Spor yazarları Astana-Galatasaray maçını değerlendirdi
Vicdan hesabı - Bahri Havadır / VatanDAHA son sözü söylemedi hayat. Belki yarınlar, mutlu sonlar var” sözü büyük usta Nazım Hikmet’a ait. 2-2’ye rağmen belki de G.Saraylılar’ın yaşayacağı güzel günler var. Oysa biz, G.Saray gibi bir gemi giderken, arkada bırakan izlerini sevdik. Kıyıya vuran dalgalarını sevdik. Biz her koşulda beklemeyi seviyoruz, mevzu gemi değil. BİLAL’İN attığı golde yerinden fırlamayan, Semih’in hatasında üzülmeyen G.Saraylı var mı? Rakip kim olursa olsun, Şampiyonlar Ligi çok ciddi bir platform. Konsantrasyonu asla bozmayacaksın, her dakikanın kıymetini bileceksin. Yoksa durum 3 dakika içinde değişir. Tıpkı dün olduğu gibi. Hayata hep negatif bakan insanlar zaman kaybıdır. Kötümserlik, kalıcı ruh bozukluğudur. İyiliğin de en büyük düşmanıdır değil mi futbol cahilleri? RAKİP ne kadar zayıf olursa olsun Selçuk ve arkadaşlarının bir mücadelesi vardı. Ama yetmedi. Her şeye rağmen kötümser olmayın. Steve Jobs, başarının sırrını anlatırken “Baştan sona sorumluluk al” der. Bu sorumluluğu dün Sneijder üstlenmeye çalıştı ama o da yetemedi. 60’tan sonra kalemizde büyük tehlikeler yaşadık. Astana, G.Saray’ın kalitesinde bir takım değil ama asla pes etmedi. SAHİP ÇIKIN! TÜRKİYE’DEKİ vicdan açığı, bütçe açığından çok daha büyük maalesef. O yüzden birazcık vicdan. Hakan Balta’nın şanssızlığı, Semih’in acemiliği, Denayer’in ters vuruşu futbol içinde olan şeyler. İnsan ayağına gelen fırsatı kaçırdığına üzülüyor sadece. Çıkar ilişkilerinden, sahte dostluklardan midem bulanıyor artık. Suflörü karga olanlar, süreci bu hale siz getirdiniz. Bakalım bu beraberlik sonrası ne söyleyeceksiniz? Ama derim ki enkaz edebiyatı yapmayın, Türkiye’nin markasına sahip çıkın. Çünkü G.Saraylılık bir gururdur, duygudur, bağlılıktır.