2021 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi belli oldu
2021 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Zanzibar kökenli romancı Abdulrazak Gurnah kazandı.
İsveç Akademisi, 2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nü romancı Abdulrazak Gurnah’ın kazandığını açıkladı. Türkiye’de okuyucu kitlesi bulunan Gurnah’ın romanları İngilizce’nin yanı sıra Türkçe’ye de çevriliyor. Romanları arasında en çok bilinenleri ise ‘Deniz Kenarında’, ‘Terkediş’, ‘Son Hediye’ ve ‘Kumdan Yürek’.
İsveç Akademisi, bu yıl Edebiyat Ödülü kazanan kişinin 1 milyon 140 bin dolar (yaklaşık 10 milyon 110 bin TL) ile de ödüllendirileceğini açıklamıştı.
Geçmişte Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan isimler arasında Ernest Hemingway, Gabriel Garcia Marquez ve Toni Morrison gibi romancılar, Pablo Neruda, Joseph Brodsky ve Rabindranath Tagore gibi şairler ve Harold Pinter, Eugene O’Neill gibi oyun yazarları da bulunuyor.
Geçen yılki ödülü Amerikalı şair Louise Gluck kazanmıştı.
2006 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü’nü Orhan Pamuk kazanmış ve Nobel ödülünü alan ilk Türk vatandaşı olmuştur.
ABDULRAZAK GURNAH KİMDİR?
Abdulrazak Gurnah, 1948’de Doğu Afrika kıyısındaki Zanzibar’da doğdu. Anadili Svahili olan yazar, ilköğrenimini İngiliz okullarında tamamladı.
Gençliğinde Zanzibar Ayaklanması’na (1964) ve sonrasında kurulan sosyalist rejimin çalkantılı yıllarına tanıklık etti. 1968’de İngiltere’ye gitti. Yükseköğrenimin Kent Üniversitesi’nde tamamladı.
Doktora tezinde kolonyal söylemin Doğu Afrika, Karayip ve Hindistan edebiyatındaki izdüşümlerini analiz etti. Postkolonyal edebiyat alanında uzmanlaştı.
Halihazırda Kent Üniversitesi’nde İngiliz edebiyatı profesörü olan yazar ilk romanı Memory of Departure’da (Ayrılışın Hatırası, 1987) Afrika’da geçen gençlik yıllarının ardından ülkeyi terk eden Hassan karakterinin hafızasında yer eden Afrika imgesini postkolonyal dönemin kimlik sorunları ışığında inceledi.
İkinci romanı Pilgrim’s Way (Hac Yolu, 1988) başlığını Winchester’ı Canterbury’deki Thomas Beckett mabedine bağlayan yoldan alır. Daha iyi bir yaşam umuduyla İngiltere’ye gelen Tanzanyalı Davud, karşılaştığı göçmen karşıtı tutumlardan dolayı paranoyak bir benlik geliştirir ve çareyi Tanzanya’daki geçmişini tamamen silmekte arar.
Dottie (1990), Dottie Badoara Fatma Balfour karakteri üzerinden benzer bir yabancılaşma sorununu tartışır. Fatma Balfour’un melez kimliği, ırk ve etnisite sorununun göçmen ve sürgün karakterler üzerindeki travmatik etkilerinin yakıcı bir simgesidir.
Cennet’te (1994) Gurnah, Yakup’un oğlu Yusuf’un Kuran’da anlatılan hikâyesini 1900-1914 arası Doğu Afrika’ya uyarlar.
Kolonyal söylemin Afrika’ya dair klişelerini kölelik, tarihin çarpıtılması, İslâmofobi gibi meseleler üstünden tartışırken Yusuf’un bireysel hikâyesi bir yandan kolonyalizmin bir yandan ddespotizmin eleştirisine açılan ikili bir işlev görür. By the Sea (Deniz Kenarında, 2001), emperyal pedagojinin Afrika’nın yerli gelenekleriyle karşılaşmasının doğurduğu verimli paradoksları konu eder.
Salih Ömer, Kuran eğitimi almaktan duyduğu geleneksel kıvanç ile kolonyal eğitimin kazandırdığı dünya bilgisi arasında bocalarken yeni Afrika’nın çelişkileri ete kemiğe bürünür.
Son Hediye (2011), 1996’da yayımlanan Sessizliğe Hayranlık’la (2018) birlikte bir nehir roman anlatısıdır. Sessizliğe Hayranlık’ın isimsiz anlatıcısı ülkesini terk eden bir Zanzibarlı muhaliftir; Britanya’ya yerleşip evlendikten sonra öğretmenlik yapar.