İngiltere'den AB'ye ''ciddiyet'' çağrısı
İngiltere'nin Brexit bakanı Dominic Raab, AB müzakereleri hakkında açıklamalarda bulundu.
İngiltere’nin Brexit Bakanı Dominic Raab, Avrupa Birliğini (AB) müzakerelerde tek yanlı bir bakış benimsemekle suçlayarak, “AB bir anlaşma istiyorsa, ciddiyetini takınmalı. Bunu da şimdi yapmalı.” dedi
İktidardaki Muhafazakar Partinin Birmingham’da yapılan sonbahar kongresinde konuşan Raab, geçen hafta Salzburg’da yapılan gayriresmi AB Liderler Zirvesine ilişkin, “AB’nin bizim bir anlaşma için sergilediğimiz isteği ve pragmatizmin benzerini sergilemesi lazım. Bunu Salzburg’da göremedik.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Theresa May’in müzakereler boyunca AB’ye karşı saygılı ve yapıcı bir tutum sergilediğini belirten Raab, “Müzakerelerde tek yanlı bir yaklaşım gördük. AB’nin yaklaşımı ciddi bir tavize yer bırakmıyor.” diye konuştu.
Kuzey İrlanda konusunda aldığı tutumla AB’nin İngiltere’nin toprak bütünlüğünden vazgeçmesini beklediğini savunan Raab, “Eğer AB bir anlaşma istiyorsa, ciddiyetini takınmalı. Bunu da şimdi yapmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni referandum
Raab, AB’den, müzakerelerle herhangi bir anlaşmaya varılmadan da ayrılabileceklerini dile getirerek, İngiltere’nin kendi çıkarlarına aykırı bir anlaşmaya imza atmaya zorlanamayacağını kaydetti.
Brexit konusunda ikinci bir referandum yapılması çağrılarına da değinen Raab, “Kıdemli siyasetçilerden ve kurulu düzenin figürlerinden oluşan küçük ama nüfuzlu bir grubun referandum sonuçlarını tersine çevirme gayreti demokrasi değildir.” diye konuştu.
Bu grubun İngiltere’nin AB’yi terketmesini engellemeye çalıştığını belirten Raab, “Bunları pahalı bir reklam ajansında oturmuş, siyahın beyaz olduğunu nasıl iddia edeceklerini tartışırken hayal edebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Salzburg zirvesi
Başbakan May önceki hafta yaptığı açıklamada "Bütün bu süreçte AB’ye saygılı davrandık. İngiltere de AB’den aynısını bekliyor. Referandum sonucuna saygı göstermeyen ve fiili olarak İngiltere’yi bölen her anlaşma kötü anlaşmadır." demişti.
Salzburg'da 20 Eylül'de yapılan AB Gayriresmi Zirvesi’nin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB ve İngiltere arasında henüz uzlaşı sağlanamamış konuların olduğunun altını çizerek, "Özellikle temel özgürlüklerimiz ve AB iç pazarının korunması gibi nedenlerden ötürü biz 'İngiltere'nin yeni Brexit yaklaşımının' bu konuları içeren kısmını eleştiriyoruz." ifadesini kullanmıştı.
İngiltere'nin "yeni yaklaşımı"
İngiliz hükümeti, 6 Temmuz'da açıkladığı yeni müzakere yaklaşımında, AB ile özel serbest ticaret ve gümrük anlaşmaları yapılmasına kapı aralamıştı. May, Kuzey İrlanda konusunda tarafların mutabık kaldığı bir çözüme ulaşılmadıkça İngiltere'nin belirsiz bir süre için bütün olarak Gümrük Birliği içinde kalmasına yol açacak bir "tedbir" maddesini de kabul etmişti.
İngiltere, Haziran 2016'da yapılan referandumla yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017'de de Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.
Haziran 2017'de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere'nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yüklü bir "ayrılık ücreti"nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı.
Müzakerelerin sonunda bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da İngiltere 29 Mart 2019'da AB'den resmen ayrılmış olacak.? İngiliz hükümeti son 2 aydır ülkenin AB ile herhangi bir anlaşmaya varılmadan birlikten ayrılması seçeneğine yönelik hazırlıklarına hız verirken, uzmanlar bunun İngiliz ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olacağı uyarısında bulunuyor.
İngiltere'de Brexit sürecini durdurmaya yönelik faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da bulunuyor. Zaman zaman düzenledikleri yürüyüşler ile kamuoyu gündemine gelen bu gruplardan birine Macar asıllı ABD’li işadamı George Soros da mali destek veriyor. Sivil toplum kuruluşlarının öncelikli hedefini Brexit konusunda halka yeniden fikrinin sorulacağı ikinci bir referanduma gidilmesi oluşturuyor.