Ateşkes kararı Esed'in bir tezgahı mı?

ABD Kongresinin önde gelen Cumhuriyetçi senatörlerinden John McCain ile Lindsay Graham, Suriye’de Beşşar Esed rejimi ve destekçileri tarafından on binlerce sivilin bombalandığı Halep kentinin tarihte, Srebrenitsa ve Ruanda katliamları gibi, ahlaki değerlerinin iflasının ve ayıplarının kanıtı olarak yer alacağını bildirdi.

ABD’nin eski başkan adaylarından olan Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü John McCain ile Cumhuriyetçi Parti Güney Carolina Senatörü Lindsay Graham, Halep’in doğusunda sağlanan ateşkese ilişkin ortak yazılı açıklama yaptı.

Halep’in yıllardır Esed rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü savaşın merkezinde yer aldığına işaret eden senatörler, Rusya ve İran’ın desteğiyle Esed güçlerinin kadın ve çocuklar, sağlık çalışanları, kurtarma görevlileri, hastaneler, fırınlar ve insani yardım konvoylarını bıkıp usanmadan hedef aldığını hatırlattı.

McCain ve Lindsay, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Kentte ‘ateşkes’in sağlandığına dair haberler var. Bu kutlamak için bir neden değil, aslında diğer Suriye şehirlerini bekleyen akıbetin bir göstergesi. Halep’te kontrolü sağlayan ve savaş suçları karşısında herhangi bir bedel ödemeyen Esed rejimi, bu ateşkesi savaş makinalarını yeniden konumlandırma ve ülkenin geri kalanını kazanmak için katliam hazırlığında kullanacak. Bu da ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarının altını oyacağı gibi Suriye’de görevli Amerikan askerlerine yönelik riski de artıracak.”

500 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da en büyük sığınmacı krizi yaşamasına neden olan Suriye meselesinde bu noktaya gelinmesinin yürek parçalayıcı olduğunu vurgulayan Cumhuriyetçi senatörler, bunda ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin “arkadan gelen” liderliğinin payı olduğuna işaret etti.

McCain ve Graham, Obama’nın katliamları önlemenin, ülkesinin ulusal güvenlik çıkarı ve ahlaki sorumluluğu olduğunu birçok kez ifade ettiğini hatırlatarak, “Toplu mezar mantığı ile yine karşı karşıyayız ve Halep ismi tarihte, Srebrenitsa ve Ruanda gibi, ahlaki değerlerimizin iflası ve ebedi ayıplarımızın kanıtı olarak hatırlanacak.” ifadelerine yer verdi.