ABD'den IŞİD'e karşı Nusra formülü

Eski CIA şefi David Petraeus’un IŞİD’e karşı, ABD tarihinin en büyük acılarından 11 Eylül saldırılarını yaşatan El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’ni kullanma fikri tartışma yarattı.

Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) eski direktörü David Petraeus,Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünü ortadan kaldırmak için, El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan Nusra Cephesi’nin fikrini ortaya attı. Washington’da koalisyon güçlerinin Irak ve Suriye’de sürdürdüğü hava saldırılarından daha etkili sonuç alabilmek için IŞİD’e karşı kara gücü arayışı sürerken Petraeus’tan gelen teklif tartışmaya yol açtı.
 
CIA direktörlüğünden önce Amerikan ordusunun Irak ve Afganistan’daki güçlerinin komutanlığını yürüten Petraeus önerisini 2007’de Irak’ta edindiği tecrübeden yola çıkarak hazırladı. Petraeus, o dönem radikal İslami gruplara karşı ılımlı Sünni milisleri El Kaide’den ayrılarak ABD saflarına geçmeye ikna etmişti.
 
Ilımlı milislerin kurduğu ‘Uyanış’ hareketi o dönemde radikal İslamcılara karşı başarılı olmuştu. Buna karşın milislerin dağıtılmasından sonra Irak El Kaide’sinden ayrılan bir grup IŞİD’i kurmuştu.
Petraeus, önerisinin tepkilere neden olmasının ardından CNN televizyonuna çıkarak görüşlerine açıklık getirdi. 
 
‘Sadece ılımlılar’
 
Petraeus, “Her ne koşulda olursa olsun, El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’ni kullanmayı denememeliyiz. Ancak Nusra içinde yer alan bazı savaşçılar, ideolojik sebeplerden öte şüphesiz fırsatçılar olarak bu örgüte katıldı; bu kişiler Nusra’yı güçlü gördüler, başka bir güvenilir alternatif göremediler” ifadesini kullandı. Petraeus, bu noktadaki sorunun, Nusra’dan ayrılmaya istekli olabilecek ılımlı savaşçıların IŞİD ve Esad güçlerine karşı savaşıp savaşmayacakları olduğunu söyledi.
 
Dışişleri reddetti
 
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Petraeus’un açıklamalarına şaşırdığını söyledi. Toner, “Nusra Cephesi ile işbirliği yapmayı kesinlikle düşünmüyoruz” diye konuştu. Toner, Petraeus’un, sadece Nusra’nın içindeki ılımlı güçleri kazanmayı vurguladığı, dolayısıyla bunu ‘olası’ görüp görmediği sorusu üzerine de “Şu anda hayır” yanıtı verdi.