Erdoğan açıkladı; önce İş Bankası şimdi de Şişe Cam
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin İş Bankası'ndaki hisselerinin Hazine'ye devrinin ardından İş Bankası'nın dev iştirakı Şişe Cam'da da da Hazine’ye gelmesi gereken paylar olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki günlük Moldova ziyaretinden dönüşünde kritik açıklamalarda bulundu. Erdoğan, CHP’nin İş Bankası hisselerinin Hazine’ye devri konusunda çalışmaların devam ettiğini belirterek “Bir başka şey daha var: Türkiye Şişe Cam... İş Bankası’nın iştiraki. Dolaylı olarak bu nereye gidiyor? Onlara da (CHP) gidiyor. Yani, Şişe Cam’dan da Hazine’ye gelmesi gereken pay var” dedi.
Star gazetesinden Nuh Albayrak'ın haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları kaydetti:
İŞ BANKASI HİSSELERİ: Ben görevimi yaptım. Nedir benim görevim? Bu işi arkadaşlarıma söyledim. “Çalışmanızı yapın, Parlamento’ya taşıyalım” dedim. Şu anda başta Adalet Bakanım olmak üzere birçok hukukçu arkadaşlarımızı çalıştırıyoruz. CHP direnebilir. Bir defa neye direniyorsun? Senin malın, mülkünse niye direneceksin? Yani, bunlar da kendilerinin malı mülkü olmadığına inanıyorlar, onun için şimdi direnmenin yollarını arıyorlar. Tabi, bizim buradaki yapacağımız iş, bu milletin hakkını alıp sahibine teslim etmek. Bu milletin hakkı olan bir şeyin gideceği yer neresidir? Hazine... Yani, biz burada kalkıp da AK Parti’ye gelsin diye bir gayretimiz var mı? Yok... “Bu milletindir ve Hazine’nindir” diyoruz. Ha bunun dışında burada bir de olsa olsa, hukukçu değilim ama bunu söyleyen arkadaşlarım da var. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu zikrediliyor deniyor yasal düzenlemede. İşte 1933’te yapılmış bir yasal düzenleme var. Daha sonra 1966’da yapılmış...
ÖMER ÇELİK: 1933, sonra 1938’de, 1966’da CHP ilk defa TDK’ya ve Türk Tarih Kurumu’na ödeme yapmıyor. Vasiyete uymuyor. 1973, 1977, 1978 ve 1979... Dört kere daha ödemiyor CHP. her seferinde mahkeme kararıyla zorla alınıyor. Bizim dönemimizde de 2004 yılında aynı şey oluyor, 1 trilyon lirasını CHP’den alıp TDK ve Tarih Kurumu’na veriyoruz. Dolayısıyla vasiyete uyulmamıştır. Sürekli mahkemelik olmuştur konu.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ: Şimdi tablo bu. Bu tablo karşısında adımımızı atıyoruz, atacağız. Takipçisi de olacağız. Ama burada bir defa CHP’nin bununla yakından uzaktan en ufak bir bağı olamaz. Niye? Bir defa siyasi partilerin ticari faaliyeti anayasal bir hüküm olarak yasaktır. Aslında olay sadece bundan ibaret de değil. Bir başka şey daha var: Türkiye Şişe Cam... İş Bankası’nın iştiraki. Dolaylı olarak bu nereye gidiyor? Onlara da (CHP) gidiyor. Yani, Şişe Cam’daki İş Bankası iştiraklerinden de aynı şekilde Hazine’ye payın gelmesi gereken pay var. Bunların üzerinde çalışacağız. Biz partimize yönelik bir hak arayışı içinde değiliz. Millete ait olan bir hakkı arıyoruz. Milletin şu andaki yeri de Hazine’dir. Her şeyi de yine hukuk içinde, yasal olarak yapacağız. Buradan Hazinemizin, milletimizin hakkını inşallah kurtarma gayreti içinde olacağız.
