IMF'nin raporunda dikkat çeken Türkiye ayrıntısı!
Uluslararası Para Fonu (IMF), tarafından dün yayınlanan ve Türkiye ile ilgili değerlendirmelerin de yer aladığı Dış Sektör Raporu’nda dikkat çeken ayrıntılar.
Uluslararası Para Fonu (IMF), dün yayınladığı Dış Sektör Raporu’nda Avrupa Birliği ülkeleri ve dünyanın 29 büyük ekonomisini mercek altına aldı. Raporda, Türkiye ile ilgili değerlendirme de yapıldı.
Raporda, Türkiye’nin 2019'daki dış pozisyonunda belirsizliklerin yüksek olmasına rağmen, orta vadeli politikaların tahmin edilenden daha güçlü olduğu kaydedildi. IMF, büyük dış finansman ihtiyaçları ve nispeten düşük rezervlerin Türkiye'yi şoklara karşı savunmasız bıraktığını vurguladı.
Kısa vadede COVID-19 krizinin etkisini hafifletecek ve tercihen daha fazla dış istikrarı sağlamaya yardımcı olacak bir politika paketi oluşturulmasını tavsiye eden rapor, geçici ve hedefli mali destek yoluyla en savunmasız kişilerin korunması gerektiğine işaret etti.
Rapor, Corona virüsü salgını öncesinde var olan dengesizliklerin orta vadede sürmesi halinde dış esnekliği güçlendirmeyi ve ekonominin sürdürülebilir bir yeniden dengelenmesini desteklemeyi amaçlayan politikalar oluşturulması gerektiğini vurguladı. Raporda, verimliliği arttıracak, şoklara karşı dayanıklılığı sağlayacak, şeffaflığı arttırmaya odaklanacak yapısal reformlar gerekli olduğu da ifade edildi.
IMF, hızlı kredi büyümesini yeniden canlandırma çabalarıyla desteklenen para politikası rezervleri yeniden inşa ederken, enflasyonu dayanıklı bir şekilde azaltılması ve Merkez Bankası’nın kredibilitesini arttırmayı da gündemde tutması önerisinde bulundu.
NE ANLAMA GELİYOR ?
Uzmanlar, IMF raporundaki Türkiye bölümünün dikkatli ve özenli üslupla yazıldığı görüşünde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Hurşit Güneş, raporun Türkiye’ye önemli tavsiyelerde bulunduğunu söyledi.
Profesör Güneş, “IMF’nin uyarıları yerinde ve hatta ziyadesiyle ölçülü. Meseleyi alevlendirmekten özellikle kaçınıyorlar. Türk ekonomisindeki kırılganlık nedeniyle döviz rezervleri ve dış açığı daralıyor, raporda da bu analizi görüyoruz. Dış ticaret daha da daralıyor turizm gelirlerinin de toparlanacağını sanmıyorum. Döviz rezervlerindeki sıkıntı, kura yansıdı. Bununla beraber ekonomi çok canlı, güven endeksleri beklentilerin üzerinde çok yüksek. Tabii bunun nedeni faizin düşürülmesi. Faiz ekonomiyi hormonlarken diğer yandan da döviz talebini tetikliyor. Bu da döviz rezervlerinin erimesine yol açıyor. Döviz kurunu tutmaya çalışırsanız -ki kamu banları uzun süredir döviz satıyor- bu sürdürülebilir değil.Yapılması gereken net; ya döviz kurunu serbest bırakacaksınız ya da faizi serbest bırakacaksınız. Barajın üzerindeki fazla su bırakılır ama hükümet bunu yapmıyor” diye konuştu.
“RAPOR, TÜRKİYE’NİN 2018 KOŞULLARINA DÖNDÜĞÜNÜ SÖYLÜYOR”
Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Hayri Kozanoğlu da IMF raporunun Türkiye’nin yeniden 2018 koşullarına döndüğü vurgusuna dikkat çekti.
VOA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlu’nun sorularını yanıtlayan Profesör Kozanoğlu, “IMF’nin Dış Sektörler Raporu’nda dikkatli bir dil kullanılmış. Rapor mümkün olduğu kadar spekülatif yaklaşımdan kaçınıyor. Ancak rapor, ‘Türkiye’deki bütün göstergeler, 2018’deki kriz dönemine dönüldüğünü gösteriyor’ diyor. Para politikasında kriz artışını frenlemek ve enflasyonu kalıcı olarak azaltmak için rezervleri tekrar güçlendirmek yönünde harekete geçilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. ‘Faizleri yükseltmekten başka bir çare yoktur.’ Türk Lirası’nın yüzde 25 civarında değersiz olduğunu söylüyor. Covid 19 döneminde uygulanan bazı önlemlerin -sermaye kontrolü ifadesini kullanmamakla birlikte- sermayeyi denetlemeye yönelik olduğunu ifade ediyor ve bu önlemlerin kısa sürede kaldırılması gerektiği üzerinde duruyor. Türkiye’nin finansal küreselleşmenin kurallarına uymadığı taktirde ülke ekonomisinde büyük çalkantılar yaşanacağını vurguluyor. 2019’da rezervlerin toparlanmasına rağmen 2020’de yeniden 2018 düzeyine geldiğini söylüyor” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ŞANSI ÇOK DÜŞÜK”
Merkez Bankası’nın bugün, finans dışı firmaların net döviz pozisyon açığının 2 milyar 74 milyon dolar azalarak 165 milyar 55 milyon dolara gerilediğini açıkladığını hatırlatan Hayri Kozanoğlu, raporda da bu duruma dikkat çekildiğini belirtti.
Prof. Kozanoğlu, “Rapor, Türkiye’nin dış borçlarının yönetilebilir olduğunu fakat özel kesimin döviz yükü açık pozisyonunun ciddi yük yaratabileceği üzerinde duruyor. Merkez Bankası, bugün reel sektörün döviz açığını 165 milyar dolar açıkladı. 2019 Mart’ında bu açık 222 milyar dolardı. Yani 57 milyar dolarlık daralma söz konusu. Döviz varlıkları 10 milyar artarken borçları 47 milyar azalmış. Dövizle talep yaratmışlar ama yatırım ve yeni istihdam için kaynak ayıramamışlar. Bu da Türkiye’nin büyüme rotasına girme şansının düşük olduğunu gösteriyor. IMF bizim haftalık, aylık verilerden gözlediğimizi kendi cephesinden teyit ediyor. Zaten bayram sonrasında ekonomide yaşanan çalkantı dış kırılganlıklara açık olduğunu ispat ediyor” ifadelerini kullandı.