Emniyet’te emsal karar
Şanlıurfa’da görevli komiser yardımcısı, geçici görevlendirmesine yönelik itirazında haklı bulup tazminat almaya hak kazandı.
Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde komiser yardımcısı olarak çalışan S.Ç. 2015 yılı Şubat ayında iki ay süreyle Hilvan İlçesi’ne geçici olarak görevlendirildi.
S.Ç., döndükten sonra, geçici görevlendirme nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini için Valilik makamına dilekçeyle başvurdu.
Dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“Geçici görevli atama neticesinde,…Hilvan Emniyet Müdürlüğüne hiçbir ihtiyaç, kamu yararı ve hizmet gereği bulunmamasına rağmen görevlendirmem yapılmıştır.
…
Söz konusu,… idari işlemin Danıştay kararlarınca açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle şahsımın ve ailemin uğramış olduğu manevi zararı bir nebze hafifletebilecek manevi tazminat talep etmekteyim.
…
Yukarıda açıklamış olduğum sebeplerden dolayı, şahsımın görevinden alınarak bir başka göreve geçici görevlendirilmem için yeterli nedenlerin bulunmadığı, hizmet gereği ve kamu yararının söz konusu olmadığı, dolayısıyla işlemin tesisinde objektif sınırlar içerisinde kalınmadığı, kamu yararı – birey yararı dengesinin korunamadığı ve dava konusu geçici görevlendirme işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçelerinden hareketle,… şahsımın zararının tazmin edilebilmesi amacıyla,…, tazminatın tarafıma verilmesi hususunu…”
DİSİPLİNE VERİLDİ
“Hiçbir ihtiyaç, kamu yararı ve hizmet gereği bulunmamasına rağmen görevlendirmem yapılmıştır” ifadesi amirlerini eleştirme niteliğinde olduğu iddiasıyla disiplin soruşturması açıldı. Burada yaptığı savunmada, “Dilekçesinin nitelik olarak şikâyet dilekçesi olmadığını ve müracaat dilekçesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini” söylese de, kademe ilerlemesi 10 ay süreyle durduruldu.
MAHKEMEYE GİTTİ
S.Ç., disiplin cezasının iptali istemiyle mahkemeye başvurdu ancak reddedildi. İstinafta da sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme inceleme sonunda şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
Anayasa'nın 26. maddesinin asıl işlevi herkesin ifade özgürlüğünü korumaktır. Polis memurlarının da dâhil olduğu kamu görevlileri toplumun diğer bütün bireyleri gibi ifade özgürlüğünden yararlanır.
Somut olayda idareye müracaatın geçici görevlendirmenin ifasından sonra gerçekleştirildiği gözönüne alındığında, kullanılan ifadelerin idarenin süreklilik fonksiyonunu olumsuz yönde etkilediğini söylemek mümkün değildir.
Mahkemece başvuruya konu şikâyete olayın bütünselliği içinde bakılmamış; somut olayın kendi şartlarının neler olduğu, kullanılan ifadelerin niteliği, başvurucunun beyan tarzı, beyanın muhtemel sonuçları ve varsa kamu hizmetine veya kamu kurumunun disiplinine etkileri göz önünde bulundurulmamıştır.
Başvurucunun sözlerinin olayın bağlamından ve somut ifade açıklamasının bütünlüğünden kopartılarak ele alınması suretiyle ortaya konan gerekçenin ilgili ve yeterli kabul edilmesi mümkün değildir.
Ayrıca yukarıdaki hususlar dikkate alındığında başvurucunun kullandığı ifadeler nedeniyle kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasının demokratik toplumda gerekli olduğu da değerlendirilmemiştir.
İhlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya -taleple bağlı olarak- net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu:
İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.