Yaşlı kadın biyonik gözle yeniden gördü
Yapay zeka kullanılarak göremeyen insanlar için biyonik göz geliştirildi. Artık sarı nokta hastalığı nedeniyle gözünü kaybedenler tekrar görebilecek.
Fransa merkezli Pixium Vision firması görme yetisini kaybeden insanların tekrar görebilmesini sağlayan bir biyonik göz geliştirdi.
Klinik denemeleri Avrupa çapında yürütülen Prima System adlı cihaz ilk olarak Londra’daki Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü Biyomedikal Araştırma Merkezi ve UCL Oftalmoloji Enstitüsü gözetiminde 88 yaşındaki bir hasta üzerinde denendi.
İngiliz Guardian gazetesinde yer alan habere göre, hastanın görme yetisini kaybettiği gözden tekrar sinyal almasıyla deney başarılı oldu.
Adı açıklanmayan gönüllü, coğrafi atrofiye bağlı olarak yaşa bağlı kuru sarı nokta hastalığı olarak da bilinen makula dejenerasyonu yüzünden sol gözünde görme yetisini kaybetmişti.
Gözünü kaybetmenin hayatta sevdiği şeyleri yapmaktan kendisini alıkoyduğunu anlatan kadın bu implantı alan ilk kişi olmaktan mutluluk duyduğunu ve başkalarının da en kısa zamanda bundan faydalanmasını umduğunu söyledi.
Hasta daha sonra, bel bandına bağlı küçük bir bilgisayara bağlı bir video kamera içeren özel gözlükler takıyor. Hastaya takması için verilen yüksek teknoloji ürünü kameralı gözlükler, gördüklerini beyne elektrik sinyali olarak göndermeden önce işlenmesi için bilgisayara aktarıyor.
Yapay zekâ algoritmalarını kullanan bilgisayar hem verileri işleyip yine gözlükler aracılığıyla implanta aktarıyor hem de gözlüğün odağını daha iyi bir görüntü için ayarlıyor. Böylece tıpkı doğal görme gibi görüş sağlanıyor.
UCL Oftalmoloji Enstitüsü'nde fahri klinik öğretim görevlisi ve Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü araştırma araştırmacısı olmasının yanı sıra deneyin gerçekleştirildiği Moorfields göz hastanesinde danışman vitreoretinal cerrah olan Mahi Muqit cihazın başarısı konusunda şunları söyledi;
‘Bu çığır açan cihaz, yaşa bağlı kuru makula dejenerasyonu nedeniyle görme kaybı yaşayan insanlara gözlerinin geri kazandırılması umudunu sunuyor. Bu operasyonun başarısı ve bu klinik çalışma yoluyla toplanan veriler, bu tedavinin gerçek potansiyelini belirlemek için kanıt sağlayacaktır.’