Avrupa'nın yardım teklifi bakın ne çıktı !

Avrupa, Türkiye'nin AB üyeliğine hazırlanması için fondan ayrılan parayı ''sığınmacılara yardım'' olarak teklif etmiş..

Başbakan Ahmet Davutoğlu, BM Genel Kurulu toplantısı için gittiği ABD'nin New Yorkkentinde 5 günde 40 liderle görüştü. Filistin bayrağının göndere çekildiği törende de en ön safta yer alarak kendi deyişiyle "dolu dolu 5 gün" geçiren Davutoğlu, Ankara'ya dönüşte de gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Son dönemde yaşanılan mülteci krizinin özellikle Avrupa yönetimlerini Türkiye'nin 3 yıldır dile getirdiği güvenlikli bölge çözümüne yaklaştırdığını, özellikle Fransa'nın bu konuda artık Türkiye ile aynı düşündüğünü belirten Davutoğlu, bu konuda Türkiye'nin rahatsız olduğu garip durumu da şöyle aktardı:

"BU ÇOK VAHİM BİR DURUM"

"Avrupalılar mültecilerin Türkiye'de kalmasını istiyorlar, ama biz de 'buraya gelişler serbest olduğu gibi gidişler de serbest' dedik. Masrafları paylaşalım gibi bir talebimiz de oldu. Bu amaçla Türkiye'ye 1 milyar Euro vereceklerdi ama şimdi bu parayı tüm komşulara dağıtılacağını söylediler. Bu bizim için rahatsız edici bir durum oldu.Türkiye'nin üyeliğe hazırlanması için fondan ayrılan paraların Suriyeli mültecilere harcanmasını talep ettiler, bu çok vahim bir durum. Ben de 'ya siz bizim üyeliğimizden tam anlamıyla ümidinizi kestiniz ya da bir cebimizden alıyorsunuz diğerine koyuyorsunuz, biz verdik diyorsunuz.' dedim. Nihayetinde bu Türkiye'nin güvenli bölge konusundaki taleplerini daha da haklı kılan bir husus."

"RUSYA SAVAŞIN İÇİNDEYDİ"

Davutoğlu, Rusya'nın Suriye'ye askeri müdahalesiyle ilgili şu yorumu yaptı:

"Rusya bu savaşın içindeydi, yeni giriyor değil. Boğazlardan geçen Rus gemilerinin ne taşıdığını, nereye gittiğini herkes biliyor. Tarsus'a Lazkiye'ye giden gemiler Suriye rejimine destek için gidiyordu. Rejime destek iki yerden geldi. İnsan unsuru İran'dan, silahlarıRusya'dan geldi. Şimdi bizzat Rus uçakları devreye girdi. ABD uçakları IŞİD mevzilerine müdahalede bulunuyor. Bu konuda uluslararası bir mutabakat var zaten. Rusya'nın bu çatışmalarda ilk günkü bilançosu çok kaygı verici. Yaptıkları harekat tamamıyla ılımlı Özgür Suriye Ordusu mevzilerine yapılmıştır. Bu açık bir şekilde çökmekte olan Suriyerejimine destek anlamına geliyor.

Temmuzda Esad asker bulamadıklarını söylemişti. Hava gücünü de gittikçe kaybetmeye başladılar. Rejimi destekleyecek havadan ve karadan bir desteğe ihtiyacı var. İrankaradan Rusya ise havadan destek sağlıyor. Şimdiye kadar Rusya da İran da Suriye'ye dışarıdan müdahale olmamasını istiyordu. Ama şimdi Rusya fiilen müdahale etmiş oluyor. Bu doğru bir tutum değil. Ilımlı muhalefeti yok etmek için yapılan askeri operasyonların fayda getireceği kanaatinde değilim."

"SIZMA OLURSA PYD'Yİ VURURUZ"

Başbakan, "ABD IŞİD'i, Rusya ise ÖSO'yu hedef almış görünüyor. Siz, son açıklamanızda PYD-PKK ilişkisine dikkat çekmiştiniz, Suriye bu hale geldiyse, Türkiye de gerekli gördüğü halde PYD'yi vurabilir mi?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Irak'tan olduğu gibi Suriye'den de Türkiye sınırına bir sızma olursa gerekeni yaparız. KimTürkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmeye kalkarsa gerekli cevabı alırlar. Türkiye zatenIŞİD ile savaşmada gerekli cevabı vermiştir."

