Bakan resti çekti: Bel bağlayamayız
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'dan beklenen petrol fiyatı yorumu.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, petrol fiyatlarının şu an oldukça düşük seviyelerde olduğunu ve çok kısa sürede yükseleceğine ihtimal vermediğini söyledi. Yılmaz, ''Uzun vadede düşük petrol fiyatına bel bağlayamayız. Asıl cari açığı kapatacak projelerle köklü çözümler bulabiliriz'' dedi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, NTV Ankara İstihbarat Şefi Ahmet Ergen'in sorularını yanıtladı.
Bakan Yılmaz'a sorulan sorular ve alınan yanıtlar şöyle;
Ana muhalefet partisinin ekonomi taahhütleri devam ediyor tartışalar içinde. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle Maliye Bakanımı yeterli ve doyurucu cevapları verdi. Bazı beyannameler iktidara geldikten sonra kullanmak için hükümet programına dönüştürmek için hazırlanır. Diğer beyannamelerde böyle bir kaygı yoktur ana muhalefetin beyannameleri de böyle. Hiçbir zaman iktidara gelme perspektifi olmadı. Dolayısıyla o seçim döneminde ne kadar daha fazla oy alırım gibi bir perspektifle hazırlanan beyannamelerden biri. Sorumluluk içinde hazırlanan beyanname AK Parti’nin beyannamesidir. İktidarı sürdürme perspektifi ile hazırlanmış bir beyannamedir. 1994 yılında Türkiye'de yaşanan krizleri hepimiz hatırlıyoruz, 2001 krizini hatırlıyoruz. Dolayısıyla son 12 yılda bu anlamda çok önemli bir dönüşüm oldu. Siyaset yapma biçimi de dönüştü AK Parti ile. Dolayısıyla bu beyanname de bu geleneğimizin devamı.
Bu hazırladığınız beyannamenin önceki üç seçimler için hazırlanan beyannamelerde temel felsefe olarak farkı nedir?
Biz yeni bir parti değiliz yeni bir beyanname beklenmesi doğru olmaz. Yine en önemli farklarından biri tecrübe ile yazılmış bir beyanname. Sadece yapılacakları değil yaptıklarımızı da içerek bir dokuman. Bununla birlikte Türkiye'nin ve dünyanın geldiği bu yeni ortamda neler yapabiliriz diye bakan bir beyanname. En önemli unsurlardan biri kalite vurgusunun çok daha güçlü hale gelmesi. Türkiye son 12 yılda büyük oranda erişim sorunlarını çözdü. Şimdi daha ince işçilik zamanı diye düşünüyoruz. Ben özellikle tavsiye ediyorum beyannamemizi açıp okuyun beyannamemizi. Tek cümle ile süreklilik içinde yenilik.
12 yılda üst orta gelir grubuna yükselttiğimiz ülkemizi yüksek gelir grubu ülkeler arasına sokmak hedefimiz ifadesi var. Burada kişi başına düşen milli gelir üstünden konuşmakta fayda var. Son yıllarda 10 bin dolara takılan bir rakam görüyoruz ve bir önceki yıla göre de bir düşüş var. Neden kırılamıyor bu bant?
Burada küresel krizin ciddi etkileri var. Bugün sadece ABD’de bir miktar toparlanma var, AB olumsuz bir noktada. Japonya 90’lı yıllardan bu yana durgunluk içinde. Gelişmekte olan ülkeler Latin Amerika dahi sıkıntılar içinde. Bütün bunlara baktığınız Ortadoğu’ya baktığınızda Uluslararası ortamın son derece olumsuz olduğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen Türkiye büyümeye devam etti. Dünyada farklı bir dönemden geçiyoruz. Bu beyannamede de biz bu hedefi koruyoruz. Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler hedefine çıkarmak istiyoruz. O eşiği atlamamız gerekiyor. Burada sadece makro ekonomik istikrar yetmez. Mali disiplinimizi bankacılık sistemimizi koruyacağız ama mikro adımları da atmamız lazım. Makro ile mikroyu birleştirdiğimiz zaman yüksek gelirli ülkeler arasına gireceğiz.
Siz daha önce 2016’yı Türkiye'yi zenginler ligine sokmak anlamında ortaya koymuştunuz.
2018 perspektifiyle bir plan hazırladık biliyorsunuz ve bu çerçevede de 25 dönüşüm programımız var. Bizim beyannamemizde bu programları içeren bir beyanname. Önümüzdeki dönem 2015-2018 dönemi Türkiye'nin çok ciddi bir fırsat penceresidir. Biz 2023’e gideceksek bu dönemi çok iyi değerlendirmek durumundayız. Türkiye bir değişim süreci yaşadı şimdi de dönüşüm sürecine girmek durumunda. Bu reformları biz bu dönemde hiçbir seçimin olmayacağı istikrarlı bir dönem kıymetini bilmek lazım. Halkımızın teveccühü ile 7 Haziran’dan sonra Türkiye yepyeni bir değişim dönüşüm sürecine girecek. Son yıllarda birçok seçim yaşadık.
Bütün konulan hedeflere rağmen sapmanın yaşandığı en önemli alan enflasyon. Son gelen bilgiler ışığında merkez bankasından nasıl bir tablo görüyoruz? Yine gıda arzına yönelik önlemler görünüyor bunlar neler olacak?
