Bakan Şimşek'e canlı yayında zor soru, ilginç yanıt
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek CNN International'da "okuldan arkadaşım" dediği Richard Quest'in sorularını yanıtladı. Quest'in Şimşek'e yönelttiği "Kendi hükümetinizin yarattığı hasarı mı tamir ediyorsunuz" sorusu ve Bakan Şimşek'in yanıtı dikkat çekti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CNN programcısı Richard Quest’e Türkiye ekonomisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Şimşek, Quest'in, "Borcunuzu şişiriyor musunuz? Kendi hükümetinizin yarattığı hasarı mı tamir ediyorsunuz?" sorusuna "Ortada abartılacak bir şey yok. Bakış açınıza saygı duyuyorum ama geçen sene bütçede ciddi delik yaratan büyük çaplı bir deprem yaşadık. Mali sağlığı tedavi etmekten kastım, deprem kaynaklı ortaya çıkan büyük harcama baskısıyla başa çıkmakla alakalı" yanıtını verdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CNN’in programcısı Richard Quest’in sorularını yanıtladı. Şimşek'in enflasyona yönelik mesajlar verdi. Şimşek, Quest’in, "Borcunuzu şişiriyor musunuz? Kendi hükümetinizin yarattığı hasarı mı tamir ediyorsunuz?" sorusuna yanıt verdi. Şimşek, "Şimdi adil olalım. Bakış açınıza saygı duyuyorum ama geçen sene bütçede ciddi delik yaratan büyük çaplı bir deprem yaşadık. Mali sağlığı tedavi etmekten kastım, deprem kaynaklı ortaya çıkan büyük harcama baskısıyla başa çıkmakla alakalı" dedi.
Şimşek'in açıklaması şu şekilde:
"Uzun vadede, büyümeyle dezenflasyon birbirini naksetmiyor. Esasında, 20 sene önce enflasyonu düşürdüğümüzden bu yana geçen 20 yıllık periyotta, Türkiye'nin reel GSYİH artış oranını, önceki 20 yıla kıyasla yaklaşık 1,5 yükselttik. Sürdürülebilir yüksek büyüme oranları yakalamanın en iyi yolu fiyat istikrarıdır. Türkiye'nin GSYİH'sinin borcuna oranı, yüzde 29,5; gelişmekte olan pazarlardaysa ortalama yüzde yüzde 69. Dolayısıyla ortada abartılacak bir şey yok. Mali disiplini sağlıyoruz. Şimdi adil olalım. Bakış açınıza saygı duyuyorum ama geçen sene bütçede ciddi delik yaratan büyük çaplı bir deprem yaşadık. Mali sağlığı tedavi etmekten kastım, deprem kaynaklı ortaya çıkan büyük harcama baskısıyla başa çıkmakla alakalı."
“ENFLASYON HEDEFİMİZ BU YILIN SONU İÇİN YÜZDE 36"
Ayrıca Şimşek, Türkiye’nin ulaşmayı hedeflediği enflasyon verilerine dikkati çekerek “Enflasyon hedefimiz bu yılın sonu için yüzde 36, önümüzdeki sene yüzde 14 ve 2026 için de yüzde 9.” dedi.
“Enflasyonu yenmek, enflasyonu düşürmek zaman alır. Para politikası gecikmelerle çalışır. Aşağı inecek. Yılın ikinci yarısında bunun kanıtlarını göreceksiniz. Önümüzdeki üç yılda fiyat istikrarını sağlamak için gerekli tüm adımları attık. Yani bu bir süreç ama oraya varacağız.”
MESAJ NETTİ: ENFLASYONU DÜŞÜRÜN
En büyük önceliklerinin enflasyonla mücadele olduğunu yineleyen Şimşek, "Seçim sonrası program daha güçlü sahiplenildi çünkü halkın mesajı netti: Enflasyonu düşürün. Enflasyon en geriletici vergilendirme biçimi ve aynı zamanda gelir eşitsizliğinin de temel nedeni. Dolayısıyla enflasyonu düşürmek orta vadeli ekonomik programımızın özünü oluşturmakta” sözlerine yer verdi.
"YÜKSEK BÜYÜME HIZININ EN İYİ YOLU FİYAT İSTİKRARIDIR”
Mali disiplini yeniden tesis ettiklerini belirten Şimşek, enflasyonu düşürürken büyümeden de vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak “İşler şöyle yürüyecek… Uzun vadede büyüme ile enflasyon ve enflasyonun düşmesi arasında herhangi bir ödün verme söz konusu değildir. Aslında 20 yıl önce enflasyonu düşürdüğümüzde, Türkiye’nin 20 yıllık reel büyüme oranını önceki 20 yıla kıyasla neredeyse yüzde 1.5 puan artırmıştık. Dolayısıyla sürdürülebilir yüksek büyüme hızının en iyi yolu fiyat istikrarıdır” dedi.
ORTA DOĞU'DA YÜKSELEN TANSİYONU DEĞERLENDİRDİ
Şimşek Orta Doğu'daki yüksek tansiyonun ekonomiye yansımalarıyla ilgili de konuştu.
Şimşek gerilimden dolayı İsrail yönetimine tepki göstererek “Bu bizi geceleri uyanık tutan bir şey, çünkü gerilimin artması gerçek enerji fiyatlarının ve tedarik zincirlerindeki aksamaların etkileneceği en kötü senaryodur. Bu hiç de arzu edilen bir durum değil. Ancak başka bir yönü daha var; uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmemesi aynı zamanda birçok gerilime de yol açıyor. Bölgedeki halkların radikalleşme riskinin düşük olmadığını ve bu nedenle dünyanın harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, İsrail’in uluslararası insancıl hukuka saygı duyması gerektiği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.