Akşamcılar rakıyı unuttu...
Üst üste gelen fahiş zamlar ve vergi artışları rakı tüketiminde ciddi oranda düşüşü gözler önüne serdi. Rakı artan fiyatı nedeniyle akşamcıların masasından silinmeye başladı.
Son 8 yılda iç piyasada rakı satışları 13 milyon litrelik düşüş gösterdi. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana ise rakı satışlarında yüzde 20’nin üzerinde bir azalma var.
Cumhuriyet gazetesinden Şehriban Kıraç'ın haberine göre T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre, 2017’de iç piyasaya arz edilen rakı miktarı 37 milyon 316 bin litre iken 2018 yılında bu miktar yüzde 4 düşüşle 35 milyon 934 bin litreye geriledi. Rakı satışlarının en yoğun olduğu yılbaşı dönemindeki satışlardaki düşüş de göze çarpıyor. Aralık 2017’de üretimden iç piyasaya arz edilen rakı miktarı 4 milyon 677 bin litre iken 2018’de aynı dönemde piyasaya arz miktarı 4 milyon 665 bin litreye geriledi.
70’lik 8.25 TL’den 142.50 TL’ye çıktı
Rakı fiyatlarında ise sınırları zorlayan zamlar söz konusu. 2002 yılında 70’lik rakının fiyatı 8.25 TL civarındayken aradan geçen 17 yılda fiyat yüzde 1675 artışla 17’ye katlanarak 142.50 TL’ye fırladı. İç piyasa satışlarında umduğunu bulamayan rakı üreticileri ise daha fazla ihracata ağırlık verdi. 2004’te 2 milyon 146 bin litre olan rakı ihracatı 2018 yılında 4 milyon litreyi aştı. Üretimde ise ciddi azalma söz konusu. 2004’te 44 milyon 167 bin litre olan 2011’de 48 milyon 810 bin litreye çıkan Türkiye’nin rakı üretimi ise geçen yıl 35 milyon 934 bin litreye düştü.
GİSDER: Üretim büyük risk altında
Geleneksel Alkollü İçki Sanayicileri Derneği’ne (GİSDER) göre, rakı tehlike altında. Derneğe göre, 2000’li yılların başlarına kadar devlet tekelinin aktif olduğu sektör, AB uyum süreci dahilinde ithalat ve özel sektör yatırımlarına açıldı. Bununla beraber, ithal içki markaları Türkiye’de çok yoğun bir reklam ve tanıtım atağına girdiler. İlk özel sektör rakı markası ancak 2004 yılında pazara sunuldu. 2013 yılında ise alkollü içkilerin tüm reklam ve tanıtımları, yapılan düzenlemeler ile kısıtlandı. Bu süreçte, alkollü içkilerde uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sistemi değişti. Satış fiyatına göre yüzdelik vergilendirme sisteminden, kategori bazında ve saf alkol içeriğine göre vergilendirme sistemine geçildi. 2011’den itibaren, rakı ve diğer içkiler arasındaki ÖTV farkı rakı aleyhine azalmaya başladı. Rakı kategorisi ÖTV değişimlerine bağlı olarak büyük risk altında.
Avantajını kaybetti
Rakıya uygulanan ÖTV’nin hiçbir zaman diğer yüksek alkollü içkilerle eşitlenmemesi gerektiğine işaret eden GİSDER gerekçelerini ise şöyle açıklıyor:
-Rakı, yağlı bir esans olan anason içerdiği için genellikle hacmen yüzde 45 alkol içeriğinde üretilmekte. Diğer kategorilerde ise hacmen yüzde 37.5 alkol içeriği bulunabilmekte.
-Alkol içeriği nedeniyle, doğal olarak bir şişe rakıya diğer içkilerden yüzde 20 daha fazla ÖTV tahakkuk ediyor.
-Rakının üretiminde kullanılan alkolün en az yüzde 65’i üzümden üretiliyor. Diğer içkiler ise, üzüme göre çok daha ucuz olan arpa, buğday, patates, şekerkamışı vb. hammaddelerden üretilebiliyor. Rakı, anason tohumu ile ikinci bir damıtım işlemine tabi tutulmakta ve bu işlem maliyeti artırıyor. İthal ürünlerle rekabette rakının doğal olarak maliyet dezavantajı var.
-Vergisel avantajını yitiren rakı satışları azalma eğilimine girdi.
