3 hakim bir karar veremedi !
Ağır Ceza Mahkemesi öyle bir karara imza attı ki, duyanlar şaştı kaldı.
Ağır Ceza Mahkemesi öyle bir karara imza attı ki, bu karar ne üye hakimlerin çoğunu, ne savcıyı, ne de davanın taraflarını; kimseyi memnun etmedi. Aynı mahkemenin 3 üyesinin birbirinden farklı düşündüğü davada son sözü Yargıtay söyleyecek. Hakimler tıpkı karar gibi, eşine ender rastlanan, bilinenlerin değil bilinmeyenlerin çok olduğu şu olayda adaleti bulmaya çalıştı.
İstanbul Büyükçekmece’de 3 yıl önce 34 yaşındaki eşi M. G’yi başına havalı tüfekle ateş edip yaraladığı iddia edilen tutuklu sanık A.Ş.G., "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan 7 yıl 28 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. iddianameye göre,olay şöyle oldu:
Büyükçekmece’de M.G. başından ağır yaralanmış olarak hastaneye kaldırıldı. Olayın ihbarı üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı olay yerinde inceleme yaptı. Olayla ilgili soruşturma sürerken M.G. bilinci kapalı şekilde hastaneden taburcu edildi. M.G., babasının evinde oksijen tüpüne bağlı şekilde bir süre bakımı yapıldı.
"7 AY SONRA BİLİNCİ KISMEN AÇILDI"
Konuşma yeteneğini kaybeden M.G.’nin bilinci 7 ay sonra kısmen açıldı. Savcılık tarafından ifadesi alınan M.G., olayı hatırlayıp hatırlamadığı sorulduğunda kafa işaretiyle olayı hatırlamadığını belirttti. Sorular üzerine M.G., olay günü eşiyle tartıştıklarını, olay günü çocuklarının evde olduğunu, eşi A.Ş.G.’nin kendisine ateş ettiğini kafa işaretiyle anlattı. Bunun üzerine savcılık A. Ş. G.’nin ifadesine başvurdu.
"OLAY GÜNÜ TARTIŞTIK"
A. Ş. G. ifadesinde, "Olay günü eşim, komşumuz H.İ.’nin şizofren hastası olan baldızını hastaneye götürecekmiş. Ben de "H.İ. burada kendi arabaları da var o götürsün" diye söyledim. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Tartışmayı duyan ve evimize gelen M. G.’nin annesi de tartışmayı düşürecek konuşmalar yaptı. 10 dakika sonra M. G.’nin annesini üç sokak ötede bulunan evine arabayla götürdüm. 5 dakika sonra gelip evin kapı ziline bastığımda kapı açılmadı. Kapıyı yumruklayarak bağırmama rağmen kapı açılmayınca, eşimin daha önce hap içerek ve balkondan atlayarak intihara teşebbüs ettiğini bildiğim için şüphelendim. Arabamdaki kullandığım takım çantası, mala ve çekici ile kapının kilit sistemini kırarak kapıyı açtım içeri girdim. Eve girip baktığında eşimin yerde kanlar içerisinde yattığını evde bulunan havalı tüfeğin de eşimin yanında olduğunu gördüm. 112’nin sürekli meşgul çalması üzerine komşum ile eşimi hastaneye götürdüm" ifadelerini kullandı.
SANIĞIN 20 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
Olayla ilgili iddianamesini hazırlayan savcı, olayda kullanılan tüfeğin havalı tüfek olması, atış sistemini havayla yapması, barut kullanmaması nedeniyle el sıvabı yöntemiyle delil tespiti yapılamadığı, tüfekte de herhangi bir parmak izi tespit edilemediğini belirtti.
Olay yeri fotoğraflarından ve kamera kayıt sisteminden kapının kilit kısmının kırılmış olduğu, kapının arkasında anahtar takılı olduğu ve yerde kapı açmakta kullanılan malzemelerin bulunduğunun tespit edildiği belirtilen iddianamede, bu delillerin de şüphelinin savunmasını doğrular mahiyette bulunduğunu kaydetti. Müşteki M. G.’nin beyanın da tereddütlü olduğu belirtilen iddianamede, şüpheli hakkında "Kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapsi istemiyle dava açıldı.
SUÇLAMALARI REDDETTİ
Yargılama sürecinde sanık suçlamaları reddetti. Sanık, eşine ateş etmediğini, mağdurun intihar etmek istediğini ve kendisinin de mağduru hastaneye götürdüğünü söyledi. Davayı karara bağlayan Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan sanığı 7 yıl 28 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı, sanığın da tutukluluğunun devamına hükmetti. Sanığın öldürme kastıyla mağdura ateş edip icra hareketlerini tamamladıktan sonra, ölüm sonucu meydana gelmeden önce eyleminden pişmanlık duyduğunu gerekçeli kararında açıklayan mahkeme heyeti, sanığın, mağduru hastaneye götürerek hayatta kalmasını sağladığı için Türk Ceza Kanunun (TCK) 36. maddesinde yer alan "gönüllü vazgeçme"ye ilişkin hükmün uygulandığı ve "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan ceza verildiğini belirtti.
MAHKEME BAŞKANI: YETERLİ DELİL YOK BERAAT ETSİN
Ancak karara Mahkeme Başkanı Yakup Kukul ve Üye Hakim Ahmet Damar muhalefet şerhi koydu. Adli Tıp Kurumu’nun raporunda mağdurdaki yaralanmayı meydana getiren atışın kendisi tarafından yapılmasının mümkün olduğu gibi bir başkası tarafından da yapılabileceğinin belirlendiğini ifade eden Mahkeme Başkanı Kukul muhalefet şerhinde şunları belirtti: "Mağdurenin kendisine vuran kişinin sanık olduğuna ilişkin işaret yoluyla alınan beyanının hastaneden evine götürüldükten 6 ay kadar sonra ailesinin yönlendirmesi üzerine verilmiş olduğu, mağdurenin psikolojik ve kişilik özelliklerinin intihara yatkın bulunduğu, dinlenen yeminli tanık beyanları ve elde edilen maddi bulgular kapsamına göre sanığın üzerine atılı "eşini kasten öldürmeye teşebbüs" ve bu suçtan "gönüllü vazgeçme" suçlarını işlediğine ilişkin mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandıcı deliller elde edilemediği, olayın intihara teşebbüs mahiyetinde olmasının kuvvetle muhtemel olduğu ve bu nedenle sanığın üzerine atılı suçtan beraatine ve kararla birlikte tahliyesine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum."
ÜYE HAKİM: ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS ETMİŞTİR
Üye hakim Ahmet Damar ise muhalefet şerhinde şu ifadelere yer verdi: Sanığın eşi M.G.’nin olaydan 7 ay sonra bilincinin açıldığının bildirilmesi üzerine alınan beyanı ve aşamalardaki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin "Eşini öldürmeye teşebbüs" olarak kabulü gerektiği görüşünde olduğumdan, "intihara teşebbüs" ve "gönüllü vazgeçmenin" koşulları bulunmadığından sanığın Türk Ceza Kanunu 36. maddesi (gönüllü vazgeçme) uyarınca cezalandırılması yolundaki karara katılmıyorum."
DURUŞMA SAVCISI DA KARARI TEMYİZ ETTİ
Öte yandan Duruşma Savcısı da Nihat Erdem de mahkemenin kararına itiraz etti. Savcı Erdem itiraz dilekçesinde, sanık hakkında "Öldürmeye teşebbüs" suçundan hüküm verilmesi gerektiğini belirtti. Davaya ilişkin son sözü ise Yargıtay söyleyecek.