Doç. Dr. Şirin Tekeli, beynindeki tümör nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü Özel Bodrum Acıbadem Hastanesi'nde geçen 13 Haziran'da yaşamını yitirdi. Ölümünden bir süre önce bedenini kadavra olarak bağışladığı öğrenilen Doç. Dr. Tekeli için, bugün öğlen Bodrum Belediyesi Konacık Cenaze İşleri Müdürlüğü önünde tören düzenlendi. Törene, Bodrum Kadın Dayanışma (BKD) Derneği Başkanı Figan Erozan ve yaklaşık 100 kadar kadın, mor giyinip, ellerinde begonvillerle katıldı. Doç. Dr. Tekeli'nin tabutuna, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nin mor flaması serilip, begonviller bırakıldı. Ardından kadınlar Tekeli'nin tabutunu omuzlarına alıp, alkışlar, zılgıtlar ve gözyaşları içinde cenaze aracına kadar taşıdı. Tekeli'nin kadavra olarak bağışladığı bedeni daha sonra İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gönderilmek üzere Milas-Bodrum Havalimanı'na uğurlandı. Kadınlar cenaze aracı uzaklaşana kadar alkış ve zılgıtlarını sürdürdü.
"HEPİMİZ ŞİRİN'İN BAŞKA YÜZLERİYİZ"
Cenazenin gitmesini ardından Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan, Tekeli'yi bir daha göremeyecek olmanın üzüntüsünü yaşadıklarını belirtip, "Ancak, asla yasta değiliz. Yas tutmayacağız. Şirin hayatı boyunca bir kadın mücadelesi verdi. Hayatında ilklere imza attı ve ilkler dediği şeyler hep devrimsel, dönüşümsel şeylerdi. Normal şeylerin ilklerini yapmadı O. İnsan haklarının savunucusu oldu. Kadın Sığınağı Vakfı'nın ve Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin kurucusu oldu. Düşüncelerini paylaştığı kadınlarla da Türkiye'de ilk defa feminist hareketi sözünü oluşturdu. Biz ondan sonra gelen kuşak kadınlarız. Bugün burada, her kuşaktan kadın olarak varız. Artık sadece Şirin'e dokunamayacağız. Şirin'e dokunamamak, 'Şirin yok oldu' demek değil. Çünkü Şirin, sözleriyle, politikalarıyla duruşuyla itirazları ile ortada. Hepimiz Şirin'in farklı farklı birer başka yüzleriyiz. Çünkü hepimiz feminist hareketlerden gelen, feminist mücadele veren kadınlarız, inatçı ve ısrarcıyız. Asla itaat etmiyoruz ve asla boyun eğmiyoruz. Şirin de böyle bir kadındı ve biz O'nun itirazının devam sürecinin kadınlarıyız" dedi.
"BEDENİNE TAPINILMASINI İSTEMEDİ"
"Şirin, sözde bilim kadını değildi" diyen Erozan, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla öldükten sonra o naaşa ihtiyacı olmadığını biliyordu. Ondan sonraki gençlerin, tıp alanında kendilerini geçiştirmeleri için bedenin incelenmek üzere bıraktı. Bedenine tapınılmasını istemedi. Bedenini insanların hizmetine sundu. Kaçımız böyle inanmayı becerebiliyoruz? Bence biraz inanç derken inancı da sorgulamayı öğrenmeliyiz. Gerçekten bu dünyadaki inanç, insana, yaşadığın dünyaya ve evrene bir şeyler yapabilmek, katkı sunabilmektir. Şirin, her şeyi ile bunu yaptı."
Törene katılan kadınlardan Hanuş Hakgör, "Kadına şiddet son günlerde çok arttı. Ancak, biz Şirin'in arkasından hep yürüyeceğiz. O'nu çok özleyeceğiz.Ona dokunamamak gibi bir durumumuz olacak ancak düşünceleri ve kadın hareketine yönelik olguları her zaman bizimle yaşayacak. Unutmayacağız, unutturmayacağız" dedi.