Boşanma aşamasındaki hamile eşe cinsel saldırı iddiası
Türkiye her gün yeni bir kadına şiddet haberiyle sarsılırken, İstanbul'da mahkemeye taşınan bu iddia kan dondurdu. İddialara göre bir kişi, boşanma aşamasındaki 8 aylık hamile eşine cinsel saldırı girişiminde bulundu...
Boşanma aşamasındaki eşi M.T.'ya hamileyken cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırılan iş adamı Ş.T.'nın, suçun nitelikli olmadığı gerekçesiyle Yargıtay'ın bozduğu ve yeniden görülen davada, savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, sanık Ş.T. hakkında "Basit cinsel saldırı" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, sanık Ş.T. ile şikayetçi M.T. ve taraf avukatları katıldı. Ş.T. kimlik tespitinde çalışmadığını ve geçimini ailesinin sağladığını söyledi. Eşinin iddialarının doğru olmadığını ileri süren Ş.T., "Bunları yapacak hiçbir sebebim yok. Çocuğumun annesidir. Nazik, kibar, saygılı bir insanım. Bunları yapacak bir insan değilim" diyerek suçlamaları reddetti. Sanık avukatı Kezban Hatemi, suç unsurlarının oluşmadığını, hayali bir adli tıp raporu ile müvekkilinin eşine karşı cinsel saldırı yapmış olduğunun söylendiğini iddia ederek, "Müvekkilim uzun süredir üzüntü içerisindedir" dedi. Hatemi, tekrar bir rapor alınmasını ve Ş.T. hakkındaki yurtdışı adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.
"BİR AN ÖNCE ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ İSTİYORUM"
Söz alan müşteki M.T., şikayetinin devam ettiğini, daha önceden delillerle birlikte olayı açıkladıklarını belirterek “Cinsel birliktelik yaşamadık ama benden bir takım talepleri oldu. Çok yoruldum bu süreçten. Bir an önce adaletin tecelli etmesini istiyorum" dedi. M.T.’nın avukatı Köksal Bayraktar da Yargıtay’ın vermiş olduğu kararın yanlış olduğunu beyan ederek "Olay sadece cinsel saldırı ve taciz değil, nitelikli tacizdir. Sanığın cezalandırılması gerekmektedir" dedi. Avukat Uğur Güner de olay sırasında müvekkilinin 8 aylık hamile olduğunu, bu nedenle zora dayalı bir cinsel saldırı olduğunu belirterek cezanın üst sınırdan verilmesini ve sanık hakkındaki adli kontrolün kaldırılmamasını talep etti.
SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI
Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasında, beyanlar ve deliller değerlendirildiğinde her ne kadar sanık hakkında "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan dava açılmış ise de Yargıtay’ın bozma kararı dikkate alındığında sanığın olay tarihinde resmi nikahlı eşine rızası olmadan gerçekleştirdiği eylemlerin "Basit cinsel saldırı" niteliğinde olduğunu belirtti. Savcı mütalaasında, sanığın 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını ve adli kontrol kararının devamına karar verilmesini talep etti.
SON SAVUNMALAR İÇİN ERTELENDİ
Ş.T., mütalaaya karşı savunma için süre talep ederek "Yurtdışında yapmam gereken toplantılarım var. Yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep ederim" dedi. Mahkeme heyeti, mütalaaya karşı taraflara süre vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, çiftin Kanlıca'daki evlerinde yaşanan olayda, Ş.T.'nın telefonuna eski kız arkadaşından mesaj geldiği, bu mesajı eşi M.T.'nın görmesi üzerine evli çiftin arasında tartışma çıktığı belirtiliyor. Ş.T.'nın tartışma esnasında eşine hakaretlerde bulunduğu, hamile eşinin kollarını sıktığı, temizlik sopasıyla bacaklarına vurduğu ve yaralanan eşine cinsel saldırıda bulunduğu belirtilen iddianamede, 'yaralama' 'cinsel saldırı', 'hakaret' ve 'tehdit' suçlarından toplam 18 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 29 Ocak 2020’de görülen duruşmada, sanık Ş.T.’nın tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarından beraatına karar verilmişti. Mahkeme, Ş.T.’yı boşanma aşamasındaki eşine karşı cinsel davranışlarda vücut dokunulmazlığını ihlal ettiği gerekçesiyle 10 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Yargıtay ise kararı, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanlarını göz önüne alarak, sanık Ş.T.’ya cinsel saldırı suçundan ceza verilmesi gerekirken, nitelikli cinsel saldırı suçundan ceza verilmesinin doğru olmadığını belirtmişti. (DHA)