Türkiye için kırmızı alarm! DSÖ'ye göre Avrupa 2'ncisiyiz!
Küçük çocukların kızamığa yakalanmasının çok tehlikeli olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulunarak sözlerini noktaladı: "500'de 1 ölüm riski olan bir hastalıktan söz ediyoruz. 12 ay altındaki çocuklar kızamığa yakalandığında ise virüs beyne yerleşebiliyor. 500 ila 1000 çocuktan biri, bu açıdan riskli. 7-10 yıl sonra da çok ağır ölümcül tablolara neden olabiliyor. Yani sadece bugün değil, ilerleyen süreçlerde de çok zararlı etkileri olabiliyor kızamığın. O nedenle çocukların aşılanması çok kritik. Dünyada kızamık aşısının kullanıma girmesiyle 100 milyonlarca hayat kurtarıldı. Oradan geriye dönmek çok üzücü gerçekten. Çok etkili bir aşısı var, iki doz aşı yüzde 90'ın üzerinde ömür boyu bağışıklık sağlıyor. Kızamık sadece insan kaynaklı bir patojen ve eradikasyonu da kolay oluyor aşılamalarla. En kritik şey aşı. Çünkü kızamık için elimizde doğru düzgün bir ilaç da yok maalesef. Bağışıklığı baskılanmışlar, gebeler çok etkilenir kızamıktan. Onlarda bile elimizde kullanabileceğiniz doğru düzgün bir ilacımız yok. Gebe kalma planı olanların hem kızamık hem kızamıkçık açısından aşılanmalı. Daha önceden aşılanmış mı, hastalığı geçirmiş mi kan testiyle bakılabiliyor. Kızamık serum testi ile kanda kızamık antikorlarına bakılıyor. Kovid'de olduğu gibi solunum yolu sekresyonlarında virüsün RNA'sını göstererek de tanıyı kesinleştirebiliyoruz. Hastalığı daha önce geçirilip geçirilmediği ya da kişinin bağışık olup olmadığı ise yine kanda G sınıfı antikorların varlığını göstererek anlayabiliyoruz. İnsanlar farkında olmadan geçirmiş olabiliyor. Geçirmişse, onun pozitif olması gerekiyor. Negatifse aşılama öneriyoruz. Özellikle riskli gruplar, sağlık çalışanları, öğretmenler gibi kritik görevde çalışanlar başka olmak üzere. Canlı bir aşı olduğu için bağışıklığı baskılanmışlar ve gebelerde yapamıyoruz."