Türkiye'nin bir cenneti daha yok oluyor! Görüntüler korkunç
Göldeki organizmaların farklı davranışlar gösterebildiğine
değinen Prof. Dr. Gülle, şöyle konuştu:
"Mesela bazı ortamlarda veya bazı dönemlerde bir tür
'biyotoksin' olan, 'nodülarin' isimli bir toksin yayıyorlar. Bu
toksin hepatotoksik özellik gösteriyor yani yüksek konsantrasyon
değerlerinde canlıların karaciğeri üzerine etki ediyor fakat Burdur
Gölü'nde suya girme, gölden su sağlama gibi durumlar olmadığı için
böyle bir tehlike yok. Sadece alglerin çok yoğun gelişimlerinden
sonra, kitle halinde ölmeleri neticesinde, sudaki oksijen seviyesi
hızla düşüyor ve kokuşma olarak nitelendirdiğimiz sudaki çözünmüş
oksijenin sıfıra yakın durumları söz konusu oluyor. Tabi bu durum
göldeki endemik dişli sazancık balıkları açısından potansiyel bir
tehlike oluşturabiliyor. Zira bazı göllerde siyanobakteri patlaması
ardından toplu balık ölümleri sıklıkla görülmektedir. Burdur
Gölü'nde şu anda rüzgar siyanobakteri katmanlarını biraz dağıtmış
durumda, fakat patlamanın daha şiddetli olması ve kokuşmanın daha
etkili olması sonucunda gölde oksijensizlik seviyesi yaşanabilir,
balıklar bundan olumsuz etkilenebilir, dahası kıyıdaki insanlar
yoğun bir koku problemi ile karşılaşabilir. Bu 1 hafta 10 günlük
geçici bir durum ama sonbahar aylarında yeni bir patlama dalgasıyla
karşılaşabileceğiz. Bu patlamaların su kuşları açısından zararı
olup olmayacağı ise toksin seviyesine bağlı. Toksin miktarını
ölçmediğimiz için bunu bilemiyoruz ancak halen sucul canlılarda lüm
olayı gözlemlemedik. O nedenle bir zararı olup olmadığını
söyleyemeyiz. Toplu kuş ve balık ölümleri varsa o zaman bir
etkisinin olduğu aşikar."