İki ilimiz arasında döner kebap kavgası: Döner kebap hangi ilin ?
Oğuzhan İskenderoğlu, sözlerini şu cümlelerle tamamladı:
“Az önce söylediğim gibi tarih kanıtla olur demiştim. Benim
tabelaya ‘Kebapçı Mehmet Oğlu İskender' yazdıran 6 kuşak önceki
dedemin ismi böyle geçiyor ama başka bir Osmanlı arşivinde ‘Çarkçı'
diye geçtiğini de gördüm. Çarkçı, gemi motoruyla uğraşan,
mühendislik alanında iş yaptığını, ama kasap bir aileden geldiğini
de anlıyoruz. Bu döner ocağına baktığınızda sıradan bir kasabın
yapamayacağını görebilirsiniz. O günkü tasarımı değerlendirirseniz,
üstünde rüzgar gülü gibi ocağın dönmesini sağlayacak bir aparat
var. Biz bunları anlatırken bile kesin bilginin olmamasının yanı
sıra noktaları birleştiriyoruz. Benim kendi dedem 1966 yılında
vefat etmiş, ben 1986 doğumluyum. Ben dedemi hiç görmedim. İskender
dede, 1934 senesinde vefat etmiş, babam 1949 doğumlu, o da dedesini
hiç görmemiş. Efsaneler tarih değildir. Tarih, belge ve kanıtla
olur. Mehmet dedeyi sayarsak ben 5'inci kuşağım. Ailemiz o
tarihlerde İstanbul'da at üzerinde et satarmış. O dönemden buralara
gelindi. Biz İskender dedeyi başlangıç alarak bugüne kadar
geliyoruz. Bizden daha eski olan bir müessese nasıl üç kuşak
olabilir? Burada gördüğünüz tabela ve döner ocağı, bahse konu olan
fotoğrafın da önündedir. Bu tabelalara babam döneminde karbon testi
yaptırıp, bir tarihte koydurmaya çalıştı. Ve aşağı yukarı 150-160
senesine ait olduğunu biliyoruz. O döneme ait fotoğrafları bizler
çekmediğimiz, müşteriler çektiği için tarihleri açısından da doğru
aktarımlar yapmaya çalışıyoruz.”