Geçiş garantili projeler müteahhitleri zengin etti!

Rekor üstüne rekor kıran dolar/TL kuruyla birlikte, Türkiye'nin Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüsü gibi geçiş garantili projeleri için dolar kuru üzerinden verilen garanti bedellerin maliyeti de büyüdü.

Önceki gün tarihi rekorunu kıran dolar/TL kuru kuru dün de güne yükselişle başladı. Gün içinde 7,37 TL seviyesini görerek yeni bir rekor kıran kur, bunun ardından 7,15’e kadar geriledi. Yüzde 2’yi bulan yüksek fiyat hareketliliği bitmiş değil.

Öte yandan uzmanlar dolar kurunda yönünün yukarı olduğunu ifade ediyor. Ancak bu durum yüzünden halkın tedirginliği artıyor olsa da iktidar çevresinde kümelenmiş sermaye çevreleri avcunu kaşıyor. Zira son yıllarda kamu özel işbirliği (KÖİ) adı altında yap-işlet-devlet usulüyle yapılan projelerin garanti bedellerinin hemen hepsi dolara endeksli. Üstelik Hazine de salgınla beraber vermeye başladığı rekor seviyede bütçe açığını döviz ve altın cinsinden aldığı iç borçlarla finanse etti. Başka bir ifadeyle dolar, avro, altın her 1 kuruş yükseldiğinde halkın parasıyla finanse edilen hazinenin borç yükü artıyor, garantili projelerin müteahhitleri ve hazineye borç veren sermaye çevreleri zenginleşiyor. Dolar garantili projelerde ise özellikle Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim (3. Köprü) dikkat çekiyor.

GEÇMEYENİN ÖDEDİĞİ 51 LİRA ARTTI

Dünya’nın en uzun köprüsü olarak tanıtılan Osmangazi Köprüsü’nü Nurol, Özaltın, Makyol, Astaldi, Yüksel ve Göçay Grubu’nun ortak olduğu Otoyol AŞ tarafından işletiliyor. Köprü yap-işlet-devret usulüyle 22 yıl boyunca bu şirket tarafından işletilecek. Karşılığında ise şirkete araç başına 35 dolar artı KDV bedelle yıllık 14 milyon 600 bin adet araç geçiş garantisi bulunuyor. Buna karşılık otomobiller için köprüden geçiş bedeli 117,9 TL ile garanti bedelinin altında.

CUMHURİYET TARİHİNİN 1,5 KATI

Konuya ilişkin çalışmalarıyla bilinen finans uzmanı Kerim Rota’ya garanti bedellerinin kur artışından ne kadar etkileneceğini sorduk. Rota’ya göre yıllara yaygın şekilde Hazine, yap-işlet-devret modeli nedeniyle 75 milyar dolarlık taahhüdün altına girmiş durumda. Rota’nın ifadeleri şu şekilde; “KOİ projeleri ile, tüm Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca oluşan kamu dış borcunun 1,5 katı kadar döviz taahhüdüne girilmiş durumda. Bu taahhütlerin çok önemli kısmı da 2010- 2013 yılları arasında gerçekleşti. Döviz kurunun yüzde 5 kadar artması halinde yaklaşık 35 milyar lira ek maliyet oluşacak. Bu sözleşmelerin çoğu yıllar önce yapıldı ve garanti bedelleri o günden bugüne lira bazında katlandı. Türkiye de kişibaşı milli gelir 12 bin dolar iken ve ileride 25 bin dolara çıkacağı projeksiyonları ile ihale edilen projeler, bugün geldiğimiz noktada kişibaşı 8 bin dolar milli gelire sahip bir ekonomiye ağır yük yüklemekte.”

KÖİ PROJELERİ 75 MİLYAR DOLAR

Kamu özel işbirliği projeleriyle 75 milyar dolarlık taahhüdün altına girilmiş durumda. Bu projeler içinde aslan payı Karayolu projelerine ait. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre KÖİ projeleri aracılığıyla yapılan karayollarının yatırım bedeli 23,58 milyar dolar. Bunu 19,08 milyar dolarla havalimanları, 18,23 milyar dolarla enerji ve 11,59 milyar dolarla sağlık alanı takip ediyor. Diğer projelerle beraber yatırım toplamı 75 milyar doları buluyor. Böylece dolar kuru arttıkça işletmeci firmalara ödenen tutarlar milyarlarca lira artıyor. Bu artış ise halkın cebinden finanse ediliyor.

Sonraki Haber