Annesini döven babasını öldürmüştü; beraat etti

İstanbul Sultangazi’de bundan 5 yıl önce annesine şiddet uygulayan babasını öldüren gencin beraat kararını Yargıtay da onadı.

İstanbul Sultangazi’de 2019 yılında annesine şiddet uygulayan babasını öldürmekten ceza verilmeyen İ.D. hakkındaki hükmü Yargıtay onadı. Böylece o dönem 16 yaşında olan sanık hakkındaki beraat kararı kesinleşmiş oldu.

Olay, Sultangazi İsmetpaşa Mahallesi'nde 11 Ekim 2019'da meydana geldi. Y.D.(39) üç çocuğunun gözü önünde tartıştığı 22 yıllık eşine şiddet uyguladı. Evde bulunan ve o dönem 16 yaşında olan İ.D., mutfaktan bıçak alarak annesini darbeden babasını bıçakladı. Karın bölgesine aldığı bıçak darbeleriyle yaralanan Y.D., kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

9 AY TUTUKLU KALDI

Olay sonrası kaçan İ.D. ise Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri tarafından kısa bir sürede gözaltına alındı. Aynı gün tutuklanan çocuk hakkında savcılık, 'Üstsoydan akrabayı kasten öldürmek' suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis ve eylemin haksız bir saldırıyı defetmek zorunluluğuyla işlendiği için ceza verilmemesi talebiyle dava açtı.

9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen İ.D'nin yargılandığı davada karar 2020'de çıktı. Mahkeme, İ.D.'nin annesine yönelmiş bir saldırıyı defetmek amacıyla hareket ederken mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan dolayı meşru savunma sınırını aştığından hakkında ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.

Karara İ.D.'nin amcası ve duruşma savcısı itiraz ederek istinaf mahkemesine gidildi. İstinaf da yerel mahkemenin kararını yerinde bularak başvuruya reddetti. Bir süredir Yargıtay'da olan dosya karara bağlandı. Yargıtay 6 Mart 2024 tarihinde İ.D'nin beraat kararını onadı. Böylece istinaf talebinin ardından temyiz talebi de reddedilmiş oldu. 

DİLİNİ KESMEYE ÇALIŞMIŞ

Olayın geçmişini anlatan Av. Burak Temizer, “Bu dosya açıkçası belki de benim en trajik dosyalarımdan biri diyebilirim. Zira 2019 yılında müvekkilim o zamanlar 14-15 yaşındayken bu olay gerçekleşiyor. Defalarca şiddete maruz kalmış bir aile düşünün. Annesi defalarca çocuklarının gözü önünde şiddete maruz kalmış ve en sonunda o gece yeniden çok ağır bir şiddetle karşı karşıya kalıyor" dedi.

Temizer şöyle devam etti:

- Annesinin dilini zorla ağzından çıkarıp kesmeye çalışan babasını 'yapma, etme' demesine rağmen durduramayan müvekkil maalesef durdurabilmek adına babasını bir şekilde yaralıyor ve ardından da babasının ölümüne neden oluyor. Devam eden süreçte ortaya çıktı ki aslında geçmişte anne, eşinin şiddetinden ötürü çocuk düşürmüş, komşular, bütün mahalle bu şiddeti aylarca senelerce biliyormuş, sesleri de devamlı duyuyormuş. Artık öyle bir an ki tak ediyor, babası annesini öldürmeye çalışırken maalesef bir çocuk babasının hayatını kaybetmesine sebep oluyor.

"MAHKEME 'BAŞKA ÇARESİ YOKTU' DEDİ" 

Olayın yargı sürecini anlatan Av. Temizer, “Müvekkil 1 yıla kadar cezaevinde tutuklu bulundu, yargılama başladı, ilk celsede müvekkil tahliye oldu. Devam eden süreçte de üçüncü kişi lehine meşru müdafaa hükümleri uygulanarak ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildi. Yani özetle mahkeme; 'annesinin hayatını kurtarmak için müvekkilin başka hiçbir çaresi yoktu' dedi. Mahkeme gerekçeli kararda bunları oldukça detaylı bir şekilde izah etti. Ardından istinaf, kanun yolu, savcı karara itiraz etti 'hayır, meşru müdafaa değil haksız tahrik indirimi uygulanmalıydı ve ceza almalıydı' dedi. İstinaf, oy birliğiyle istinaf taleplerini reddetti, yerel mahkemenin kararını doğru, vicdana ve hakkaniyete uygun buldu. Ardından istinaf savcısı bu defa kararı temyiz etti, dosya Yargıtay'da bir süre bekledikten sonra geçen ay Yargıtay kararı onadı, istinaf talebinin ardından temyiz talebi de reddedilmiş oldu. Böylece artık dosya kesinleşti” diye konuştu.

"HER MEŞRU MÜDAFAA BERAAT ALMAZ"

Her kurtarıcı rolüne bürünen kişinin meşru müdafaadan beraat alacak, ceza almayacak diye bir durum olmadığını söyleyen Av. Temizer, “Bizim olayımızdaki ayrım detaylı bir şekilde mahkemece anlatıldı, analiz edildi ve müvekkil şu anda hayatına devam ediyor. Şu an bir dükkanda çalışıyor, parasını kazanıyor ve ailesine bakıyor. Sonuç olarak Türk yargısı ve adalet eliyle hayata kazandırılmış küçük bir çocuktan bahsediyoruz” diye konuştu.  

Meşru müdafaa noktasında her olayın ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Av. Temizer, şunları ekledi:

- Yargıtay'ın kararı her ne kadar emsal teşkil etme noktasında önemli olsa da bu karara dayanılarak birilerinin sürekli bir hayat kurtarma rolünde adeta süper kahraman şeklinde dolaşacağı anlamına gelmiyor. Fakat bu, kişilerin artık bazı olaylara seyirci kalmaması açısından önemli bir karar. Hem yerel mahkeme, hem istinaf hem de Yargıtay aynı görüşte oldu ve 'evet, birinin hayatını kurtarmak için başka yapılacak bir şey yoktu' dedi ve ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi.

- Bu artık benzer olaylar bakımından başvurulabilecek bir karar. Benzer olaylar bakımından karar içeriklerini detaylı şekilde bağdaştırılmasının mümkün olduğu bir olay ama Yargıtay'ın böyle bir kararı var diye 'süper kahraman gibi ortada gezelim, hayat kurtaralım, kavga ayıralım' diye bir şey yok. Karar, benzer olaylar bakımından en azından kamu vicdanı adına toplumdaki 'aman olaya müdahale etmeyelim, kim ne yapıyorsa yapsın, kavga etsin' algısı bakımından önemli.

Sonraki Haber