Çin nüfusu 50 yıl sonra ilk kez düştü
Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin'in nüfusu 50 yıl sonra ilk kez düştü ve 1,4 milyarın altına geriledi.
Financial Times’ın haberine göre, geçen yılın aralık ayında tamamlanan ancak henüz kamuoyuna açıklanmayan son Çin nüfus sayımına göre ülke nüfusunun 1,4 milyarın altına düştü. 2019'da Çin'in nüfusunun resmi olarak 1,4 milyar sınırını aştığı açıklanmıştı.
Ancak uzmanlar, birden fazla hükümet departmanı mevcut veriler ve sonuçları üzerinde fikir birliğine varana kadar rakamların açıklanmayacağını söyledi.
Pekin merkezli bir düşünce kuruluşu olan Çin ve Küreselleşme Merkezi'nden Huang Wenzheng, "Sayım sonuçları, Çin halkının ülkelerini nasıl gördükleri ve çeşitli hükümet departmanlarının nasıl çalıştığı üzerinde büyük bir etkiye sahip. Verilerin çok dikkatli kullanılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
HİNDİSATAN'IN NÜFUSU KISA BİR SÜRE SONRA ÇİN'İ GEÇEBİLİR
Öte yandan, Çin hükümetininin nüfus sayımınının sonuçlarını bu ayın başlarında yayınlaması planlanmıştı. Ulusal İstatistik Bürosu Sözcüsü Liu Aihua, gecikmenin resmi duyuru öncesinde “daha fazla hazırlık çalışması” ihtiyacından kaynaklandığını söyledi. Ancaki gecikme halk tarafından sosyal medyada çok eleştirildi.
Bununla birlikte analistler, son verilerin 1,38 milyar olarak tahmin edilen Hindistan nüfusunun yakında Çin’i geçebileceğini gösterdiğini açıkladı. Ayrıca, Çin nüfusundaki düşüşün Asya’nın en büyük ekonomisine büyük bir zarar getirebileceği ve tüketimden yaşlıların bakımına kadar her şeyi etkileyebiliği ifade edildi.
Huang, "Çin'deki demografik krizin hızı ve ölçeği düşündüğümüzden daha büyük. Bunun ülke üzerinde feci bir etkisi olabilir” dedi.
"BÜYÜK İLERİ ATILIM"IN ARDINDAN ON MİLYONLARCA KİŞİ ÖLDÜ
Diğer taraftan, 1945’te meydana gelen Komünist Devrim'in ardından artan genç nüfusun yanı sıra artan yaşam süresi sayesinde Çin’de nüfus hızla arttı. Ancak, 1958-1961 yılları arasında Mao Zedong liderliğindeki Büyük İleri Atılım politikası hızlı bir sanayileşme ve kolektifleştirme yoluyla ülkeyi tarım ekonomisinden sosyalist bir topluma dönüştürmeyi amaçladı. Mao'nun tüm ulusa arka bahçedeki fırınlarda çelik yapmasını emretti ve ülkedeki mahsül milyonlarca insan açlıktan ölürken bile ihraç edilip istiflendi. Sonuçta kampanya başarısızlıkla sonuçlandı ve meydana gelen kıtlık sonucunda on milyonlarca kişi öldü.
Ancak, iktidardaki komünist parti, o dönemin hala ayrıntılı olarak tartışılmasını kabul etmiyor. Hükümet rakamları, nüfusun 1959 ile 1961 arasında yaklaşık 13,5 milyon azaldığını gösteriyor, ancak bunun ciddi bir eksik tahmin olduğuna inanılıyor.
Mao'nun tüm ulusa arka bahçedeki fırınlarda çelik yapmasını emrettiğinde ve mahsulün milyonlarca açlıktan ölürken bile ihraç edilip istiflendiği zaman on milyonlarca insanın öldüğüne inanılıyor.
TEK ÇOCUK POLİTİKASININ TERK EDİLMESİ İŞE YARAMADI
Kıtlığın sona ermesinin ardından ise Çin’de nüfus tekrar yükselişe geçti ve 1970’lerde artışı yavaşlatmak amacıyla ülkede tek çocuk politikası uygulanmaya başlandı. 2015 yılında ise kanun esnetilerek ailelerin ikinci çocuğa sahip olmasına izin verildi. Resmi veriler, Çin'deki yenidoğan sayısının 2016'da arttığını, ancak ardından üç yıl üst üste düştüğünü gösterdi. Yetkililer ise durumu azalan genç kadın sayısına ve çocuk yetiştirmenin artan maliyetlerinden sorumlu tuttu.
ÇİN HALK BANKASI: RESMİ TAHMİNLER GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Financial Times’a göre Çin’deki doğum oranlarındaki düşüşün gerçek nedeni daha farklı. Geçen hafta yayınlanan bir raporda, Çin Halk Bankası, toplam doğurganlık oranının veya bir kadının yaşamı boyunca sahip olma olasılığının ortalama çocuk sayısının 1,8 olan resmi tahminle karşılaştırıldığında 1,5'ten az olduğunu hesapladı.
Çin Halk Bankası "Çin'in doğum oranını fazla hesapladığı bir gerçek.Demografik değişiminin getirdiği zorluklar beklenenden daha büyük olabilir" açıklamasını yaptı.
İsmini açıklamak istemeyen bir hükümet yetkilisi ise gazeteye yaptığı açıklamada, "Yerel yönetimlerin nüfus sayılarını artırmaları ve böylece daha fazla kaynak alabilmeleri için bir teşvik var" dedi.
Öte yandan, söz konusu durum, Çin’in aile planlamasına ilişkin kurallarının radikal bir şekilde elden geçirilmesi çağrılarına yol açtı. Çin Halk Bankası’nın raporunda hükümetin aile planlamasından tamamen vazgeçmesi gerektiğini yer aldı.