GİSDER’in internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, yüksek alkollü içkiler sektöründe uygulanan vergiler dolayısıyla kayıtdışı üretim cazip kazançlar sunuyor. Saha denetimleri arttırılmalı, satış noktalarında şüpheli ürünler incelenmeli.
Rakının hammadesi anason ve üzüm üretim alanları da Türkiye’de giderek daralıyor.
İthal içkilerde patlama var
Alkolde vergi ve fiyatların artması nedeniyle yurttaş daha çok ucuz ürüne kaydı. Vergi avantajı nedeniyle ithal içkilerde patlama var. 2004’te Türkiye toplam 1 milyon 867 bin 673 litre viski ithal ederken 2018’de bu oran yüzde 385 artışla 9 milyon 48 bin 994 litreye yükseldi. Son 15 yılda viski alanında istikrarlı bir yükseliş söz konusu.
Türkiye’nin 10 yıl önce yani 2009’da 392 bin 472 litre olan bira ithalatı ise geçen yıl yüzde 2 bin 500 artışla 10 milyon 192 bin litreye yükseldi. Üretimden iç piyasaya arz ise 2012’ye göre geriliyor. 2012’de Türkiye’nin üretimden iç piyasaya arz ettiği bira miktarı 995 milyon 639 bin litre iken geçen yıl bu miktar 955 milyon 209 bin litre seviyesine geriledi.
2004’te 1 milyon 788 bin 308 litre olan votka ithalatı da geçen yıl 1 milyon 251 bin 666 litre artışla 3 milyon litreyi aştı.
İhracat düşüyor
Özellikle reklam ve tanıtım yasakları nedeniyle yerli üretim alkollü içkilerin ihracatında ise ciddi sıkıntılar söz konusu. 2010 yılında Türkiye’nin 107 milyon 733 bin litre olan bira ihracatı geçen yıl 59 milyon 735 litreye düşerken, 2004’te 3 milyon litre civarında olan şarap ihracatı 2 milyon 736 bin litreye düştü. 2004’de 949 bin 616 litre olan viski ihracatı ise o yıldan bu yana yapılmıyor.
ÖTV geliri yüzde 524 arttı
Alkollü içkilerin vergilerine yapılan zamlar, bu kalemden elde edilen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) miktarını da zirveye taşıdı. Son 11 yılda alkollü içkilerden devletin elde ettiği ÖTV geliri 63 milyar 687 milyon TL’yi aştı. 2008’de içkiden 1.9 milyar TL ÖTV elde edilirken aradan geçen 11 yılda bu rakam yüzde 524 artışla 12 milyar 401 milyon TL’ye fırladı.
2018’de tahsil edilen ÖTV’nin yarısından fazlası alkol ve tütün ürünlerinden geldi. Özellikle alkollü içkiden alınan vergideki artış tüm vergi gelirlerindeki artışı katladı. 2017’de artış oranı yüzde 27, 2018’de yüzde 24 oldu. ÖTV Kanunu’ndaki düzenleme nedeniyle bu ürünlerde 6 ayda bir üretici fiyat endeksine (ÜFE) göre otomatik artış yapılıyor. İlk 4 ayda ÜFE artışı yüzde 5’i buldu. Haziran sonuna kadar oran daha da artarsa sigara ve alkollü içeceklerde ÖTV temmuzda otomatik olarak yükselecek. 70’lik rakıdaki vergi oranı yaklaşık yüzde 72 seviyesinde.
Tüketim 2 litre
2019 başında yapılan zamlarla birlikte litrelik rakının üzerindeki ÖTV yükü 95 lira 86 kuruştan 108 lira 78 kuruşa, KDV dahil toplam vergi yükü ise 137 lira 30 kuruştan 150 lira 21 kuruşa çıktı. Yapılan hesaplamalara göre, 1 litrelik rakıdaki her 4 kadehten 3’ünün parası Maliye’ye vergi olarak gidiyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) hesaplamalarına göre, Türkiye’de yıllık ortalama alkol tüketimi 2 litre civarında. Türkiye Azerbaycan’dan sonra en az alkol tüketilen ülkeler arasında yer alıyor.
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı verilerine göre, 2017’de alkollü içki tüketimi 1 milyar 52 milyon 339 bin 391 litre iken bu miktar bir yılda sınırlı artışla 2018’de 1 milyar 117 milyon 907 bin 350 litreye çıktı.