Yatırımcının yeni gözdesi: ''Ağaç dik, zengin ol''

Yatırımcıların yeni gözdesinin “ağaç dikim işi” olduğu ortaya çıktı.

Dünya gazetesi yazarı Didem Eryar Ünlü, bugünkü “Bitcoin’i unutun, ağaç dikmek daha kârlı!” başlıklı yazısında, World Resources Institute (WRI) and The Nature Conservancy (TNC) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmayı kaleme aldı. Rapora göre, ağaç dikim işine giren şirketler, satışlarını her yıl 10 kata kadar arttırabiliyor.

Didem Eryar Ünlü, raporu şöyle özetledi:

“Rapor, orman vasfını yitirmiş arazileri restore etmenin sadece çevre açısından değil yatırımcılar ve girişimciler açısından da çok önemli bir fırsat oluşturduğunu ortaya koyuyor ve birçok yatırımcının bu konudaki potansiyelin farkında olmadığının altını çiziyor.

‘Ağaç Dikme İşi: Büyüyen Bir Yatırım Fırsatı’ adı verilen rapor kapsamında dünya genelinde yüzlerce şirketi değerlendirilmiş ve 14 şirket rapora dahil edilmiş. Ortaya çıkan sonuç şöyle: Restorasyon ekonomisinde; teknoloji, tüketim malları, proje yönetimi ve ticari amaçlı ormancılık yükselen alanlar arasında. Hatta şirketler bu yeni iş modeli ile yıllık gelirlerini 10 kat artırmayı başarmış durumdalar.

Raporun yazarlarından WRI Yöneticisi Sofia Farugi, ‘Teknolojinin ağaç dikim maliyetlerini azaltması, tüketicilerin ormanları restore eden şirketleri tercih etmesinin de bir soncu olarak uzun vadeli büyüme fırsatları çok büyük. Bugün, restorasyona yatırım yapma zamanı’ diyor.”

 
RESTORASYON EKONOMİSİNİN EN ÇOK KAZANAN 14 ŞİRKETİ

“Rapor restorasyon ekonomisinde dört yükselen alan olduğunu ortaya koyuyor” diyen Didem Eryar Ünlü, şöyle devam etti: “Bunlar; teknoloji, tüketim malları, proje yönetimi ve ticari amaçlı ormancılık. Yatırımcılara ve girişimcilere yol göstermesi açısından raporda 14 şirketin iş modelleri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bu şirketler; BioCarbon Engineering, Brinkman, EcoPlanet Bamboo, Ecosia, F3 Life, Fresh Coast Capital, Guayaki, Komaza, Land Life Company, Lyme Timber, New Forests, Symbiosis Investimentos, Tentree ve Terviva.

Raporda yer alan bu şirketler, geliştirdikleri inovatif iş modelleri ile kalkınma bankaları, vakıflar, risk sermayesi şirketlerinden olmak üzere milyon dolarlara ulaşan boyutlarda yatırım almayı başarmış şirketler aynı zamanda.

Global Lands for The Nature Conservancy Yönetici Direktörü Justin Adams’ın da dediği gibi, ‘Küresel ısınma konusunda ciddi bir duruş sergilemek istiyorsak, doğaya yatırım yapmak konusunda da ciddi olmamız gerekiyor. Gelecekte topraklarımızı verimli bir şekilde yönetmek, karbon emisyonlarının üçte bir oranda azalmasını sağlayabilir.’

Günümüz teknolojileri ağaç dikiminin çok daha hızlı, ucuz ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine fırsat sağlıyor. Tohum eken dronlardan, küçük çiftçilere kredi veren şirketlere kadar çok sayıda gelişme, restorasyon sürecinin yapısını değiştiriyor. Bu fırsatların bundan beş sene öncesinde olmadığını söylemek yanlış olmaz. Teknoloji, orman niteliğini yitirmiş alanların restorasyon maliyetini düşürdükçe, talebin de artması kaçınılmaz olacak. Aynı güneş enerjisinde yaşandığı gibi.”

160 MİLYON HEKTAR TOPRAK RESTORASYON BEKLİYOR

Didem Eryar Ünlü, yazısını şöyle sonlandırdı: “Tüketici malları alanında faaliyet gösteren şirketler ise restorasyon sürecine inovatif yollarla dahil oluyorlar. Doğal ürünler, çevreyi koruyan sosyal sorumluluk faliyetleri, tüketicilerin çevreye duyarlı olan şirketleri tercih etmesi, şirketlerin çevresel zararlarını azaltma hedefleri bu süreci hızlandıran gelişmeler arasında yer alıyor.

Bu arada kamusal alanların restore edilmesi, şirketler için çok önemli yeni bir pazar anlamına geliyor. Özellikle de Paris İklim Anlaşması, ülkelerin bu yönde harekete geçmesini hızlandırdı.

Dünya genelinde restore edilmesi gereken 160 milyon hektar toprak mevcut. Bu süreçte, tasarım, yönetim ve projelerin hayata geçirilmesi açısından şirketlere çok önemli bir rol düşecek. Dünya genelindeki yatırımcılar da bu projelerle yakından ilgileniyorlar. Nitekim özel sermayenin bu alana ilgi duyması, hava kalitesini iyileştirecek, sağlıklı, toplumsal paylaşımı artıracak yeşil alanların sayısının artmasını da beraberinde getirebilir. Dolayısıyla, restorasyon ekonomisinin, hem sürdürülebilir yaşam alanları, hem yeni iş alanları yaratmak açısından önemli bir rol üstleneceğini söylemek yanlış olmayacak.”

Sonraki Haber