Tüketici güveni kriz sinyali mi veriyor ?
Tüketici güven endeksi 58.52’ye inerek son altı yılın en düşük seviyesine indi. Peki bu durum kriz için öncü sinyal anlamına mı geliyor?
Bugün açıklanan eylül ayı tüketici güven endeksi, yüzde 6.1 oranında düşerek, 58.52 oldu. Endeks, 2009 Ocak ayından bu yana en düşük düzeye geriledi.
Sözcü'deki habere göre tüketici güven endeksi, tüketicilerin mali durumları, ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeli, gelecek döneme ilişkin beklentileri ve yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçen bir gösterge. Özetle, tüketicinin ekonomiye bakışını gösteren bir endeks. 100′den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100′den küçük olması ise tüketici güveninde kötümser durum olduğunu gösteriyor.
Tüketici güven endeksi 6,5 yılın dibinde
Bununla birlikte, Ağustos’ta 62,3 olan endeksin 58.52’ye gerilemesi, piyasalarda endişeyle karşılandı. Nitekim endeks ekonomik kriz için öncü göstergelerden biri olarak kabul ediliyor.
Uzmanlar bu veriyi ‘kriz’ olarak değerlendirmek için erken olduğunu söylerken, diğer taraftan da bunun ciddi bir uyarı olduğunu, devam etmesi durumunda krize doğru gidildiğinin bir işaret olduğunu vurguluyor.
Tüketici güven endeksinin 58.52’ye gerilemesini değerlendiren Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy da “Kriz öncesi sinyal görmek için henüz erken” diyor ve ekliyor: “Tabi ki bir öncü göstergedir. Ama bu tip verilerin ardışık olarak tekrarlanmasını bekleriz. Güven endeksinin düşmesinde en önemli etken siyasi belirsizlik. Buna bağlı olarak hem kur tarafında yükselişin yüksek seviyede olması hem de gösterge tahvil ve faizin yüksek olması önemli neden olarak karşımızda duruyor.”
Kriz için henüz erken olduğunu söyleyen Paksoy, bununla birlikte bu verinin dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, “Bu, içerideki terör olaylarına bağlı olarak hükümet görme ve ekonomi yönetiminin oluşması noktasında piyasaların talebini gösteriyor. Ekonomik kazanımların kaybedilmesi noktasında yaşanan endişeyi anlatıyor. Ekonomide üretime büyüme odaklı yapısal reform talebini belirtiyor” diyor.
Verinin düşmesinde Fed’in çizdiği riskler, gelişen piyasalara karşı belirsizlik, global büyüme sorunlarının da etkili olduğunu anlatan Paksoy, şöyle devam ediyor: “Bunu bir sonuç olarak görmek lazım. Ama aynı zamanda öncü sinyaldir. Dikkatli olmak lazım. Muhakkak dikkate alınmalı. Siyasi taraf bu sinyali iyi okumalı.”