İşveren - işçi davasında AYM'den kritik WhatsApp kararı
WhatsApp'ta yöneticilerine ağır hakaret ettiği gerekçesiyle kovulan işçinin ireddedilen işe dönüş davasında son sözü AYM söyledi ve çalışanın WhatsApp yazışmaları hukuka aykırı delil sayıldı.
Özel bir şirket çalışanı olan ve Ordu’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir devlet hastanesinde bilgi işlem sorumlusu olarak görev yapan Samet A.’ın işine 2017 yılında son verildi.
Şirket, gerçeğe aykırı beyanla izin almaya çalıştığı, Whatsapp’ta çalışma arkadaşları ile yöneticilerine karşı iftira ve hakaret ettiği, çalışma arkadaşlarıyla birlikte örgütlü bir biçimde bilişim sistemini sekteye uğrattığı hususlarında savunma istedi. Samet A., yazdığı savunmaya rağmen işten atıldı.
Samet A. işe iade davası açtı. İşten atılmasına dayanak yapılan WhatsApp programının çok yaygın olarak kullanıldığını, bu yazışmaların kişisel veri olarak korunması gerektiğini, bu konuşmaların elde ediliş şeklinin muğlak olduğunu, konuşmaların hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu anlattı.
Şirket ise cevaben, işten atılma sebebi olan WhatsApp yazışmalarının görev başındayken kendisine tahsis edilen bilgisayarda gerçekleştirildiğini, başvurucunun bilgisayarı açık bırakması sonucunda sorumlu olan amirin yazışmaları elde ettiğini savundu. Ayrıca feshe dayanak yazışmalarda ağır şekilde sövmeler, iftiralar ve tehditler bulunduğu, başvurucunun sürekli rapor alarak iş akışını bozduğu, bu nedenlerle feshin haklı olduğunu ileri sürdü.
Mahkeme çalışanı haklı buldu ancak istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemesi işvereni haklı bularak davayı reddetti.
YÜKSEK MAHKEMEYE BAŞVURDU
İşçi son aşamada 2018 yılında Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme yaptığı inceleme sonunda şu değerlendirme ve tespitlerde bulundu:
AÇIK UYARI YOKSA: Öncelikle işyerinde kullanıma tahsis edilen bilgisayar üzerinden yapılan iletişimin denetlenebileceğine ve iletişim araçlarının kullanım koşullarına ilişkin olarak önceden tam ve açık bir bilgilendirme yapılmadığı hâllerde temel hak ve özgürlüklerinin işyerinde de korunacağı yönündeki haklı beklentiyle çalışan kişinin işyeri bilgisayarı üzerinden kişisel yazışmalar yapabileceğinin işveren tarafından da öngörülebilecek bir durum olduğu vurgulanmalıdır.
ÇALIŞANLARIN BEKLENTİSİ MAKUL: Buradan hareketle çalışana açık bir bilgilendirmenin yapılmadığı hâllerde hak ve özgürlüklerine bir müdahalede bulunulmayacağı hususunda çalışanların makul bir beklenti içinde olacaklarının kabul edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin sağladığı güvencelerden yararlandırılması gerektiği söylenebilir.
İŞVEREN BİLGİLENDİRDİĞİNİ ORTAYA KOYAMAMIŞTIR: Öte yandan özel hayat alanına dâhil olan WhatsApp mesajlaşma içerikleri gerekçe gösterilerek başvurucunun iş akdi feshedilmiştir. Ancak işveren, davalı taraf olarak yargılama sürecinde müdahalenin meşru görülebilecek nedenlerini ve dayanaklarını, başvurucunun beklentilerinin gözetildiğini ve haklarının dikkate alındığını, ayrıca müdahale konusunda başvurucunun bilgilendirildiğini ortaya koyamamıştır.
BİLGİLENDİRME YAPILMADAN MESAJ İÇERİĞİNE ERİŞİLDİ: Bu bağlamda yargılama sürecinde feshin temel sebebini oluşturan WhatsApp mesajlaşma programı ile iletişime veya işyeri bilgisayarlarında özel iletişime yönelik olarak böyle bir bilgilendirmenin yapılıp yapılmadığı derece mahkemelerince tartışılmamış, başvurucunun kendisi alenileştirmediği hâlde onun rızası alınmadan ve önceden bir bilgilendirme yapılmadan mesaj içeriklerine hukuka aykırı olarak erişildiği yönündeki esaslı iddialarının karşılanmadığı anlaşılmıştır.
ÖZEL HAYATIN KORUNMASINA AYKIRI OLDUĞU AÇIK: Kaldı ki somut olayda kişisel kullanıma ilişkin olduğu herkesçe ve işverence bilinen söz konusu programın denetlenmesinin başvurucunun özel hayatının ve haberleşmesinin gizliğinin korunması konusundaki makul beklentisine aykırı olduğu açıktır.
MAHKEME DEĞERLENDİRMEDİ: Mahkemece de anılan programın kişisel kullanıma özgü bir mesajlaşma programı olduğunun herkesçe bilinebilir bir durum olmasına rağmen bu tür bir programın içerisinde yer alan yazışmaların ne suretle denetlendiğine ve içeriklerinin feshe dayanak alındığı hususunun gerekli olup olmadığına ve başvurucunun özel hayatı ile haberleşmesine olan etkisine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
HUKUKA UYGUN ELDE EDİLDİĞİNE DAİR AÇIKLAMA YOK: Bunun yanında işveren başvurucunun bilgisayarındaki özel mesajları hukuka uygun bir yöntemle elde ettiğine yönelik de sağlıklı bir açıklama yapamamıştır. Yargılama aşamasında davalı şirket vekilinin davaya cevap dilekçesinden feshe dayanak olan mesajlaşma içeriklerinin başvurucunun bilgisayarını açık bırakması sonucunda sorumlu olan amiri tarafından elde edildiği anlaşılmıştır.
İÇERİĞE ERİŞİMİ ZORUNLU KILAN BİR DURUM YOK: Bu anlamda başvurucunun bilgisayarında yer alan iletişiminin içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun işveren tarafından açıklanmadığı görülmüştür.
ÖZENLİ YARGILAMA YAPILMADI: Açıklanan gerekçelerle özel hukuk iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM: ÖZEL HAYATA SAYGI HAKKI İHLAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:
Özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ve Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ordu İş Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine,
4.794,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
Oybirliğiyle karar verildi.