HİSSELERİN VARLIK FONU’NA DEVRİ: Varlık Fonu’na niye devredilsin? Yok öyle bir şey. Kaldı ki Varlık Fonu da olsa, Varlık Fonu kimin? Bizim mi? Devletin. Böyle çok cüce, fikir fukarası yaklaşım tarzı olmaz.
BAHÇELİ İLE HER ZAMAN BİR ARAYA GELİRİZ
“Biz sayın Bahçeli ile her zaman bir araya gelebiliriz. Şu anda bizim bakışımız şu: Gerek sayın Bahçeli’nin, görevlendirdiğimiz arkadaşlar, yapacakları çalışmalarla işi pişirip bizim önümüze getirecekleri konuma geldiklerinde o zaman da biz tekrar bir araya gelebiliriz. Ama asıl görev şimdi bizim belirlediğimiz arkadaşlara düşüyor. Arkadaşlarımız gelişmelere göre çalışmaları yapacaklar. Fakat ortada yani, şu il, bu il, vesaire filan, böyle bir şey söz konusu değil.”
AKDENİZ'DE HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALIRIZ
Akdeniz’de Barbaros gemisine Yunan savaş gemisinin tacizini değerlendiren Erdoğan “Gereken neyse her türlü tedbiri de alırız” dedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da *Yunanlılar kendi kendilerine bir takım farazi çizgiler koyuyorlar, bunlara göre hareket ediyorlar. Barbaros gemimiz o bölgeye girdi. Biz orada normal faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” bilgisini verdi.
'YAPTIRIMLARI KALDIRIYORUZ' DEDİLER
POMPEO İLE GÖRÜŞME: Münbiç’ten başlayalım, tabi ben kendisine şunu hatırlattım. “Malum, 90 gün süre verilmişti. 90 günlük süre artık doldu gidiyor, şimdi herhalde 190’a ulaşacağız” dedim. “Bunu bir defa süratle halletmemiz lazım” dedim. “Şu anda Gaziantep’te Amerikalı askerler ile bizimkiler eğitimlerini yapıyor. Bunların yanında da yine Münbiç’le ilgili olarak oradaki terörist unsurların Fırat’ın doğusuna geçirileceği hususunda söz vermiştiniz. Hala geçirmediniz. Bu konuda Trump da söz verdi. “Bu konuda mesafe alınması isabetli olur” dedim. Bu kez bir mesafe alınması mümkün. Şu anda işte yeni bir dönem başladı. Hedefleri gerçekleştirmeye başlayabiliriz. Şu andaki durum bu.
KAŞIKÇI MESELESİ: Suudi gazeteci olayına gelince, bu konuda ciddi manada Suudi Arabistan tarafını sıkıştırıyorlar. Suudi Arabistan’dan açıklama istiyorlar. Bana bir heyet gönderdiler. Gelen heyetle bir görüşme yaptım. Görüşmede, o zaman şunu söyledim: “Öyle bir başkonsolosunuz var ki, yaptıklarını anlamak mümkün değil. Son derece lakayt davranıyor. Ertesi gün bunu ben Kral’a da söyledim. Kral da eleştirilerimize hak verdi. Görüldüğü kadarıyla şu an Suudi Arabistan’da farklı yaklaşımlar da dikkati çekiyor. Gazetelerde Abdülaziz Mutrib’e işaret ediliyor. Netice itibarıyla Suudi Arabistan bu olayı aydınlatmak durumundadır. Biz, olayın aydınlatılması için üzerimize düşeni yapıyoruz.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ: Biliyorsunuz, ta Brunson’dan önceki dönemlere uzanan taleplerimiz vardı ABD’den. Bunların birincisi FETÖ’nün ele başının verilmesiydi. Ben Sayın Trump ile görüştüğümde, “Klasörleri bırak, bana dosyaların numaralarını gönder, yeter” dedi. Biz tabi İbrahim Bey’le bütün dosyaların numaralarını gönderdik. Ama henüz bir ses çıkmış değil. Hakan Atilla meselesi, zaten sürecinde yürüyen bir durum. Ben Sayın Trump’a ta baştan beri, “Türk yargısına güvenin” dedim.
