Türkiye’de yenilenebilir enerji sektörü
Global Partners Türkiye’de yenilenebilir enerji konusunda ki gelişmeleri ve sektörün geleceğini değerlendirdi.
2016 Yılı Türkiye enerji sektörü açısından önemli bir yıl oldu. Özellikle yenilenebilir enerji alanında yapılan önemli ve radikal yönetmelik değişiklikleri ile sektör, kendisine yeni bir yön çizme noktasına geldi. Resmi Gazete’de yayınlanan “Elektrik piyasasında lisanssız elektrik üretimine ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” kapsamında lisanssız elektrik üretimine ilişkin ciddi ve radikal kararlar alındı. Bu kararlar beraberinde üretim tesisi kurulana kadar devir yasağını da beraberinde getirdi. Ayrıca 2016 yılının son haftasında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren uygulamaya göre 31/12/2017 tarihinden sonra devreye alınacak lisanssız tesisler için sistem kullanım bedelleri ciddi şekilde arttırılarak 10,251 kr/kWh olarak belirlendi. Bu bedel 2016 yılında kurulan tesisler için 0.7597 kr/kWh iken 2017 yılı için 2,528 kr/kWh olarak tespit edildi..
Lisanssız üretim ile ilgili yapılan bu değişiklikleri, 29852 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Yönetmeliği (YEKA) takip etti. İlgili düzenleme ile Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları için açılacak ihalelere katılım ve sonrasında kurulum aşamalarında ihale şartnamelerinde belirtilecek esaslara uygun yerli üretim şartı ve buna ilave olarak AR-GE şartı da zorunlu kılındı.
Türkiye’de elektrik enerjisi kurulu gücü 2000 yılında 27.000 MW civarlarındayken 2016 yılı sonu itibari ile 78.500 MW düzeyine çıktı. 2016 Yılında Türkiye’de toplam 187 adet kabulü gerçekleşen Enerji yatırımı yapıldı. Toplam 5165,84 MW kurulu güce sahip bu yatırımlar içinde en büyük payı %68,25 ile Termik santraller alırken, onu %15,15 pay ile RES yatırımları takip etti ve GES yatırımları % 0,25 pay ile son sırada yer aldı.
Petrolün enerji üretiminde giderek azalan payına karşılık yenilenebilir enerji kaynakları, üretimdeki payını ciddi şekilde arttırarak kömür ve doğalgazı da geride bırakarak 2040 yılında dünya enerji üretimine katkı veren en büyük elektrik üretim metodu olarak karşımıza çıkacaktır. Dünya geneline baktığımızda 2040 yılına gelindiğinde 2012 senesine nazaran rüzgar enerjisi üretiminin 5 kat, Güneş enerjisi üretiminin ise 10 kat artması beklenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan 2015-2019 stratejik planı doğrultusunda Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretimi ile ilgili koyduğu hedefler Rüzgara dayalı kurulu güç için 2019 yılında 10.000 MW, Güneşe dayalı kurulu güç için ise 3.000 MW olarak belirtilmiştir. Bu hedefler 2016 gerçekleşmeleri göz önüne alındığında rüzgar enerjisinde yaklaşık iki kat, güneş enerjisi kurulu gücünde ise yaklaşık dört kat kurulu güç artışına denk gelmektedir.
Sektörün karşılaştığı zorluklar;
Bütün bu düzenlemelere rağmen biz yenilenebilir enerji konusunda hala bazı olumsuzlukların ve üzerinden aşılması gereken zorlukların olduğunu düşünüyoruz. Bu zorlukları finansman zorlukları, sıkı ithalat rejimi, alt yapı gereksinimi ve dövizdeki belirsizlikler olarak sıralayabiliriz.
Yeni yapılacak enerji yatırımları için, yurtdışı kaynaklı uzun vadeli proje finansmanı modelleri geliştirmek ve alternatif yatırım modellerini çeşitlendirmek ve böylelikle finansman konusunda sektörün ivmelenmesine ortam hazırlamak gerekir diye düşünüyoruz. 2016 yılında kurlarda yaşanan yükseliş de döviz borç yükü taşıyan enerji şirketlerini olumsuz yönde etkiledi. 2017 yılında kurlarda öngörülebilir ve dengeli bir seyrin izlenmesi sektöre bir nebze rahatlama getirebilir.
Özellikle Güneş enerjisi sektöründe güneş panelleri üzerinde uygulanan sıkı ithalat rejimi güneş enerjisi panel maliyetlerini oldukça arttırmış görünüyor. 2016 yılının ortalarında güneş enerjisi teşviklerinin kaldırılması ve panel ithalatının gözetim belgesine tabi tutulması sonucu geçici olduğunu düşündüğümüz bir süre için sektörün ciddi manada yavaşladığını gözlemledik. Bir çok üretici firma gözetim belgesi alma sürecini hızlı yürütemedi ve bunu bağlı olarak panel ithalat maliyetleri %80-%100 oranında arttı. Yerli üreticiler bu durumdan olumlu etkilenirken bu seferde yerli üretim kapasitelerinin sınırlı olduğu gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Ülkemize eski teknolojilerin girmemesi konusunda çok olumlu olduğunu düşündüğümüz gözetim belgesi düzenlemesinin, yabancı üreticiler açısından sürecin yavaş ilerlemesinden dolayı sektör genelinde ciddi bir yavaşlamaya sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Bilindiği üzere yenilenebilir enerji üretiminde karşı karşıya gelinen en önemli sorun enerjinin düzenli ve sürekli şekilde üretilememesidir. Rüzgar olmayan durumlarda rüzgar enerjisi tesisleri enerji üretemezken, geceleri güneş enerjisi tesislerinden enerji sağlanamaz. Bu durum elektrik alt yapısında düzensizliklere sebep olmakta ve alt yapı konusunda yeni yatırım ve yazılım geliştirmesi yapmayı zorunlu kılmaktadır. Bu tür düzensizlikleri önlemek ve verimi arttırmak için Avrupa ve Amerika’da yeni teknolojiler geliştirilmekte. Rüzgar ve güneş enerjisine dayalı üretim tesislerinde enerji depolama sistemlerinin ve hibrit sistemlerin kullanılmasının önemi ve gerekliliği ortaya çıkmıştır. Biz yakın zamanda şebekeye kesintisiz ve regüle şekilde enerji verilmesinin yenilenebilir enerji üretimi yapan bütün tesisler için bir gereklilik olacağını düşünüyoruz. 2017 senesi bu tür teknolojilerin yakından takip edildiği ve ülkemize girdiği bir yıl olacaktır.