Erdoğan'dan dövizdeki yükseliş için dikkat çeken açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda ASKON Genel Kurulu toplantısına katıldı. Erdoğan, ''Döviz kurundaki dalgalanmayı kontrol altına aldık. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz.'' dedi. Hafta başında dolar 12 liranın altında, euro ise 13 lira seviyesindeydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

ASKON'u kurulduğu günden bu yana yakından izliyorum. Ülkemizin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından ASKON'un üyelerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Orhan Aydın kardeşimizin başkanlığında yeniden oluşan yönetim kuruluna rabbimden muaffakiyetler niyaz ediyorum. Güzide derneğimiz Anadolu'nun bağrından çıkıp önce bölgesinde sonra Türkiye'de ve nihayet dünya çapında büyük işlere imza atan iş insanlarımızı temsil etmektedir. Hakkı ve hakkaniyeti gözeterek büyütülen ASKON son dönemde de ilkeli tavrı ile farkını ortaya koymuştur. 

Konumu, bereketi, potansiyeli, ekonomik ve sosyal iklimi ile her dönem insanlığın gözdesi olan Anadolu ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu Aslanları kavramını önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyorum.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim.

Türkiye olarak sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve dünya 5'ten büyüktür diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık, yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye tezkif ediyoruz. Üretim ve ihracat tarafında işler yolunda gidiyor. Bu süreçte önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma ve fiyatlardaki fahiş artıştır. Bu iki sorundan döviz kurundaki dalgalanmayı kontrol altına aldık. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Amacımız hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı, 1 ay, 6 ay, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını verebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Bir defa şu ikiliyi unutmayacağız. Güven ve istikrar. Kuruluşumuzdan itibaren ekonomik anlayışımızı bu iki kavramın üzerine yerleştirdik.

Kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanlar bunun bedelini ödemek mecburiyetinde kaldı. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz. Ülkemiz ve milletimizin selameti için doğru olanı yapmak da boynumuzun borcudur. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı ve yatırımların arttığı bir ortam inşa ediyoruz. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum. Türk Lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Faiz aşağı faiz yukarı. Arkadaşlar artık lütfen bu işi kitabımızından bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacak bununla yolumuza devam edeceğiz. 

Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın, hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımıza da kendi paramız dışında finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Paketi açıkladığımızdan itibaren mevduatta dövizden kendi paramıza ciddi dönüş başlamıştır. Tüm imkanlarımızı yeni ekonomi modelini yerleştirmeye harcayacağız. Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepte kaynaklanan ani, sert, rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Bütün bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan küresel ekonomik sistemdeki güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Altını tercih eden vatandaşlarımızı ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altındaki 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sistemini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemiz de elimiz o derece güçlü olur.

Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz batının kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa... Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir.

Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır.

Yaptığımız son düzenleme ile kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların önüne geçmiş oluyoruz. Kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, ambargolarla vazgeçilemeyenler, Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız Nas. Unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle yaptığımız mücadele mesele nasıl Tayyip Erdoğan şu parti bu parti meselesi değil, ülkenin bekası meselesiyse aynı mücadeleyi veriyoruz. 

Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir haline getirme mücadelemizi başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden hep birlikte yararlanacağız. Hiçbir ayrım yapmaksızın her vatandaşımıza diyoruz ki, kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun.

Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi şekilde yayılan yanlış, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları geliştirerek yeni pazarlar bularak destek olun. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona iyi hazırlanarak destek olun. Ticaret erbabıysanız aldığınız sattığını ürünlerin fiyat dengesini yüksek kazanç hırsıyla değil kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun.

Biz milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda hep birlikte Türkiye olduğumuzda üstesinden geleceğimiz hiçbir mücadele ve engel yok. 

(Kılıçdaroğlu) Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. TÜİK'ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. TÜİK sır kurumdır, burada da aynı şekilde hareket edersiniz. Talebinizi iletin, biz size cevap veririz dediler. Geldiler TÜİK önünde gösteri yaptılar. 

Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB'de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis'e gidiyor. CHP'nin amacının MEB'e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır. 

Devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir, sende bu dürüstlük yok, sen adam değilsin. Merkez Bankası bağımsız değil diyor, Merkez Bankası seni kabul etti, sen bağımsız değilsin, senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama dert başka olunca ortaya böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor.

Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Sen iktidara mı geleceksin? Kandil'dekilerle dirsek dirseğe, Ankara'dan İstanbul'a onlarla yürüyen sen değil misin? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten 4 köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya. Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınız kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz? 

Sonraki Haber