DİĞER YAPTIRIMLAR: Onları zaten açıkladılar. “Kaldırıyoruz” dediler. Sanıyorum Pompeo’nun böyle bir açıklaması oldu. Dikkat ederseniz, hafta başı ben arkadaşlara da söyledim. “Bu hafta piyasalarda bir rahatlama olursa şaşırmayın” dedik. Ve zaten piyasalarda da rahatlama başladı.
FIRAT'IN DOĞUSUNDA ASIL YER DEYRİZOR'DUR
FIRATIN DOĞUSU: Şu anda Fırat’ın Doğusunda zaten öyle ciddi manada rahatsız edici şeyler yok. Çünkü, Fırat’ın Doğusu diye zikredilen yerlere şöyle ağırlıklı baktığımız zaman oralarda adeta çölü görürsün. Burada önemli olan şey Fıratın Doğusunda Deyrizor’dur. Çünkü, orası bir enerji potansiyelidir. Onun bir şöyle havzası var. Orasıdır asıl yer. Çünkü, buradan terör örgütü malum ham petrolü çıkartıp ondan sonra belli yerlerde işlemesini yapıp buradan çok ciddi bir rakam, rant elde ediyor. Tabi terör örgütü zaten oralarla kontaklı halde. Başta DEAŞ olmak üzere. Burada YPG ve PYD, bunlar ise buraya kısmen ortaklıkları vs. oluyor. Şimdi burada tabi Rakka’nın durumu var. Bunlar için önemli olan. Münbiç’te... Bütün bunlara karşı. Ve hepsi de burada bayağı kararlı duruş sergiliyorlar. Şimdi Rakka noktasında da tabi yavaş yavaş rejim burada puan kaybediyor, daha çok koalisyon güçleri puan kaybedecek. Fakat zaman lehe işleyecek diye düşünüyorum. Çünkü şu anda Amerika ve koalisyon güçleri de bu konularla ilgili olarak arkadaşlarımız da onlarla irtibat kurma gayreti içerisindeler.
İDLİB'DE AKSAKLIK YAŞANMIYOR
İDLİB’DE DURUM: Şu an itibariyle verilen tarihte iş bitti. Yani, 15 Ekim itibariyle, ağır silahlar hemen hemen çıkarılması yerlere çıkarılmış vaziyette. Zaten Savunma Bakanımız da burada. Ayrıntıyı ondan alabiliriz.
HULUSİ AKAR: 300 civarında tank, zırhlı araçlar dahil, oradan alındı. Ancak, herhangi bir envanter söz konusu değil. Oradaki arkadaşlarımız, askerler, özel kuvvetler, istihbarat, izliyor. İkna dahil çeşitli yöntemlerle bu faaliyet çok çok büyük ölçüde tamamlandı. Bunu takip eden Rus makamlarının da açıklamaları var.
4’LÜ İSTANBUL ZİRVESİ: Dörtlü Zirve konusunda bir sıkıntı yok. İlgili liderlerin tamamı geleceklerini bildirdi. Fransa da dahil olmak üzere, dört ülkenin liderleri, inşallah belirlenen tarihte İstanbul’da bir araya geleceğiz. Hatta De Mistura da katılmak istediğini söyledi. Biliyorsunuz Kasım ayında süresi doluyor. Gelip Cenevre ile ilgili bir bilgilendirme yapmak istiyor. Biz de arkadaşlara gelebileceğini söyledik. Gelir, bize sunum yapar, biz de teşekkür ederiz. Ondan sonra biz çalışmalarımıza dörtlü olarak devam ederiz.