Geçen sene biliyorsunuz enflasyonda çift haneli rakamlar olacak mı olmayacak mı tartışmaları vardı. Çok şükür Türkiye o tartışmaları geride bıraktı. Merkez Bankamızın temel görevi zaten enflasyonu düşürmek fiyat istikrarını sağlamak. Bu çerçevede görev alanı tanımlanmış durumda. Son orta vadeli programımızda üç temel hedef koyduk ortaya cari açığımızı azaltma, enflasyonumuzu düşürme hedefimizi çok net biçimde orta vadeli programda da ortaya koymuş durumdayız. Bu sene daha iyi bir perspektif görüyoruz. Bu kadar güçlü bir siyasi istikrara sahip çok az ülke var dünyada. Mali disiplini bu kadar güçlü olan, açıkları bu kadar düşük olan çok az ülke var bu dünyada. Bundan sonrada çok kararlı biçimde enflasyonu aşağı çekmeye dönük politikaları izleyeceğiz. Bizim 2023 hedefimiz yüzde 5’in altında enflasyona doğur adım adım gitmek. Düşük enflasyonla daha yüksek büyümeniz mümkün, gelir dağılımını iyileştirmeniz mümkün.
Hep petrol fiyatlarını düşüle konuştuk ama bugün basına da yansıyan önemli analizler var. Son dönemde Petrol fiyatları yukarı doğru dalgalanma eğiliminde bununda enflasyonu tetikleyip faizlerde artış baskısı yaratacağı bir süreçten söz ediliyor küresel anlamda. Böyle bir durum Türkiye'yi nasıl etkiler?
Petrol fiyatları şu an oldukça düşük seviyelerde. Tabi petrol piyasasının dinamiğini tam olarak kestirmek her zaman mümkün değil. Siyasi gelişmelerden de etkileniyor. Ancak bu İran’la yapılan müzakerelerin olumlu sonuçlanmasıyla petrol arzında daha fazla bir olumlu tablo çıkacak ortaya. Dünya büyümesine bakınca yüksek bir talep görmüyorum. Petrolün çok kısa sürede yükseleceğine ihtimal vermiyorum. Ama uzun vadede düşük petrol fiyatına bel bağlayamayız. Asıl cari açığı kapatacak projelerle köklü çözümler bulabiliriz. Burada yerli üretimi arttırıcı enerji politikalarımız. Nükleer enerji, linyit başta olmak üzere yerli kaynaklarımız, bir diğer taraftan da yenilenebilir enerji kaynaklarımızı çok iyi değerlendirerek dışa bağımlılığımızı azaltmak durumdayız.
Yine beyannamedeki başlıklardan birisi tasarrufların arttırılması. Örneğin gelire göre taksit sınırlaması da içinde olacak şekilde tasarrufların arttırılmasında hangi yolları deneyeceksiniz önümüzdeki dönemlerde?
Bununla ilgili çok detaylı politikalarımız eylemlerimiz var. İşte bireysel emekliliğe verdiğimiz destekten İstanbul Finans Merkezi projemize karda bir çok konu bununla doğrudan bağlantılı. Yüzde 13’lere kadar düşmüştü tasarruf oranlarımız. Burada bir toparlanma var ve geçen yıl 15.2 düzeyine yükseldi. Bu yıl beklentimiz yüzde 16’yı aşması. Ama burada kritik olan yatırımları düşürmeden tasarrufları arttırmalıyız. Bu yıl petrol fiyatlarının etkisi var ama bu tedbirlerimizin de etkisi ile inşallah cari açığımız yüzde 4’lere doğru düşecek. Bir millileşmeden daha fazla yerli üretimden bahsediyoruz. Finans piyasaları ve finansal enstrümanlar çok önemli. Şu ana kadar bu sisteme girmemiş varlıkların sisteme alınması burada da altın bankacılığından katılım bankacılığına kadar çok çeşitli finansal yapılarla bu tasarruflarımızı arttırmaya devam edeceğiz.
Son 12 yılda bizim ekonomiyle bağlantılı konuştuğumuz başlıklardan biri sosyal yardımlar. Yaklaşık 100 milyar liralık 12 yıllık rakamdan söz ediliyor. Ama son dönemde de sosyal yardımlarla istihdam bağlantısı anlamında önemli çalışmalarınız var. Sosyal yardım alanların istihdama yönlendirilmesi konusunda yeni dönemde önceliğini nasıl olacak?
Biz başından beri sosyal politikaya büyük önem vermiş bir hükümetiz. Aslında çok az hükümet bunu başarmıştır. Hem ekonomiyi büyüttük biz hem gelir dağılımını iyileştirdik. Bizim bu beyannamemizde büyüme stratejisi ve sosyal adalet stratejisi bir bütünlük içinde yer alıyor. Biz büyümeye ve büyümenin nimetlerini topluma yaymaya devam edeceğiz. 2002 yılında sosyal desteklerimiz 1 milyar dahi değildi. 2015 yılında bu 30 milyar seviyelerine ulaşmış durumda. 450 binin üzerinde engelli vatandaşımıza evde bakım ücreti veriyoruz ve destekleri sağlıyoruz. Dulumuza, yetimize, yoksul vatandaşımıza sahip çıkıyoruz. Yeni dönemde istihdam politikaları ile sosyal yardım politikalarını da daha entegre bir anlayışla ele alıyoruz. Bir örnek verirsek beyannamemizden; sosyal yardım alan bir kişiyseniz, sizi bir şirket istihdam ederse işveren primini biz ödeyeceğiz. Yine mesleki eğitimle, aktif işgücü politikalarıyla, sosyal yardıma muhtaç olan vatandaşlarımızın daha aktif hale gelmesini işgücü piyasalarına daha fazla katılmalarını istiyoruz. Yine çok temel bir politikamız çocukların eğitimine ve sağlığına yatırım. Yoksulluk kısır döngüsünü kırmanın temel yolu budur.