Rusya Altay tankını konuşuyor

Türkiye'de Altay tankı projesinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar Rusya'da böyle yorumlandı.

Türkiye’de, Altay tankı projesindeki canlanma dışında, diğer yerli zırhlı araçların geliştirilmesi ve üretilmesi konusundaki faaliyetlerin de dikkat çekici olduğunu belirten İzvestiya gazetesi, “Neler oluyor?” diye sordu. Altay tankının herhangi bir askeri operasyon için çok fazla olduğunun altını çizen İzvestiya, diğer yandan teknolojik olarak üstün düşmana karşı savaşabilmek için Türkiye'nin, hava savunma sorununu ve hava kuvvetlerindeki mevcut durumu çözüme kavuşturması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin etkileyici sayıda tank ile diğer zırhlı araçlara sahip olmasına rağmen, bu araçların en büyük sorunun birçoğunun yaşlı olması olduğuna dikkat çeken İzvestiya gazetesi, TSK'nın envanterindeki en yenileri olan Leopard 2A4 ve İsrail'in yardımıyla modernize edilen M60T Sabra'nın bile aslında 1960-1980'lere ait, farklı tehditler hesaba alınarak farklı koşullarda üretilen araçlar olduğunu kaydetti. Yazıda, en ‘genç' aracın BMC Kirpi olduğuna dikkat çekildi.

Türk uzmanlarının, ordunun çoktandır yeniliklere ihtiyacı olduğunu anladığı ifade edilirken, "Ama her zaman bir seçenek vardı: Yabancı teçhizatın alınması. Kısmen bu sebepten kaynaklı olarak savunma sanayisinin işleri pek başarılı değildi. Ancak yaşanan darbe girişiminden sonra, Türkiye'ye silah tedarik eden bir dizi ülkeyle ilişkilerin kötüleşmesi bu seçeneği zora soktu" dendi.

Darbeyi, tartışmalı sonuçlara yol açan Fırat Kalkanı harekatının izlediğini belirten Rus gazetesi, bu harekatta Türk zırhlı araçların nicel olarak orta ama yeri dolduramaz imaj kaybı yaşadığını kaydetti.

‘ALTAY'DA EN ÖNEMLİ FAKTÖR İKTİDAR OLDU'

İktidardaki partinin, Altay tankı projesine doğrudan etki yaparak en önemli faktör haline geldiği belirtilen yazıda, Türk savunma sanayisinde canlanmanın yaşandığı vurgulandı.

Önümüzdeki 20 yılda Altay projesi kapsamında, toplam maliyeti 25-30 milyar dolar olan bin tankın üretilmesinin planlandığını hatırlatan İzvestiya, nihai maliyeti tahmin etmenin zor olduğunu belirterek şunu yazdı: "Anlaşmada seri üretimin dışında, motor üretimi, insansız top kulesinin tasarımı ve üretimi, tankın hayatı boyunca lojistik destek ve ayrıca Tank Sistemleri Teknoloji Merkezi (TSTM) kurulumu öngörülüyor. Ayrıca tankların, taktik ve teknik özelliklere göre 3 partiye bölündüğü hatırlatıldı.

‘FIRAT KALKANI'NDAN DERS ÇIKARILDI'

İlk iki partide ağırlıkla savaş aracının korunmasının artırılması üzerinde odaklanıldığı ifade edilirken, Türkiye'nin elindeki diğer tankların da korumasını güçlendirme üzerinde çalıştığı belirtilerek M60A3, Leopard 2 ve M60T'nin modernizasyonu için açılan 500 milyon dolarlık ihaleye işaret edildi.

Gazete, "Fırat Kalkanı harekatından çıkarılan dersler iyi öğrenildi diyebiliriz" dedi.

'BİR ULUSAL FİKİR OLARAK TANK'

"Peki, bu çabalar haklı mı?" diye soran İzvestiya gazetesi, "Askeri bakış açısından olmadığı ortada. Türkiye ordusu hemen şimdi yeni zırhlı teçhizata ihtiyaç duymuyor, bir sürü çok daha önemli sorunları var. Altay tankının seri üretime girmesi, daha çok imaj meselesi ve kısıtlı imkanlar koşullarında bile Türk savunma sanayisinin teknolojik olarak bağımsız ve büyük ulusal projeleri hayata geçirme yeteneğinde olduğunu gösterme yöntemidir" yanıtını veriyor.

Türkiye'nin bunu 3 tarafa birden göstermek istediği belirten yazıda şu ifadelere yer verildi: "Öncelikle ülke içindeki kuşkucular. Projenin başarılı olması durumunda bu kuşkucular, ABD ve AB ile ilişkilerdeki gerilimin, silah ve askeri teçhizat alımının kısıtlanması şeklindeki olumsuz sonuçlarıyla ilgili argümanlarından mahruma kalacak. İkincisi, silah piyasasındaki dış partnerlere, ülkenin halen ortak projelere katılma ve modern silah geliştirme yeteneğine sahip olduğu yönünde sinyal veriliyor. Üçüncüsü de AB'ye, özellikle de Avusturya ve Almanya'ya, ‘Biz başardık ve size gerek duymadan yeni temel tankımızı ürettik' mesajıdır"

Altay tankının herhangi bir askeri operasyon için çok fazla olduğunun altını çizen İzvestiya, diğer yandan teknolojik olarak üstün düşmana karşı savaşabilmek için Türkiye'nin, artık baş ağrısı haline gelen hava savunma sorununu ve hava kuvvetlerindeki mevcut durumu çözüme kavuşturması gerektiğini vurguladı. 

Sonraki Haber