Ömer Koç: ''Türkiye'nin ciddi reformlara ihtiyacı var''
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç'un, Üst Düzey Yöneticiler Toplantısı'nda yaptığı konuşma holdingin Bizden Haberler adlı dergisinde yayınlandı.
17 Aralık'ta düzenlenen ‘‘Üst Düzey Yöneticiler Toplantısı’nda dünyada yaşanan siyasi gelişmeler ile bunların küresel ve ulusal ekonomiye olan yansımalarını değerlendiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un konuşması holdingin Bizden Haberler adlı dergisinde yayınlandı.
2020'de yüzde 1,8, 2021 yılında ise yaklaşık yüzde 10 büyümesini memnuniyetle karşıladıklarını belirten Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı 2000’li yılların ilk 10 senesinde yapıldığı gibi Türkiye’nin ciddi reformlar uygulayarak ülke riskini azaltması gerektiğini vurguladı.
''2060 YILINA KADAR KİŞİ EKONOMİK BÜYÜME POTANSİYELİ EN FAZLA OLAN ÜLKE TÜRKİYE''
Koç’a göre, Türkiye’yi bir an evvel cazibe merkezi haline gelmesi ve doğrudan yatırımları çekmesi şart.
“Kurları, maliyetleri ve nihai netice olan enflasyonu azaltmanın başka kalıcı yolu maalesef yok. OECD’nin ekim ayında yayımladığı rapora göre işgücü verimliliğindeki artış beklentisi ve sermaye yatırımları kapasitesi değerlendirildiğinde, 2060 yılına kadar kişi başına ekonomik büyüme potansiyeli en fazla olan üye ülke Türkiye’dir. Bu potansiyelin gerçekleştirilmesi için gerekli olan adımların hızla atılmasını dilerim. Kıymetli bilim insanı Daron Acemoğlu’nun ekim ayında TÜSİAD’daki konuşmasında dile getirdiği üzere, daha iyi bir geleceği inşa etmenin yolu daha iyi kurumlar oluşturmaktan geçiyor. Bunun için ise sivil toplumun aktif katılımı gerekiyor. Başta FED olmak üzere birçok merkez bankası, enflasyondaki yükselişi ilk etapta arızi olarak değerlendirse de ağustos ayından itibaren daha temkinli davranıyorlar. Bu konu, doların küresel rolü nedeniyle tüm ülkeleri yakından ilgilendiriyor. Ancak Türkiye gibi kısa vadeli sermaye hareketlerine duyarlı ekonomiler açısından daha da önemli bir faktör.”
Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede ‘devletsizleşme’ risklerinin artığına dikkat çeken Ömer Koç, Türkiye’nin iliklerine kadar hissettiği mülteci meselesi ile toplumsal hareketlilik problemlerinin gelecek yıllarda da büyüyerek devam edeceğinin altını çizdi.
''WASHİNGTON'UN BÖLGEDEKİ YENİ GÜVENLİK KONSEPTİNDE, ATİNA'NIN AĞIRLIĞININ ARTMASINI DİKKATE ALMAMIZ GEREKİYOR''
Avrupa ve dünya siyasetindeki gelişmeler ilgili de değerlendirmelerde bulunan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri hakkında yorum yaparken ABD’nin Yunanistan’a ilgisine dikkat çekti
Ömer Koç, ‘‘16 senelik Merkel döneminin ardından Sosyal Demokratlar liderliğinde kurulan bir koalisyon tarafından yönetilecek. Hükûmet programında adı en fazla geçen ülkelerden biri olan Türkiye; Avrupa Birliği’ne aday değil, komşu olarak tanımlanıyor. Berlin’deki yeni hükûmet, AB’nin yeşil mutabakatına güç katacaktır. Glasgow’da düzenlenen İklim Değişikliği Konferansı, bazı hayal kırıklıklarıyla sonlansa da Avrupa yeşil dönüşümü ana büyüme stratejisi olarak belirledi. Biz de Topluluk olarak, Karbon Dönüşüm Programımızı büyük bir titizlikle takip edeceğiz. Avrupa’nın kaderinin Paris-Berlin ekseninde belirlendiğini düşünürsek önümüzdeki nisan ayında Fransa’da düzenlenecek başkanlık seçimlerini yakından izlemeliyiz. Bugün için Avrupa Birliği ile ilişkilerdeki tek tesellimiz, bir kriz yaşanmıyor olması. Fiilen rafa kaldırılan üyelik müzakerelerinden sonra, Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna ilişkin bir beklentimiz de şimdilik yok. Hâl böyleyken, Fransa’nın eylül ayında Yunanistan’la resmîleştirdiği güvenlik anlaşmasının, gelecekte yeni bir kriz doğurmamasını diliyorum. ABD ile ilişkilerimiz de, bilhassa içinde olduğumuz şartlar düşünüldüğünde maalesef fırsatlardan çok riskler içeriyor Görünüşte Rusya’ya karşı olmakla birlikte, Washington’un bölgedeki yeni güvenlik konseptinde, Atina’nın ağırlığının artmasını dikkate almamız gerekiyor’’
''YENİ BİR SOĞUK SAVAŞIN İTTİFAKLARININ BU SEFER, PASİFİK KIYILARINDA ŞEKİLLENDİĞİNİ GÖRÜYORUZ''
Batı’nın Çin’in yükselişinden kaygı duyduğunu da belirten Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Pasifik ve atalntik bölgesindeki güç savaşlarına dikkat çekti.
Ömer Koç, ‘‘ABD, ekonomik ve askerî imkânlarını, giderek güçlenen Çin’e karşı Asya-Pasifik bölgesine odaklayacak. Ortadoğu’daki güçlerini aynı nedenle azaltıyor. Nitekim Washington eylül ayında; İngiltere ve Avustralya ile ‘Aukus’ isimli güvenlik paktını kurdu. Hindistan, Avustralya ve Japonya ile de ‘Quad’ adı altında iş birliğine gidiyor. Yeni bir soğuk savaşın ittifaklarının bu sefer, Pasifik kıyılarında şekillendiğini görüyoruz. Atlantik’te ise Fransa, Macron’un liderliğinde Avrupa’yı yeniden yaratıp küresel oyunda tutunmaya çalışıyor. Asya, 21. yüzyılda yeniden dünyanın en büyük ekonomisi hâline geldi ve bunu da Çin’e borçlu. Kırk yıl boyunca ortalama yüzde 10 gibi muazzam bir hızla büyüyen Çin, bu süreçte yüz milyonlarca vatandaşını yoksulluktan kurtarırken binden fazla dolar milyarderi yarattı. Ancak Pekin, ağustos ayında ‘ortak refah’ adını verdiği bir politika değişikliği duyurdu. Özel sektör üzerindeki baskının artmaya başladığı bu yeni süreç müteşebbisleri ürkütürse, Çin’in verimsiz kamu işletmeleriyle geleceğe ilişkin emellerini gerçekleştirme şansı çok azalır’’ diye konuştu.