Avrupa'da Türkiye karşıtı şer cephesine bir ülke daha katıldı
Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimine sayılı günler kala koalisyon hükümeti, ırkçı ve Türkiye karşıtı söylemlerini artırdı.
Hükümet toplumda azalan itibarını Türkiye karşıtı söylemlerle yeniden kazanmaya çalışıyor.
Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri 4 Aralık’ta yapılacak. Seçimde Yeşiller Partisinin (Grüne) adayı Alexander Van Der Bellen ile aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisinin (FPÖ) adayı Norbert Hofer yarışacak. Kamuoyu yoklamaları, aşırı sağcı Hofer’in seçimi kazanacağını gösteriyor.
Türkiye’ye karşıtı söylemlere sarıldılar
Aşırı sağcıları engellemek için seferber olan koalisyon hükümeti, Türkiye karşıtı söylemlere sarıldı. Sığınmacı krizi, işsizlik ve ekonomik krize çözüm bulamayan Avusturya Başbakan Christian Kern ve Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, hemen her gün Türkiye aleyhine açıklamalarıyla gündemde kalmaya çalışıyor. 15 Temmuz darbe girişimine sessiz kalan Kern ve Kurz’un, terör örgütü PKK ve FETÖ’ye yönelik operasyonları sert bir dille eleştirmeye devam ederken, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin askıya alınmasını istedi.
“Aşırı sağcı partiyi taklit ediyorlar”
Salzburg Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Farid Hafez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve İslam karşıtı aşırı sağcıların yükselişinin ana akım siyasiler üzerinde ciddi baskı oluşturduğunu söyledi. Hafez, “Artan baskı nedeniyle koalisyon hükümeti, Türkiye’ye karşı tutum alıyor ve hatta aşırı sağcı partiyi taklit ediyorlar.” diye konuştu. Siyasilerin Avusturya’daki Türk toplumunu hesaba katmadan hareket ettiğini belirten Hafez, bunun Türk seçmenden ziyade diğer seçmenlerin önemli olarak görüldüğünü gösterdiğini kaydetti.
Türkiye karşıtlığında birleştiler
Avusturya Meclisinde temsil edilen ve hiçbir konuda anlaşamayan altı siyasi parti, Türkiye karşıtı ortak bildiriye imza attı. Türkiye’nin terörle mücadelesinin durdurulmasını isteyen siyasi partiler, seçim öncesinde Türkiye karşıtlığında birleşerek, Türkiye-AB müzakerelerinin askıya alınmasını istedi.
Araştırmacı-Yazar Murat Batur, Avrupa’da aşırı sağ partilerin yükselişinin arkasında ekonomik sorunlar, kimlik tartışmaları, refah devletinin zayıflaması, iş gücü göçü, çok kültürlülüğün yaygınlaşması ve küresel terör gibi faktörlerin etkili olduğunu söyledi. Sağ partilerin, Avrupa toplumlarında ortaya çıkan güvencesiz yaşam koşullarının sorumlusu olarak göçmenleri ve Müslümanları gösterdiğine dikkati çeken Batur, bu yaklaşımın halkta ciddi bir karşılık bulduğunu ifade etti.
“Yabancı ve İslam karşıtı yasalara imza attılar”
Koalisyon hükümetini oluşturan Avusturya Sosyal Demokrat Partisi (SPÖ) ve Avusturya Halk Partisinin (ÖVP) iktidarlarını koruyabilmek için aşırı sağ söyleme kaydıklarına işaret eden Batur, ”Aşırı sağcı Özgürlük Partisinin (FPÖ) iktidara gelmesini engellemek bahanesiyle yabancı ve İslam karşıtı yasalara imza attılar. Aşırı sağın çıkaramayacağı yasaları meclisten geçirdiler. İslam yasası, Yabancılar kanunun katılaşması, sığınmacılara yönelik hakların kısıtlanması, kültürel hakların ve dini özgürlüklerin sorgulanması bunlara örnek gösterilebilir.” diye konuştu.
Son günlerde Avusturya’da artan Türkiye karşıtlığına da değinen Batur, bu tutumun kısmen 4 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi iç siyasete yönelik olduğu, ancak Türkiye karşıtı siyasi unsurların Avusturya siyasetinde etkinliğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
“Koalisyon tökezliyor”
“Österreich” gazetesi, 11 Kasım 2016 tarihli nüshasında “koalisyon hükümetinin tökezlediğini” yazdı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında ülkede muhtemel bir erken seçim olacağı ileri süren gazete, “Sırf 4 Aralık tarihindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri koalisyonun şimdiden bozulmasını engelliyor. Ancak en geç yeni cumhurbaşkanının 26 Ocak tarihinde yemin etmesinden sonra boşanma avukatı görevlendirilecek.” değerlendirmesinde bulundu.
“Koalisyon hükümeti yakında tarih olacak”
Salzburg Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Reinhard Heinisch ise sığınmacı krizi, terör ve güvenlik sorunu, artan suç oranı ve işsizlik ve 25 yıllık iktidarın yıpranması nedeniyle Avusturya’da aşırı sağcıların güçlendiğini söyledi. İnsanların aşırı sağcıları “gerçek muhalefet” olarak gördüğüne dikkati çeken Heinisch, kamuoyu yoklamalarına göre aşırı sağcıların yüzde 33’lük oy oranına ulaştığını ifade ederek, “Koalisyon hükümeti yakında bir şekilde tarih olacak ve aşırı sağcılar önümüzdeki genel seçimleri büyük ihtimal kazanacaklar.” dedi.
Heinicsh, bir sonraki seçimde ancak aşırı sağcıların ana akım siyasi partilerden bir tanesi ile koalisyon kurmak zorunda kalacağını kaydetti.
İlişkilere zarar verdiler
Aşırı sağcı söylemlere teslim olan Avusturya hükümeti, darbecilere ve teröristlere sahip çıkarak Ankara ile tarihi ilişkilerin zarar görmesine neden oldu. İslam yasası ile Ankara’ya karşı düşmanca tutum sergileyen hükümet, 23 Nisan 2015 tarihinde Meclis’te 1915 olaylarının “soykırım” olarak anılmasına ve PKK yandaşlarının Viyana sokaklarında kara propaganda yapmasına engel olmadı. Hükümet, ayrıca başörtülüler başta olmak üzere camilere ve derneklere yönelik saldırılara karşı hiçbir önlem almadı. Türkiye, Avusturya hükümetinin düşmanca tutumları nedeniyle Viyana Büyükelçisi’ni geri çekti.
“Endişe duyuyorum”
Aşırı sağcıların yükselişi sonucu ana akım siyasilerin aşırı sağcı söylem ve politikalara yönelmeleri endişeleri artırıyor. Budapeşte Orta Avrupa Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Milliyetçilik Çalışmaları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Anton Pelinka, küreselleşmenin ortaya çıkardığı müreffeh toplumların imtiyazlarını kaybetme korkusu içerisine girdiğini ve bunun da aşırı sağcı ve popülist partilerin yükselişine neden olduğunu kaydederek, “Avrupa demokratik birliğinin parçası olmayan partilerin Avrupa’da yükselişinden endişe duyuyorum.” ifadelerini kullandı.