TÜRKİYE-RUSYA GERGİNLİĞİ ÇIKAR MI?

Rusya'nın harekatından sonra konuştuğumuz Türk diplomatik kaynaklar, Ankara'nın Kırımkonusunda tuzağa düşmediğini, Suriye konusunda da benzer politikanın sürdürüleceğini kaydettiler. Davutoğlu, "Gelişmeler bir Türk-Rus gerginliğine yol açar mı?" sorusunu, şu temkinli sözlerle karşıladı: "Rusya ile temas kanallarımız açık. Türkiye'yi rahatsız edecek bir eylem içine gireceklerini düşünmüyorum. Operasyonları hakkında bildirimde bulundular ama detayını bildirmediler. Rusya'nın vurduğu hedefler tam da IŞİD'in işine yarayan hedefler oldu."

"HAKAN'A SALDIRIYI KINIYORUM"

"Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi bu anlamda kınarım ve doğru görmem. Bunu açıkça vurgulamakta fayda var. Her türlü şiddet bu anlamda kabul edilemez. Sorumluları kimse, yakalanması için gerekli çalışmalar yapılıyor."

"TÜRKİYE'DE GERİLİMİ DÜŞÜRMEK HERKESİN GÖREVİ..."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin iç siyasette yaşadığı yüksek gerilimin hatırlatılması üzerine de, "Eğer ortada bir gerilim varsa, bu iki taraflı bir kavramdır, gerilimi düşürmek herkesin görevidir" dedi.

Davutoğlu, şöyle konuştu: "Biz 7 Hazirandan sonra kullandığımız üslupta, gerilimi düşürmeye çalıştık. Bize karşı 'blok siyaseti' dediler, yüzde 60'ı bize karşı çıkarmaya çalıştılar; biz ona karşı siz biz diye bir tartışmaya girmedik. Aksine herkesle ayrı ayrı konuştuk. Gerilimin düşmesi için ne gerekiyorsa yaptık.

"MEKTUP YERİNE WHATSAPP'LA HABERLEŞELİM"

Cumhurbaşkanımız görev verdiğinde koalisyon görüşmelerinde 3 partiyle de görüştük. Seçim hükümeti kurulması gerektiğinde hepsinden bakan olması için talepte bulunduk. Hayır diyen onlar, blok siyaseti yapan onlar. Aday tanıtım programımızda şiddete karşı ortak tavır sergileme çağrısında bulundum. Bir tek CHP'den mektup geldiği rivayeti var ama mektup nerede biz de bilmiyoruz. Mektup yerine whatsapp'la haberleşsek daha kolay olacak."

AVRUPA ÜLKELERİNİN GARİP 'PARA' OYUNU

'AB üyelik fonunu mültecilere harcayın'

Son dönemde yaşanılan mülteci krizinin özellikle Avrupa yönetimlerini Türkiye'nin 3 yıldır dile getirdiği güvenlikli bölge çözümüne yaklaştırdığını, özellikle Fransa'nın bu konuda artık Türkiye ile aynı düşündüğünü belirten Davutoğlu, bu konuda Türkiye'nin rahatsız olduğu garip durumu da şöyle aktardı:

"Avrupalılar mültecilerin Türkiye'de kalmasını istiyorlar, ama biz de 'buraya gelişler serbest olduğu gibi gidişler de serbest' dedik. Masrafları paylaşalım gibi bir talebimiz de oldu. Bu amaçla Türkiye'ye 1 milyar Euro vereceklerdi ama şimdi bu parayı tüm komşulara dağıtılacağını söylediler. Bu bizim için rahatsız edici bir durum oldu.Türkiye'nin üyeliğe hazırlanması için fondan ayrılan paraların Suriyeli mültecilere harcanmasını talep ettiler, bu çok vahim bir durum. Ben de 'ya siz bizim üyeliğimizden tam anlamıyla ümidinizi kestiniz ya da bir cebimizden alıyorsunuz diğerine koyuyorsunuz, biz verdik diyorsunuz" dedim. Nihayetinde bu Türkiye'nin güvenli bölge konusundaki taleplerini daha da haklı kılan bir husus."

Sonraki Haber