Yunanistan Cumhurbaşkanı, Türk adasından Türkiye'ye tehdit etti
Aslında Yunanistan bunun farkında olduğu için Paris görüşmeleri esnasında 4 Ocak 1932 Sözleşmesi ile geçerli hukuki nitelik taşımayan 28 Aralık 1932 Sözleşmesi'ne atıfta bulunulmasını ısrarla talep etti. Ancak Sovyetler Birliği; Türkiye’nin masada olmadığını ve 28 Aralık 1932 Sözleşmesinin hukuki geçerlilik kazanmadığını ifade ederek bu talepleri reddetti. Yunanistan, Kasım 1995'teki iskân uygulamasına Karaada ile Fener adasını da dâhil ederek bazı oldubittilerle bu adalarda fiili durum yaratmaya çalışıyor. Şu an Kaarada'nın 15, Fener adasının 9 kişilik nüfusu bulunuyor. Fakat Güney Çin Denizi'nde görülen Tahkim Davası, Yunanistan'ın iskan politikasının da geçersizliğini gösteriyor. Bu davada mahkeme, BMDHS'nin 121/3 maddesini yorumlayarak, tam etkili bir ada için “dış destek olmaksızın üzerinde insan oturmasına elverişli olma ve kendine has ekonomik bir yaşama sahip olma” şartlarını getirmiş. Aynı kararda adaların etkisi belirlenirken modernizasyondan önceki halin esas olacağı vurgulanmış. Yani Yunanistan'ın iskan ve tesisleşme politikalarının, adaların deniz alanları üzerinde bir etkisi bulunmadığı da kayda geçmiş.
Türkiye'de deniz hukukçuları, Karaada ve Fener adası üzerindeki egemenlik iddiasının gündeme getirilmesi gerektiğinin önemle altını çiziyor. Çünkü bu iki adanın Türkiye'nin egemenliğinde kalması durumunda, Doğu Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölge paylaşımında Meis'in herhangi bir etkisinin olabileceğini söylemenin hiçbir mantıklı hukuki izahı kalmayacak. Türkiye'nin bu adalar üzerindeki egemenlik iddiası, tüm bakımlardan Yunanistan'ınkinden çok daha güçlü. Uzmanlar, Fener Adası’nın, diğer 153 EGAYDAAK için de model olabieceğini değerlendiriyor.